Hayat her zaman beklediğimiz gibi ilerlemiyordu. Mesela ben 19 yaşında evleneceğimi asla tahmin edemezdim. Küçükken kurduğum hayallerimde 19 yaşındayken hep bar, pavyon gezeceğimi düşlerdim.
İnsanlara iyilik yapıp ve karşılığında 500 lira aldığım paraları biriktirip dansözlerle yeme planlarım vardı. Ama bu planlarım suya düştü.
Hem de sümüklü bir kız yüzünden.
''TAMERRR!!!''
Dilan'ın hastalıktan dolayı değişmiş sesi duyulurken oflayıp yerimden kalktım. Kendi odasında kalıyor ve dışarı çıkmamaya özen gösteriyordu. Büyük adımlarla odasının kapısına ulaşıp iki kez tıklattıktan sonra hafif aralayarak başımı uzattım.
''Efendim karım?''
İçimden de dışımdan da sürekli karım diyorum ki beynim evlendiğime ikna olsun. Gözüm başkasına falan kaymasın. Yoksa babam beni vurur.
''Bana peçete getirsene.'' Hastalıktan dolayı kızarmış dudaklarını büzüp masum masum bana baktı. Hemen bakışlarımı yüzünden çekip odanın içerisine baktım.
3 tane bitmiş peçete ruloları bir yerlere atılmış şekilde duruyordu. Tekrar bakışlarımı karıma çevirdim. Burnu silinmekten kıpkırmızı olmuştu.
''Biraz daha silersen burnun kalmayacak. Voldemort gibi karım olacak diye korkuyorum.''
''Yaaaa Tamer!'' Ağlamaklı bir yüz ifadesiyle bana bakarken güldüm istemsiz.
''Lord Voldemort ne derse kılkuyruk için emirdir. Hemen peçetenizi getiriyorum efendim.''
''Voldemortlar kovalasın seni Tamerrrrrr!''
Arkamdan bir şeyler fırlatırken kapıya çarpan eşyaların sesi güldürdü beni. Kendi odama gidip 2 rulo peçete ve vicks alıp tekrar karımın yanına gittim. Bu sefer odanın içine girip yanına doğru adımladım.
''Yaklaşma Tamer. Sana da geçer hastalığım.''
''Öpüşmeyeceğiz ki. Nasıl geçsin?'' diyerek muzip bir şekilde güldüm. Bana doğru attığı yastığı havada yakalayıp yere attım.
''Kocaya şiddete hayır!''
O bana kötü kötü bakarak burnunu sert ve gürültülü bir şekilde sümkürdü. Gülme isteğimi zor durdurarak dolabın en alt çekmecesini açarak içinden bir çift çorap çıkardım. Daha sonra yatağın ucuna oturup yorganı kaldırarak ayaklarının görünmesini sağladım.
''Kaç numara bunlar? 45 falan mı?''
''Eben Tamer eben!''
Her zaman ki gibi birbirimize laf atarken ayaklarını kendime doğru çekip kucağıma koydum. Daha sonra ayaklarının altına vicks sürüp çoraplarını giydirdim.
''Nefesin açılsın diye sürdüm. Uyurken falan çoraplarını çıkarma.''
Küçük çocuk gibi başını aşağı yukarı sallayarak beni onaylamış ve burnunu tekrar gürültülü bir şekilde sümkürmüştü.
''Çorba getiriyim mi, içer misin?''
''Yok.'' dedi başını iki yana sallarken. ''Teşekkür ederim. Sende yoruldun. Git uyu hadi.''
''Tamam.'' diyerek hemen onayladım. Çünkü gerçekten bende çok yorulmuştum. Sabahtan beri tavuk çorbası yapmaya çalışmıştım. Annemi görüntülü aramış ve tarif istemiştim. 3 kez denemiş ve sonunda başarmıştım. Bir de tabi tavuklar boşa gitti diye annemden azar işitmiştim. Tabi tavuklar boşa gitmemişti. Kapıda dolanan kedilere vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Tamer'in Karısı✨
HumorSürekli Acı yok. Sürekli Dram yok. Aşk var. Mizah var. Ha bir de Tamer'in karısı var.