BÖLÜM 1

58 7 22
                                    


Bugün diğer günlere nazaran daha erken uyandım. Bunu yeni iş yerimde ki ilk görevden dolayı oluşan heyecandan olduğunu düşünüyorum. Tabi bu iyi bir şey ilk gün işe geç kalmayı kim ister ki? Neyse daha fazla oyalanmadan hızlıca duşa girdim. Duşa girince kendimi çok rahatlamış hissediyorum eminim çoğunuz bu hissi biliyordur. Duştan çıktım giysilerini giymek için odama gittim dolabımı açtım ve giysilerimin arasından ellerimi gezdirmeye başladım. Pek fazla kıyafetim yoktu alışveriş yapmayı pek sevmem bu yüzden genelde kardeşimin zoruyla çıkarım.



Bu arada size biraz ailemden bahsetmek istiyorum. Annem ve babam bir trafik kazasında vefat ettiler ben henüz o zaman 21 yaşındaydım kardeşim ise 19, ailemden bana miras kalan tek ve en önemlisi kız kardeşimdi. Kazadan sonra çok zorluk çektik kardeşimin psikolojisi bozuldu sürekli halüsinasyon görüyordu ve bu durum beni çok korkutuyordu. Terapi alması gerektiğine karar verdim ve hemen doktora götürdüm zorla da olsa. Birkaç sefer terapi aldı fakat bir faydası olmadı içine kapanmaya başladı. Yemek yemiyor, okula gitmiyor, odasından çıkmıyordu. Bu durum beni daha da korkuttu ne yapacağımı bilmiyordum. Fakat zaman geçtikçe o da bu durumu kabullendi anne babamızın dönemeyeceğini anladı ve eski haline dönmeye başladı bu durum beni mutlu hissettirmişti. Bir yandan yarı zamanlı bir kafede çalışıyor bir yandan üniversite sınavına hazırlanıyor ve bir yandan da ev işlerine bakıyordum beni çokça zorlamıştı ama üstesinden geldim. Şimdi düşünüyorum da üzülmeye ağlamaya hiç fırsatım olmamış çevremle ilgilenmişim hep belki de böylesi daha iyi yoksa bende kardeşim gibi olabilirdim ve bu sefer içinden çıkılmaz bir duruma girmiş olurduk. Üzerinden 6 yıl geçmişti ne çok yeni ne çok eski. Şimdi ben polis memuruyum kardeşim ise öğretmen, türkçe öğretmeni tam ona yakışacak bir meslekti.



Ailemden de bahsettiğime göre hızlıca hazırlanıp çıkmam gerekiyor. Elime mavi bir gömlek gelmişti hoşuma gitti ve giydim altıma da siyah kumaş bir pantolon tam benlik bir kombindi sade ve rahat. Siyah rengine aşığım her şey siyah olsun istiyorum aldığım her şey. Saçımı at kuyruğu yaptım ve mutfağa geçtim buzdolabını açtım ne bulduysam ağzıma attım ve hızlıca evden çıkacaktım ki evin halini görünce istemsizce sinirlendim ben topluyordum o dağılıyordu evde tek yaşıyorum nasıl bu kadar dağıttığımı bilmiyorum en son eve bir kamera koyacaktım kesinlikle evde hayalet falan olmalı evi tek başıma bu kadar dağıtmış olamam. Moralim daha fazla  bozulmadan evden kendimi attım. Otobüs durağına ağır ağır yürürken otobüsün durağa yaklaştığını gördüm ve koşmaya başladım. Koştukça nefesim kesiliyordu sanki, koştuğuma değdi ve otobüsü kaçırmadım hızlıca bindim kartımı makineye tuttum ve nefes nefese kendimi bir koltuğa attım. Nefes alışverişimi düzeltemiyordum en son pes ettim ve kendiliğinden düzelmesini bekledim. Otobüs karakola yaklaştığında düğmeye  bastım ve otobüs durunca indim kısa bir yürümeden sonra binanın önünde durdum. Bina büyüktü rengi maviydi. Binaya göz attıktan sonra içeri girdim saate baktığımda işe normalden 20 dakika önce geldiğimi gördüm bu iyiydi odama gidip eşyalarımı yerleştirip bir kahve içmek istiyordum. Etrafta çok kimse yoktu henüz mesai saati olmadığı için herhalde diye düşündüm etrafa göz gezdirirken bir adamla göz göze geldim istemsizce gözlerimi çevirdim ama o ona baktığımı çoktan fark etti elinde kahvesiyle yanıma geldi

¨Sen Rümeysa mısın?¨ diye sordu şaşırdım beni tanıyor muydu?

¨Evet de beni nereden tanıyorsun?¨ diye sordum sorgulayıcı gözlerle, bana baktı ve


¨Sen gelmeden adın ünlü oldu¨ nasıl yani, niye ki? Diye düşünmeden edemedim o da gözlerimden bunu anlamış olacak ki bana


¨İyi bir komisermişsin alanında başarılı olduğun için herkes seni konuşuyor ve övüyor ne de olsa insanlar sadece başarılıları konuşur ve över başarısızları ise gömer değil mi?¨ dedi imalı bir şekilde bir anda kendimi kötü hissettim ve bunun nedenini bir türlü anlayamadım.



Konuyu değiştirmek için ağzımı açtığım an yabancı bir ses duydum yüzümü sesin geldiği tarafa doğru döndürdüm. Boyunun 1.80lerde olduğunu tahmin ettiğim kumral ten rengi, köyü kahverengi saçları ve yine koyu kahverengi sakalları yine ve yine köyü kahverengi gözleri vardı içimden ¨Bu çocuk kahverenginin vücut bulmuş hâli¨ diye düşündüm ve bir an bu düşünceden ötürü gülme geldi ama kendimi tuttum rezil olmamalıydım. Ben bunları düşünürken o


¨Ben Faruk cinayet masası komiseriyim¨ dedi. Aynı bölümdeydik tanışma icabı olarak elimi uzattım ve yüzeysel de olsa kendimi tanıttım


¨Bende Rümeysa aynı bölümdeydiz umarım iyi anlaşırız¨ dedim. Dedim fakat bir sorun vardı neden elimi sıkmıyordu? Birkaç saniye bekledim elimi sıkmayınca bende geri çektim içimden Yobaz dedim çünkü öyleydi iyi anlaşamayacağımız çoktan belli olmuştu. Hiçbir şey demedi bir süre gözlerime baktı ve sonra arkasını dönüp gitti. Hiçbir şey anlamamıştım Bu neydi şimdi?



Herkes yavaş yavaş gelmeye başladı bende o sırada eşyalarımı yerleştirdim son bir dokunuş kaldı o da aile resminizin bulunduğu çerçeve onu da masamın en güzel yerine koyunca işim bitmişti fakat bende bitmiştim çok fazla dosya vardı ve benim bir sürü aslında gereksiz ama benim için gerekli olan eşyalar.

İşim bittikten sonra kahve almak için kalktım ve kapıya doğru yürüdüm kapının kulpunu tuttuğum sırada kapı açıldı içeriye tanıdık bir yüz girmişti o tanıdık yüz baş komiser adı Mehmet. Boyu pek uzun sayılmazdı saçları ve sakalları ağarmıştı belli ki bu işte uzun süredir çalışıyordu. Zaten orta yaş diye adlandırdığımız yaş aralığını geçmiş gözüküyordu. Beni görünce

¨Rümeysa kızım hoş geldin tekrar, beraber hakkıyla güzel işler yapalım¨ dedi. Yaptığımız iş pekte güzel sayılmazdı en azından suçluları bulup cezalarını verdiriyoruz.
Herkes odaya toplandı ve baş komiser konuşmaya başladı.


¨Yeni davadan bahsetmeden önce yeni arkadaşımızla tanışın, kızım kendini tanıt¨ dedi nazik bir şekilde. Bir an istemsizce heyecanlandım aslında buna gerek yoktu artık çocuk değildim 27 yaşındayım heyecanlanma yaşımı çoktan geçmiştim ama yine de küçük tatlı bir heyecan güzel bir şey ayağı kalktım ses tonumu ayarlayıp kendimi tanıtmaya başladım.


¨Merhabalar ilk öncelikle adım Rümeysa sizinle tanıştığımız için mutlu ve memnunum umarım birlikte suçluların haklarından geliriz¨ dedim tam oturacağım sırada arkadan kısık seste bir gülme geldi ayakta olduğum için kimin güldüğünü gayet iyi görüyordum.

Bu kişi tabi ki de o yani FARUK. Beni şimdiden sinirlendirmeye başlamıştı, belli ki pekte iyi anlaşamayacağız.

Karanlığın Gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin