**bu bölümü biraz daha romantik yazmaya karar verdim.
Justin'e anlamsızca bakıyordum acaba benden korkmuş muydu? Aklımdan çıkmıyorsun falan demişti. Çocuk haklı benim de benim gibi sapığım olsa ben de aklımdan çıkaramazdım.
"Yaa ben üzgünüm." Diyebildim sadece.
"Neden yanlış bir şey mi söyledim Catherine?" Çocuk da heycanlanmıştı büyük ihtimalle şuan ona tecavüz ediceğimi falan düşünüyor. Kıyamam ya.
"Benim burada olmamam gerekiyor. Çok üzgünüm amacım beni sapık olarak algılaman değildi. Ben sadece sana ulaşmaya çalışıyordum aklında bir sapık olarak kalmak istemiyorum." Justin gülmeye başladı.
"Senin sapık olduğunu düşünmüyorum."
"Bana yalan söyleme lütfen Justin."
"Ben kimlerle uğraşıyorum bir bilsen Catherine. Ve seni cidden öyle görmüyorum."
"Hayır tam olarak beni bir bela olarak görüyorsun."
"Seni nasıl gördüğümü bilemezsin. Şuan karşımda hayallerine ulaşan çok güzel ve akıllı fazlasıyla saf bir genç kız duruyor. Bir bela olduğunu düşünüyorsan evet haklısın çok tatlı bir belasın."
"Beni istemiyorsan söyleyebilirsin Justin kırılmam." Catherine az salla da inansınlar.Cidden kırılmam direkt olarak ölürüm yani. Lütfen söyleme Justin.
"Ne saçmalıyorsun Catherine. Seni yanımda istiyorum yani bilmiyorum sana baya güveniyorum ve yanındayken mutluyum." Eğer bir beliebersanız bilirsiniz her hayalinizde Justin vardır. Her ağlayışınızda aklınıza Justin gelir. Onu erkek arkadaşınız gibi kıskanırsınız. Bazen en yakın arkadaşınız olur hayali arkadaşınız gibidir. Belieberlık budur. Justin'in söylediği bu sözlerden sonra cidden duygulanmıştım.
Aklıma hapishanedeki fotoğraflarını gördüğümde nasıl ağladığım geldi. Ya da onun konserinden döndükten sonra gecelerce uyuyamam aklıma geldi. Karşımdaki çocuk hakkında onlarca anım vardı ama bu anılardan onun haberi yoktu.
Ve şuan benim için bu kadar önemli olan o çocuk karşımda bana böyle güzel bir cümle kurmuştu.
"Teşekkür ederim. Yani değer verip benimle ilgilendiğin için. Daha önceden senin gözünde bir hayrandım belki hala öyleyim ama benimle bu şekilde yakın konuşman farklı hissettiriyor. Yani özel hissettiriyor."
"Catherine ben bu kadar duygu dolu konuşmalarda pek iyi değilim."
"Hmm. Odunum diyorsun yani."
"Sen kime odun dediğinin farkındasın umarım. Bana odun diyen ilk bayansın ve bunun bir cezası olmalı." Diyerek beni gıdıklamaya başladı. Kılırdamaktan zor nefes alıyordum.
"Sa-savaş diyorsun yani."
"Aynen öyle diyorum küçük bayan." Hırsla ayağa kalktım ve onu daha rahat gıdıklayabileceğim bir pozisyona geçtim. Bu sırada Justin beni belimden çekti, kucağına düşmüştüm. Birbirimizi gıdıklarken kalçamda hissettiğim şey hiç hayra alamet değildi.
"Kutsal Jerry adına o ne öyle!" Diye bağırmaya başladım. Justin ilk başta anlamamışcasına yüzüme baktı.
"Oha yani! Anladık gıdıklıyosun da bu pozisyon ne ya." Diyerek hızla kucağından kalktım. Justin'in saksısı daha yeni basmıştı ve kahkaha atmaya başladı.
"Demek kutsal Jerry?"
"Ne kutsalı ya? Ben öyle bir şey demedim." Hemen savunma moduna geçmiştim.
"Ben kutsal kelimesini duyduğuma eminim."
"Ben niye senin tuvalet ihtiyaçlarını giderdiğin organına kutsal diyim?"
Justin sözlerime karşılık dudaklarını boynuma yaklaştırmaya başladı. Tanrım neler oluyor? Dudaklarını boynuma sürtmeye başladı. Sıcak nefesi boynuma temas ederken vücudum ürpermişti. Dudaklarını hafifçe hissedebiliyordum ama daha fazlasına ihtiyacım vardı. Dudaklarını sertçe boynuma bastırdığında tüm ihtiyacım olan şeyin bu olduğunu farketmiştim. Fakat bu baskı kısa sürdü. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve tüm vücudumu titreten kelimeleri sarfetti...
"Bebeğim onunla tek giderdiğim ihtiyacım tuvalet ihtiyacım değil aslında. Ayrıca onunla tanışan kızlar onun kutsal olduğuna emin oluyorlar merak etme..."
*** ya da romantik olmadı neyse sallayın.
