Bölüm 12 🔮

1.3K 254 371
                                    

Bu sabah Ayfer'in erken uyanmaya alışık olan bedeni, ilacın etkisi ile öğlene doğru kulağında ki fısıltılarla kendine gelmişti.

"İntikamını unutma! İntikamını unutma!"

Ayfer gözlerini açtığında sırtında ki ağrı ile yattığı yerden doğruldu. Bu kadar uyumak hem iyi hem kötü olmuş alışık olmayan bedeni tutulmuştu.

Aynı anda Alaz'a da yatağında ağrılar ile yatıyordu. Yaşlı bedeni yavaş yavaş ölüyordu. Biliyordu ki Ayfer intikam almadıkça acılar içinde ölecekti. Ağrıyan bedeni ile yavaşça doğruldu yattığı yerden. Nefes alışverişi zorlaşmıştı. Kesik kesik alıp verdiği nefesi ile yanındaki bastonu aldı. Ayakta zor duruyordu ama son gücünü kullanarak avluya attı kendini. Her 5 yılın sonunda bir anda güçten kuvvetten düşer ve büyücü soyundan birinin ölümüyle tekrar gençleşirdi.

Yerde ki ocağın altına etrafında ki birkaç odunu koyarak ateşini yaktı. Alaza büyülü sözlerine şimdiden başlayarak intikamın ateşini de fitillemişti. Ocağın yanında ki bidonun içindeki suyu kazana döktü. Yanında getirdiği bez bebeğin etrafına Ayfer'in saç telini sararak başladı. Suya döktüğü kurşun havaya buhar saçarken bebeği de içine attı. Alaza son büyüsünü büyük bir ustalıkla yapıyordu. Yerdeki bıçağı alıp ellerini havaya kaldırdı ve avcunda sıktığı bıçak ile hafifçe elini kesti. Gözlerini kapatıp duvarlara seslendi.

Ayfer yatakta boğulur gibi hissediyordu. Sanki boğazını saran eller vardı da o göremiyordu. Yattığı yatağından kalkarken duvarda oluşan yazıları görmesi ile bir anda çığlık attı. Bu da neydi böyle?

O yaşlı kadını öldür.

Ayfer tam vazgeçmişken bu gördükleri kalbine bir korku oku saplamıştı. Ayfer yavaşça yataktan kalkarak duvara yaklaştı. Kanla oluşan yazıların, kanları akarken, yazılar da bozuluyordu.

Hemen üzerinde ki geniş beyaz elbisesini çıkartıp dolaptan aldığı elbiseyi giyindi ve banyoya koştu. Kendini lavaboya attığında eski, paslı musluğun başını çevirip gelen suyu avuçlarına doldurup yüzüne çarptı. Yok yok bu bir kabustu, keşke o ilacı içmeseydim, dedi içinde. Başını kaldırıp havluya uzandı ve yüzünü kuruladı.

Ama Alaza bugün bu genç kızı asla rahat bırakmayacaktı. Baktığı aynada da kanlı yazılar belirmeye başladı.

O yaşlı kadını öldür.

O an anladı ki bu bir rüya değildi. Ayna da ki kanlı yazılardan donuk ifadesine, kendine baktı. Başını sağa sola sallıyordu.

"Hayır, hayır yapamam."

Ayfer bir insanı nasıl öldürebilirdi ki?

Gözlerinden yaşları usulca firar ederken Ayfer hala donuk hali ile başını sağa sola sallıyordu, şoka girmiş gibiydi.

Alaza kadının da sinirleri kat be kat artıyordu. Bu kız durdukça yaşlı bedeni de ölüyordu. Daha çok bağırdı büyüleri duvarlar. Kazana attığı bez bebeğin yüreğine bir şiş sapladı.

Ayfer kalbine giren ağrı ile iki büklüm olurken bir müddet nefes alamaya çalışıp kendine geldi. Bir elini ağrıyan kalbinin üzerine koyarken diğeri ile lavabonun kenarını tutarak biraz doğruldu. Başını kaldırıp aynaya baktığında, kanlı yazı yok olurken yeni bir yazı belirdi bu sefer.

Bu yoldan dönüş yok.

Ayfer ağlayarak banyodan çıktı. Eli ağrıyan kalbinde sağa sola yalpalayarak odasına döndü. Dönüp duvara baktığında yazılar ve kan lekeleri yok olmuştu. Yüzüne damlayan sıcaklık ile başını kaldırdığında tavan da ki yazıları gördü.

BüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin