Bölüm 19🔮

873 165 219
                                    

  Bu bölümü @Dreamyprincec ve @ngloya01 hitap ediyorum. Bundan sonra yorumlar içinden seçip ithaf yapacağım. 

Çatık kaşları, ifadesiz yüzü ve yaşanılanlara meydan okuyan ayakları; öyle kendinden emin öyle korkusuz ve öyle gerçeğin peşinde adım adım yürüyordu. Ayaklarının hızına katkı sağlayan ve aynı anda zıt yönlere hareket eden kolları bir robot gibi hiç değişmeyen hızıyla ileri geri hareket ediyordu. Bal rengi ipek düz saçları ise bu sert duruş ve hareketlere bir o kadar zıt kendi rüzgarında bir tüy gibi uçuşurken Ayfer'i sakinleştirmek istercesine yüzünden süzülerek geriye düşüyordu.

Ayfer soğukkanlı davranıp sessiz ve gizli bir giriş yapmayı planlamıştı. Sokağa girdiğinde karşılaştığı birkaç kadının yüzüne bakmadan yürümeye devam etti. Biraz ilerledikten sonra eski evin önüne gelmişti. Yavaşlayan adımları ile gözleri de etrafını tarıyordu. En son arkasını dönüp gerisinde kalan kadınların gidişini izledi ve onlarda sokağı terk edince hemen önünde ki eski ahşap bahçe kapısını iterek avluya girdi ve kapıyı iterek kapattı.

Aklında yaptığı planda evin arkasına geçip canım küçük bir kısmını kırmak vardı. Çünkü arka taraf bahçe duvarına çok yakın ve arkasında ki evinde arka tarafına denk geliyordu. Birde etraftaki ağaç yoğunluğuyla komşuların görme açısının dışında kalacaktı. Küçük camı kırmakta ki amacı da sessizce kırıp elini sokarak pencerenin kulpunu çevirecek ve içeriye girecekti.

Evin avlusunda yürürken etrafa da göz gezdirdiğinde her şey sabah bıraktığı gibiydi. Hemen evin yan tarafından dönerek arka kısmına geçti. Önce etrafa baktı kimse gözükmüyordu sadece birkaç çocuğun bağrışması vardı etrafta bu da işini kolaylaştıracaktı. Yere baktığında gözüne ilişen taşlardan birini eline alıp şöyle bir avcunda sarıp baktı. Bu iş görür diye düşünüp yavaşça küçük cam bölmeye vurmaya başladı. Birkaç sert vurmadan sonra cam çatladı. Hemen kırılan camı içeri doğru taşla savurup iyice temizledi ve elini sokarak büyük cam pencerenin kulpunu çevirip açtı.

Dudakları zafer kazanmış gibi kıvrılırken hemen etrafına bir daha göz gezdirdi ve cama çıkıp içeriye attı kendini. Etrafa baktığında mutfağa girdiğini anlamıştı ve evde ki sessizlik burada kimsenin olmadığını haykırır gibiydi. Ayfer için fark etmezdi o hiçbir şekilde yüreğinde korku olmadan gelmişti.

Mutfaktan çıkıp etrafa göz gezdirdiğinde perdeler kapalı olduğu için evde karanlık hakimdi. Elini cebine atıp cep telefonunu çıkarttı. Şarjı azalmıştı zaten pek kullandığı da söylenemezdi, kullanmamaktan şarj etmek aklına bile gelmiyordu. Hemen telefonun el fenerini açıp evde gezmeye başladı. Yeterince küçük ev de iki oda bir mutfak vardı. İkisini de girip gezdiğinde duvarlarında tuhaf tuhaf otlar asılıydı. Değişik değişik kokular vardı evde. Ayfer yüzünü ekşitirken burnuna gelen tuhaf kokularla elini yelpaze gibi kullanıp burnunun dibindeki kokuyu uzaklaştırmak istedi.

"Ne yapıyor bu kadın bu evde?"

Şimdiye kadar bu kadının evine hiç girmediğini ilk defa düşünüyordu. Nereye baksa bir sürü saçma sapan eşya vardı ve yeterince de dağınık bir evdi. Tekrar odanın içinde dönüp çıkarken duvarda gördüğü tarak ile gözlerini alaycı bir şekilde kaydırdı. Alaza'nın, tarağını duvarda ki bir çiviye takması Ayfer'in alaycı bakışlarından kaçamamıştı.

"Sanki koyacak başka yer yok."

Ayfer kendi kendine söylenirken holde feneri tutup etrafı inceledi ama ne Alaza ne de bir ipucu vardı. Ev yeterince çer çöp dolu ve dağınıktı. Karşısında ki duvarda asılı halıya feneri tuttuğunda onda da bir şey göremedi. Tam çıkmak için döndüğünde bir anda durdu ve tekrar duvarda ki halıya döndü ve yaklaşıp kenarında ki işlemeye dikkatle baktı. İyice yaklaştığında parmakları da halının üzerinde gezinmeye başlamıştı. Bu şekil Ayfer'in evde bulduğu kitabın üzerinde bulunan şeklin aynısıydı. Demek ki bu kadının bu kitapla bir bağlantısı var, diye düşündü.

BüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin