Öncelikle hikaye bana ait, ben sadece çevirisini yaptım. Hikayenin orjinali AO3 sitesinde adı Crush, yazarı Lynds dir........:..............................................................
Erik'in telefonu titredi ve Charles'ın gruba attığı mesaja sırıtarak telefonu aldı.
CX: Kutsal olan her şeye yemin ederim ki biriniz bu yıl partime Jaegermeister'ı getirirse çığlık atacağım
CX: Son şişeyi dolabımın arkasında buldum. Kokusunu camdan alabiliyorum, koklayarak buldum cidden
Erik kendini öne doğru itti ve hızla brb (birazdan geri döneneceğim), sadece içecek alıcam yazdı ve ekrana bakarak sırıtmaya devam etti.
Raven boğazını temizledi ve Erik yukarı baktı. "bitirdin mi?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. "Seni davet ettiğim grup sohbetinden keyif aldığına sevindim ama şimdi karşında oturuyorum. Hatta sana kahve ısmarlıyorum."
"Üzgünüm," dedi mahcup bir şekilde sırıtarak ve telefonu cebine koydu.
"Sorun değil," diye sırıttı. "Sen ve Charles iyi anlaşıyorsunuz, anladığıma göre."
Erik hemen, "O idealist bir aptal," dedi.
Başını salladı ve lattesini yudumladı. "Ve seni güldürüyor. Dürüst olmak gerekirse, ikiniz doğrudan birbirinize mesaj atmaya başlamalısınız, geri kalanımızı mesajlarınızla rahatsız etmeyi bırakarak"
Ah, üzgünüm, dedi yüzü asılarak. "Asla kimseyi rahatsız etmek istemedim."
Raven başını salladı. "Gerçekten etmedin, sadece dalga geçiyorum. Beni ciddiye alma Erik, bilirsin ben boktan bir arkadaşım."
Dudaklarını büküp başını salladı ama ona inanmadı. Ne kadar inkar etsede iyi bir arkadaştı ve o New York'a taşındığında onu tüm arkadaşlarıyla tanıştırma nezaketini göstermişti. O olmasaydı ne yapardı bilmiyordu. İlk ayını dairesinde tek başına geçirmemesinin tek nedeni Raven ve arkadaşlarıydı.
Elini onun elinin üzerine koyarak hafifçe sıktı. "Üzgünüm Erik, gerçekten sadece şaka yapıyordum."
"Kesinlikle rahatsız değiller. Bak, Cuma günü Westchester'da Charles'ın doğum günü için bir araya geldiğimizde göreceksin. Sean ve Emma ile zaten tanıştığını biliyorum, diğerleri de seni şahsen tanımak için sabırsızlanıyor. Ve sen ve Charles tekrar siyaset tartışmaya başlarsanız, bir sürü boş oda var, siz işinizi halledene kadar rahatsız etmeyiz. Sadece pizzayı yeriz ve filmi izleriz."
"Doğum günü çocuğu olmadan mı?" Erik güldü.
Ah, iyi bir tartışma, Charles'ın günün en sevdiği doğum günü hediyesi olur, güven bana, dedi Raven, kızıl saçlarını geriye atarak.
Erik telefonunu çantasına koydu ve sonraki birkaç saat boyunca tamamen Raven'a odaklandı, en son dedikoduları, Raven'ın şiir kursunda yapması gereken ödevi ve Erik'in henüz gerçek bir yatak bulup bulmadığı gibi konularda dolaştılar. Hala New York'a ilk geldiğinde Craigslist'te buldukları şiltede uyuyordu.
Erik, metro ile evi arasındaki son yolu yürüyene kadar telefonuna bakmadığı için kendisiyle gurur duyuyordu. Telefonuna yeni bir mesaj geldi ve Erik bu ismi -Charles Xavier- gördüğünde göğüs kafesinin altında hafif bir sarsıntı olduğunu ölüne kadar inkar edecekti. Bildirime tıkladı.
CX: Arkadaşlarım seninle grup sohbeti yerine doğrudan konuşmam gerektiğini söylüyor. Görünüşe göre grubu meşgul ediyoruz.
Erik'in gülümsemesi yanaklarını gerdi ve çantasını omzunun üzerinde daha yükseğe çekerek yazmak için iki elini de serbest bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh Dear Diary...(Cherik)
FanfictionA03 ten, tumblr dan ve pinterest ten bulduğum cherik çevirileri, memeleri, fanartlari içerir. Hiçbiri benim değil