Bölüm 10 🔮

1.3K 303 134
                                    

Genç adamlar öğle yemeğinden sonra işlerini halledip kasaba da yaşanan esrarengiz olayların tutanaklarını ve notlarını gözden geçirmeye başlamışlardı. Merkez arşive istedikleri yılların listesini mail atıp belgeler gelene kadar bir önceki üsteğmenlerin raporlarını incelemeye karar verdiler.

Jandarmanın arşivlerini koyulduğu deponun anahtarını alarak birlikte depoya indiler. İndikleri bodrum kat karanlık ve rutubet kokuyordu. Bu kat pek kullanılmadığı için sessiz ve kimsesiz olurdu. Neyse ki bu durum işlerine yarayacaktı çünkü bu iş gizli halledilecekti. Deponun kapısını açıp girdiklerinde karşılaştıkları manzara ile yüzleri buruşmuştu.

"Bir Allah'ın kulu da girip temizlememiş mi burayı?"

Duvarlarda örümcek ağları, tozlu raflar da gezinen böcekler ile Serdar çattığı kaşları ile bağırdı.

"Çavuş!"

Üst kattan duyan çavuşlardan biri koşarak aşağıya indi ve selam verip üst teğmeninin karşısında durdu.

"Emredin üst teğmenim."

"Çavuş! Bu oda bu günden sonra her gün temizliğe dahil edilecek!"

"Emredersiniz üst teğmenim."

Çavuş giderken Serdar ile Ayaz da ellerine aldıkları bir kaç eşya ile ağları savurup dosyaları aramaya başladılar. Tozlu dolaplar bir kütüphane de ki kitaplıklar gibi yan yana sıralanmıştı. İkisi de farklı sıralar da ki raflarda ki grup grup dizilmiş dosyalara baktılar. Nöbet listeleri, yapılan taahhüt anlaşmaları, gelen askerlerin dosyaları derken tutanakları ve gizli tutulan dosyaları bulamadılar. Ayaz eli ile çenesini ovuşturduktan sonra Serdar'a seslendi.

"Abi bu dosyalar gizli değil mi? Niye açığa koysunlar ki?"

İkisinin de gözü raflardan ayrılırken etrafı incelemeye başladılar. Bir kasa ya da kutu olabilirdi düşüncelerine göre. Ayaz geri geri giderek etrafını iyice tarıyordu, ta ki ayağı takılıp düşene kadar. Geriye doğru düştüğünde Serdar da arkadaşının yanına geldi hemen.

"Ayaz? iyi misin?"

Ayaz Serdar'a cevap vermeden hemen doğruldu ve dizleri üzerinde, işaret parmağı ile ilerisinde ki zemini göstererek takıldığı yeri işaret etti.

"Serdar şuna bak!"

İkisi de demir kapağın başına gelip bir birlerine baktı. Serdar şaşkın bir ifade ile bakarken Ayaz da demir kapağı işaret ederek konuştu.

"Eğer burası bir arşivse gerçekten gülerim."

"Kapağın büyüklüğüne baksana."

Kapak bir el büyüklüğündeydi. Ayaz etrafındaki betonun çizgilerini gösterdi arkadaşına.

"Baksana etrafına."

Ortada ki küçük demir kapağın aksine etrafına ki beton kapak bir kaç insanın sığabileceği büyüklükteydi. Artık eminlerdi arşiv bu kapağın ardındaydı ama nasıl açacaklarını bilmiyorlardı çünkü demir kapağın üzerinde anahtar ile açılacak bir kilit yeri yoktu.

"Hadi Ayaz sen seversin böyle ilginç şeyleri bak bakalım bu kapak nasıl açılacak."

Ayaz arkadaşına gülerken eli ile tozları iyice savurdu etrafa ve üzerindeki çıkıntıları gösterdi.

"Bence bu puzzel gibi hepsinin bir yeri var ve oraya sürüklediğimizde bir yerden anahtar çıkar, orta yer açıldığında da kilit yeri çıkar."

Serdar çubuk şeklindeki metallere dokunduğunda hareket ettiğini gördü ve Ayaza bakıp tekrar önüne döndü ve hepsini köşelere doğru sürüklemeye başladı. Sürükledikçe orta alanda kilidin olduğu yer de gözükmeye başlamıştı. En son sürüklediği metal çubuğun altından anahtar da çıkınca Ayaz sevinçle haykırdı.

BüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin