22.Bölüm

243 13 9
                                    

Madara nasıl burada olur. Zaten onun için beni istemiyorlarmıydı. Ayrıca akatsuki nasıl bukadar çabuk yenilebilir.
"Onlar gerçek akatsuki değil kyuubi çocuk. Gerçek akatsuki çoktan öldü. "

"Eğer öyleyse neden beni istiyorsun"

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve bağdaş kurarak üstünde durduğu kayaya oturdu. Az önce içimde ki tedirginlik tamamen silindi çünkü saldırmak isteseydi bunu çoktan yapardı.

"Seni değil çocuk. Senden bir iyilik diyelim. Hashirama'yı geri getireceksin"

Amacı sadece buysa neden daha önce sadece gelip söylemeyi denemedi. Neden beni sahte de olsa akatsuki ile dövüştürdü.

"Neden sadece gelip söylemeyi denemedin?"

Ellerini iki yana açıp mangekyou sharinganını kapattı. Bu şuan tamamen rahatlamama yetmişti doğrusu.

"Kyuubi nin bütün kuyruklarını kullanabilme potansiyelinde olman gerekiyordu. Aksi taktirde ne hashirama gelirdi nede bu işin sonunda sen sağ kalırdın. Duydumki sen daha bütün kuyrukları kullanamıyorsun seni en sevdiklerinin tehlikede olmasını zannettirdim. Sende hashirama gibi kendin hariç bütün sevdiklerine değer veren birisin ve onlat için yapmayacağın şey yok. Onları korumak için bütük kuyrukları aktive etmen gerektiğini iyi biliyordun. Gerçek akatsuki yi neden öldürdüm diye soracaksın. Konoha sadece sizin değil benimde köyüm. Beni herkes kötü biliyordu ama öyle değildi işte"

Yüzündeki bir anlık hüznü görmek çok zor olmadı. Oda insan sonuçta; dışlanmış, yalnız bırakılmış, sevgiden mahrum kalmış... Onunda duyguları var sonuçta.

"Peki onu neden geri getirmemi istiyorsun"

Sıçrayıp yanımdaki yerini aldı bile. Arkamdaki insanların tedirginliklerini fark etmemek ne mümkün. Fakat ben nedenini bilmediğim bir sebepten ötürü ona güveniyorum.

"O ölü olsa" dedi ve sasukeyi gösterdi.
"Aynı şeyi istemezmiydin. Bana değer veren tek varlık o naruto. Senin birsürü sevenin olmasına rağmen benim tek bir sevenim var. Tek bir dostum var."

Anlıyordum onu. Dışlanmışlığı, tiksintili bakışları unutamamasını. Elimi ona doğru uzattım. Dostluk namına...

"Yaşadıkların kadar yaşamadım belki, bilemem ama. Ben ailemle hiç yaşayamadım. Bu seneye kadar hiç sevenim olmadı. Dayak, hakaret, dışlanma... Bende yaşadım. Ben seni dostum olarak görürüm. Sen beni görürmüsün bilmem"

Bir süre elime baktı. Sonra ise samimi bir gülümseme ile elimi sıktı. Artık sadece bir dostu yoktu onun. Ben vardım artık. Eminim bütün konoha da sevecek.

"Yalnız değilsin artık. Hashirama-sama için ne yapabilirsem elbette yaparım."

Birden bana sarılınca ne yapacağımı şaşırdım. Sonra bende karşılık verdim. Bu anlattıkları madara değil. Kesinlikle insanlar onu yanlış tanımış.

"Çok zor olmayacak naruto. Hatta bu kadar kolay olduğu için garipseyeceksin bile. Kyuubiye zamanında bende mühürlendim. Çakrasından haberdarım."

Başımı aşşağıya eğdim. Oda kyuubi yi bir silah gibi kullanmıştı. Belki de zorunda kalmıştı.

"Hadi yapalım şunu."

"Konohaya girmem zor olacak gibi"

Başımı sasuke ye çevirdim. Bakışlarımdan ne demek istediğimi anladı.başıyla onaylayıp konohaya doğru yol alınca madaraya bakıp gülümsedim.

"Artık değil. Hadi gidebiliriz"

Ben, jiraiya-sensei ve madara yan yana konoha ya girdiğimizde herkes ilk başta tedirgin olmuştu. Ama bana olan güvenlerinden sebep birşey yapmayacağını biliyordu.

"Nerden başlıyoruz?"

Jiraiya-sensei nin sorusu üzerine madara, hashirama-sama nın heykelini işaret etti.

"Ordan"

"Nasıl yani. Bir heykelin ne gibi bir yardımı olabilir ki"

Göz devirdi. Sanki birşeyler bilmiyormuşuz gibi. Kendimi cahil gibi hissettim o anda.

"Hokagelerin mezarları heykellerinin içinde bulunur. Kyuubinin chakrasıyla hashiramanın mezarını doldurunca kan dolaşımı başlayacak ve yine bilmiyorsanız diye söylüyorum. Hokagelere özel bir tıbbi jutsu uygulanır ve bedenleri çürümez"

Ağzım açık bir şekilde madaraya baktım. Öyle ise babamda orada olmalıydı.

"Peki ya babam"

Dudağı yukarı doğru kıvrılıp omuzlarımdan tuttu.

"O senin içinde naruto. Anne ve baban. Kyuubi ikisinede mühürlenmişti ve onları geri döndürebilirsin. Aslında onlar hiç ölmedi. Kyuubi yok olana kadar da kendisine mühürlenen hiç kimse yok olmuyor"

Demek bu yüzden babam bana dokuz kuyruğuda kullandığımda bizi döndürebilirsin demişti.

Hashirama-sama nın kafa heykelinin üstünde beklerken madara bizden birkaç adım geride bir kayayı hareket ettirdi. Aşşağı doğru inen merdivenleri takip ettik. Sonunda hashirama-sama nın mezarına indik.

"Nasıl yapacağım?"

"Bir elinle mührünü açarken öbürünü hashirama nın kalbinin üstüne koy. Gerisini kyuubi halledecektir. Sen hiçbirşey hissetmeyeceksin. "

"Dostum bunu benim için yaparmısın. Yapmak istemezsen zorunda değilsin"

"Sana zarar verecek birşey olsaydı yapmazdım. Ayrıca köy içinde iyi birşey"

Kendi kendim gülümseyip tek elimle mührü açarken öbürünü birinci hokagenin kalbine koydum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kendimi simsiyah bir odada buldum. İleride ise havada asılı kalmış ve etrafı bembeyazdı. Ona doğru koştum. Birden gözleri açıldı.

"Sen dördüncünün oğlumusun?"

"E-evet ama n-nerden bildiniz"

Samimi bir şekilde gülümseyip yanıma indi. Gerçekten bakışlarından ne kadar iyi bir insan olduğu okunuyordu.

"Hokageler birbiriyle buluşabilir. Senden çok bahsetti ve fazlaca ona benziyorsun. Herneyse burada ne işin var ve nasıl gelebildin"

"Benim aracılığımla burada ve madara geri döndü. Seni döndürmenin tek yolunun bu oldugunu söyledi. Seni çok seviyor olmalı ki bunu bizden istedi"

Kyuubinin sesi ile etrafıma baktım ama onu göremedim. Tabiki göremezdim. Şuan o bendim.

"Onun, benim için böyle birşey yapacağını hiç tahmin etmezdim. Özledim onu doğrusu. Peki nasıl dönceğim"

Elimi tekrardan kalbine koydum. Kendimden bağımsız çakra aktarıyordum bile. Yavaş yavaş bu dünyadan bağlantım kesildi. Kendimi tekrar mezarda buldum.

"Hashirama"

Uzun bir aradan sonra yine bir bölümle sizlerleyim. Umarım kitaplığınızdan kaldırmamışsınızdır. Yorum ve wotelerinizi bekliyorum. Teşekkürler...

SEVGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin