"Hatiralar hayal oldu"

47 9 9
                                    

Sabahın ilk ışıklariydi, bir otel odasının yumusak yatağında uyandım. Gözlerim henüz aralikken onu karşımda gördüm. Üzerini giyiyordu. Muhtemelen o da yeni uyanmıştı.
Uykulu sesimle

"Gunaydin"
"Gunaydin"dedi, yanıt olarak.

Gözlerimi tekrar kapattım çünkü yorgundum. Dudaklarımın üzerinde baskı hissettim ve gözlerimi açmadan karsilik vermeye çalıştım. Çekildi ve yanaklarıma, alnıma, boynuma öpücükler birakti. Nazikçe dudaklarını tenimde gezdirirken heyecandan titriyordum ve kalbim çok hızlı atıyordu.

Gözlerimi açtım ve karşımdakine baktım. Capkinca. Saçları dağınık, boğazında baglanmamis bir kravat ve hoş bir koku. Kalın parmaklarını bedenime degdirirken göğüs uclarima dokunmayı unutmadı. Tam göğüs ucuma yüzüğünü denk getirdi ve soğuktan irkildim.

Üzerimden kalktı ve eline titreyen telefonunu aldı.(telefon titresim modundan ve birisi ariyor.)

Telefonda ki kisi komiserim, komiserim! Diye bağırıyordu. Kaşlarımı cattim. Bu nedemek oluyordu?. Hızlıca telefonu kapattı. Soru soran gözlerle ona bakmaya devam ettim.

"Yanlis numara" dedi, sakince.

"Buna inanmami beklemiyorsun?" Dedim, soru sorarcasina.

"Nasil inandirabilirim?" Yanıt olarak.
Hayir, inandıramazsınız demeyi dilesemde komiser olmasını isteyecek kadar aptal değildim tabi. Şu an cok saçma bir durumun tam ortasında olduğumu fark etmem biraz süremi aldı doğrusu. Ben bir serseriyim sonuçta. Bana komplo kurmuş olma ihtimali çok yüksekti.

Büyük kollarini bedenime sardı ve
"Kafanda neler donuyor bilmiyorum ama yok oyle bir sey" dedi.

Onun bedeni, beni biraz olsun rahatlatmisti.

Eger gercekten komiser olsaydı bana çoktan işlem yapardı.
Ben, böyle böyle kendimi avuturken onun telefonu tekrar çaldı. Tam kapatacakken numaranın kayıtlı olduğunu gördüm.

Numara kayıtlıydi! Diyorum, numara kayitliydi!. Iste o zaman fark ettim yanlış numara olmadığını. Yatakta dogruldum. O, gözlerimin içine bakarken Ben kaçmak üzereydim.

Biraz geri çekildim ve
"Aslinda gitmem gereken bi' yer var."

"Sadece birazcık daha" diye yanıtladı ve buyuk kollarıyla tekrardan bedenimi sardi.

"Bak"
Sözümü kesti.

"SIKEYIM, BIRAZ DAHA!"
Üzerime titredi.

Sesini yükselterek hakimiyeti ele almıştı ve saskin gözlerle bakinabilmistim sadece.

Keisuke baji

İnce bileklerini kavradim. Başımı, kucuk omzuna yasladım. Diğer elimle çıplak sırtına degdirdim. Boğazım ağrıyordu. Aglamamak icin oyle çok kasilmistim ki boğazım ağrıyordu. Tekrar yutkundum ve baş parmagim ile nabzını hissetmek için bileğine bastirdim. Nabzi hızlıydı ve gittikçe de hizlaniyordu.

"Ozur dilerim" diye mirildandim. Küçük seslerle, ağrıyan boğazım ve titreyen Dudaklarımla. Tekrar yutkundum.

Tak tak

Kapıya vurulan sert yumruklar.

İrkildim.

Her vuruşunda daha cok korku doldu içim. Daha cok sıktım onu. Bunun son defa olduğunu düşünerek kokusunu içime çektim. Kafami kaldirdim ve yüzüne baktım.

Agliyordu.

Kucuk burnu, yanakları kizarmis. Zümrüt yeşili gözleri de kizarmisti. Gözlerini kapatıyor ve hızlıca göz yaşları çenesinden suzuluyordu. O görüntüyü asla unutmam. Burnunu çekti ve gülümsedi.

Polis!

Sag elini kaldirdi, Yanağımı avcunun içine aldı. Yavaşça gözlerini kapattı ve yüzünü benimkine yaklastirdi. Yaklaşmaya devam etti, gittikçe hızlanan nabzimin sesi esligiyle dolgun, pembe dudaklarımı benimkilere bastırdı. Yavaşça hareket ettirdi ve hızla geri çekildi. Güçlü bir hamle yaparak beni itti. Artık yatakta yaslaniyordum.

Yumusak bir ses tonuyla ve sessizce "Onlara buradan gitmelerini soyle"dedi.

Gözlerini benimkilerden ayirmadi ve ben kapının ardindakine seslenirken yine hızlı bir hamleyle Masanın uzerinde duran silaha uzandı. Kafami ona yavaşça dondurdugumde ise acemice silahi bana dogrultuyordu.

"BURADA DEGIL" Diye bağırdım, dışarıdakilere.

"HADI! VAKIT KAYBETMEDEN DIGER ODALARA BAKIN" ardından.

"Guzel, simdi ben kacicam ve sen kimseye bir sey soylemeyeceksin." Tehtitkârca.

Hâlâ silah elindeydi ve beni, onunla tehdit ediyordu.

"Hayir, birlikte kacicaz" diye yanitladim.

Bir süre düşündü ve reddetti. Acımasızca.
"Hayir"

Dogruldum ve silahi tutan ellerini nazikçe kavradim.

"N'olur chifuyu birlikte gidelim. baska bir yerde, birlikte bastan baslayalim. Biz olalalim, kedin olsun... yalvaririm sana"

Boğazımda ki yumru gittikçe büyüyor, gittikçe daha çok yakiyordu canimi. Sanki içimde, dışarı çıkmaya çalışan hırçın dalgalar varmış gibiydi.

Başımı öne egdim ve göz yaşlarımı ondan saklamaya çalışarak konuşmaya devam ettim.

"Birlikte gitmeyeceksek..." silahi sol göğsüme dayadım.

"Yalniz gideceksin demektir."





>Polis Ve Serseri <☆>bajifuyu<Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin