"Beomgyu odaklansana." Haerin ışıklı kalemini Beomgyu'nun gözlerinin önünde salladı ve bir koluyla da dürttü. "Ha?"
"Odaklansana diyorum."
"Kahve mi içsek?"Geldiğinden beri odasında Taehyun'la yaşadığı saçma - bundan dolayı kendisini suçluyordu- anı düşünüp duruyor ve yerin dibine girmek istiyordu. Düşündükçe düşünüyor ve önündeki derse odaklanmak bir yana bu konunun dışındaki hiçbir şeye odaklanamıyordu. "Kahve mi?" Haerin'in afallamış suratına aldırış etmeden gülümsemeye çalıştı ve kafasını salladı. "Evde kahve kalmamıştı ayı abim yüzünden."
"İçmeyiz o zaman."Haerin oturduğu yerden kalktı ve masanın üzerinde duran cüzdana uzanıp sırıttı. "Abim cüzdanını evde unutmuş birden markete gidesim geldi."
"Gelip boğmasın bizi?" Haerin göz devirdi.
"Abim katil değil diyorum. Neyse sen bekle iki dakika gider alır gelirim tamam mı?"Beomgyu şaşkınlıkla ayağa fırladı. "Evinizde tek mi kalacağım? Haerin dur, Hae-" Haerin onu umursamadan ayakkabılarını giydiği gibi evden çıktı ve Beomgyu havada kalan bir eliyle arkasından bakakaldı. Haerin'den çekinmiyordu bunu herkes bilirdi ancak evlerinde hiç kimse yokken tek başına kalması pek rahatlatıcı değildi. Üstelik üstüne bir şey kalmasından korkuyordu.
Ayakta dikilmenin saçma olduğunu düşündü ve salona dönüp koltuğa oturdu. Birkaç dakika beklemek sorun yaratmazdı. "Gelir zaten hemen." kendi kendini rahatlatmaya çalıştı. Bir gözü duvarda asılı olan saatte, bir gözü ise penceredeydi. Pencerenin baktığı yön Haerin'in gittiği yöne bakmıyordu ancak yine de bir umut gözlerini oradan çekmiyordu. Anahtar sesi duyduğu an yerinden kalktı ve kapının açılışını dinledi. "Ne çabuk geldin."
Haerin'in geldiğini düşündüğü için rahatlıkla nefes aldı ve gülümsedi ancak Taehyun birden karşısında belirdiğinde aldığı nefesi geri veremedi. "Hyung?"
"Haerin yok mu?" Taehyun etrafa baktı. "Markete gitti."Tek günde Taehyun yüzünden bu kadar fazla şaşkınlık yaşıyor oluşu yüzünden yorgun düşmüştü. "Cüzdanımı gördün mü?" eliyle masanın üzerini yokladı ve aradığını bulamadığı için çekmeceleri karıştırmaya başladı.
"Haerin aldı." utana sıkıla konuşurken Taehyun ona döndü ve sinirle güldü. "Baş belası sayısı iki oldu."Çekmeceleri kapattı ve Beomgyu'nun önünden geçip hemen karşısında kalan koltuğa oturdu. Beomgyu da aptal gibi gözükmemek için yerine oturdu ve tekrardan saate baktı. "Haerin'le ne zamandır tanışıyorsunuz?" Taehyun'a baktı.
"Sınıfa geldiğimde bana çok yardımcı olmuştu o zamandan beri yakınız."
"Okula yeni geldin o zaman." Kafasını salladı. "Evet."
"Neden?" kendini bir çeşit sorguda gibi hissettiği için gerginlikle ensesini kaşıdı. "Kişisel nedenlerden dolayı hyung."
"Madde mi kullanıyordun? Yakalanıp atıldın mı?" gözleri kocaman açıldı. "Hayır." Belki de öyle hissetmekte haklıydı. Taehyun açıkça onu sorguya çekiyordu."Madde kullanımı nereden çıktı?" bir cesaretle merakını gidermek için aklındaki soruyu sorduğunda Taehyun kaşlarını çattı. "Gözlerin bir tuhaf."
"Ne var gözlerimde?"
"Parlak." Beklemediği cevapla kendini tutamadı ve kahkaha attı.
"Parlak mı?" Taehyun Beomgyu'nun neye güldüğüne anlam veremediği için kaşlarını iyice çattı ve kafasını salladı.
"Teşekkürler."Yanındaki sehpadaki su şişesini aldı ve gerginliğini yatıştırması için içmeye başladı. Ancak sorgu orada bitmedi. "Haerin'e mi aşıksın?" içtiği su boğazına kaçtı ve öksüre öksüre Taehyun'u cevapladı. "Hayır."
"O zaman hoşlanıyorsun?"Şişeyi kapatıp eski yerine bıraktı ve şaşkınlığını gizlemeden Taehyun'a döndü. "Hayır arkadaşıyım sadece."
Taehyun onun aksine donuk ifadesiyle soru soruyor ve sadece Beomgyu'yu izliyordu. "Sürekli bir çocuktan bahsediyor da sen sandım."
"Sky mı?" Donuk ifadesi bir anlığına silindi ve şaşırdı. "Sky mı?"
"Evet."
"Sahi mi?" Taehyun'un gülümser gibi olduğunu görünce ister istemez rahatladı. "Yani resmi olarak aralarında bir şey yok ama birbirlerinden hoşlandıklarına eminim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stacy's brother • taegyu
Fanfiction"eger yalnızsan, gelip benimle birlikte yalnız ol."