BÖLÜM 3

15 2 0
                                    

Saate baktığımda 18.00 a yaklaştığını gördüm. Hava kararıyordu. Olay yerinde bir şey bulamadım. Elimizde çok az bilgi var nasıl bulacağımızdan emin değildim. Eve dönmeye karar verdim, dönmeden önce karakola gidip cinayet dosyasını alacaktım. Eve gidince tekrar inceleyeceğim. Karakoldan içeri girdim ve cinayet masasının odasına doğru yürüdüm kapıyı açıp içeri girdiğimde gözüme bir şey çarptı, biri masanın üzerine uyuyakalmıştı kim olduğunu görmek için yanına gittiğimde yatan kişinin Faruk olduğunu gördüm. Ne zamandan beri ayakta acaba? diye düşünüyordum ki birden kalkıp

¨Neye bakıyorsun?¨diye sordu

ne zamandan beridir onu izliyordum o ne zaman uyandı nasıl anladı diye art arda sorular sordum kendime. Ah rezil oldum durumu toparlamaya çalışırcasına acele bir şekilde

¨h-hiç hiçbir yere b-bakmıyorum¨ bu söylediğime kendim bile inanmamıştım o nasıl inanacaktı ki of of daha fazla rezil olmamak için dosyayı aldım ve kapıya doğru yöneldim. O sırada bana seslendi

¨Dosyayı ben alacağım üzerinde çalışmam gereken konular var

¨Bende çalışacağım, üzgünüm diye cevap verdim sonundaki üzgünümü  neden söyledim ben bile bilmiyorum.

¨O zaman birlikte çalışalım¨ dedi şaşırdım olur muydu ki? Yobazla anlaşabilir miydik? O cevabımı beklemeden

¨Bana gidelim çalıştıktan sonra seni eve bırakırım¨ dedi içimden Yuh! dedim asla kabul edemezdim  birbirinizi adam akıllı tanımıyorduk ona güvendiğim pek söylenemezdi. Ona gelmeyeceğimi dosyayı ilk benim aldığım için benim çalışacağımı söyledim. Fakat o daha da ileri giderek

¨Ben sana geleyim¨ dedi. Bu özgüven nereden geliyordu? Ne diyecektim ben şimdi misafiri geri çevirmek olmazdı özellikle kendini davet ettiren bir misafiri. El mahkum kabul ettim. Arabasına doğru yürüdüğümüzde çok havalı tam polise yakışır bir araba dedim ama bir sorun vardı ben bunları söylerken o da

¨Teşekkürler¨ dedi nasıl yani nereden duydu ki diye düşünürken birden beynimde şimşekler çaktı hayır hayır olamaz sesli söylemiş olamam böyle bir salaklığı yapamam. Ben az önce içimden değil dışımdan söyledim bunu nasıl yaparsın Rümeysa dedim ve kendime fazlaca kızdım. Çok güzel, harika kendimi bir kez daha rezil oldum.

Yola çıktık utancımdan konuşamıyordum o da konuşmuyordu, sessizlik iyi değil diye düşündüm. Eve geldiğimizde anahtarı kapı deliğine ittirip sağa çevirerek kapıyı açtım. İçeri girip lambayı yaktım. Unuttuğum bir şey vardı evden hızlıca çıktığımdan evi toplamamıştım. Hızlıca toplamaya çalışıyordum ki birden

Gerek yok işimiz gereği evle çok ilgilenemiyoruz¨ dedi.

¨Hayırdır bu çocuk bu kadar anlayışlı mıydı? Ben uyuzun teki diye düşünmüştüm¨ dedim bu sefer içimden söylediğime emin olarak. Bugün talihsizlik peşimi bırakmıyordu üçüncü kez rezil olmuştum, bir an önce günün bitmesi için dua ettim. Aç olup olmadığını sordum, aç olmadığını söyledi bir an önce davaya dönmek istediği barizdi.

Koltuğa oturduk ve dosyayı açıp uzun uzun inceledik.
Otopsi fotoğraflarına göz atarken bir tuhaflık fark ettim. Farukta onayladı. Olay yerinde çekilen fotoğraflarla otopsi odasında çekilen fotoğraflar farklıydı. Olay yerindeki fotoğrafta kadının bütün parmakları tırnakları dururken, otopsi odasında çekilen fotoğraflarda kadının sağ elinin orta parmağının tırnağı eksikti, biri tırnağı otopsi sırasında çıkarmış olmalı. Otopsi odasında doktorların dışında birisinin girmesi yasak. Farukla düşününce aklımıza otopsiyi yapan adli tıp doktoru geldi, otopsinin yapıldığı hastaneye gitmek için yola koyulduk düşünüyordum. İlerleme kat ettiğimizi düşünüyordum.

Hastaneye girdiğimizde gece olmuştu bile nöbetçi doktorlar hariç bütün doktorlar evlerine gitmişlerdi. Yine de şansımızı denemek için otopsi odasına gittik fakat tahmin ettiğimiz gibi oda kilitliydi, sabahı beklemek dışında yapılacak bir şey yoktu, doktorla sabah görüşecektik. Arabayla dönerken ikimizde sessizdik, düşüncelere boğulmuştuk. Eve geldiğimizde arabadan inerken onun hareket etmediğini gördüm dönüp

¨Gelmeyecek misin?¨ diye sordum

¨Geç oldu git uyu sabah karakolda görüşürüz¨ dedi, bir şey diyemedim arabadan inip eve girdim. Koltuğa oturup resimlere defalarca kez baktım, bu dava uzun sürecek gibi duruyordu.

Vakit iyice geçmişti artık uyumalıydım sabah birçok iş vardı. Dişlerimi fırçalayıp yatağıma girdim karnımdan garip sesler geliyordu ama yemek yiyesim yoktu bir an önce sabah olmasını istiyordum.

Gözlerimi kapattığımda otopsi fotoğrafları zihnimde canlanıyordu, bu zamana kadar birçok dava çözdüm ilk defa bir dava beni bu kadar derinden etkilemişti. Davanın kısa sürede sonuçlanmasının umarak uykuya daldım.

Karanlığın Gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin