Sangwoo dikkatle kolları açık kendisine yaklaşan adamın gözlerine bakıyordu. Albert ise dildo maskesi aracılığıyla gördüklerini değiştirmek istediği için gülerek Sangwoo'ya doğru gidiyordu. Göt cebinde bir hançer vardı, imama yaklaştığı her adımda kollarını yavaşça indirerek hançere uzanıyordu. Ama Sangwoo 1 IQ değildi. Albert'in götünde sabit durmayacağını biliyordu. Albert'in bir anda boynuna doğru savurduğu hançeri tutan elini kavrayıp Albert'i sertçe duvara yasladı.
"Hayır, ana ship gidiyor bir saniye!" diye bağırdı Ziya.
Sangwoo Ziya'ya göz ucuyla bakıp bir adım geri çekildi, ancak eli hala Albert'in bileğini sıkıca sarıyordu. Albert'in boştaki eliyle savurmaya çalıştığı yumruğu da tek eliyle durdurup iki elini de sabitledi, ancak Albert'in sikine attığı tekmeyle gerilemek zorunda kalmıştı. Bu tekme Albert'in ayağının kırılmasına sebep olmuştu gerçi. Sangwoo aldığı darbenin acısı hafiflerken zavallı bir halde ayakta durmaya çalışan Albert'e baktı, harekete geçmesine izin vermeden üzerine atladı. Ziya ise mal gibi ikisinin yerde bir üste bir alta yuvarlanmasını izliyordu. Sangwo 31. kez üste çıkarken Albert'in yakınından geçtikleri hançerini tekrar eline aldığını fark etmemişti. Sangwoo birdenbire karnının solunda hissettiği batmayla duraksadı. Albert bu seferki fırsatını kaçırmayacaktı. Sangwoo'yu tekmeleyerek üstünden fırlattı ve üstüne atlayıp bıçağı boynuna doğrulttu, ancak bir anlık duraklaması Ziya'nın cama kafa atan sinek gibi onu devirmesine sebep oldu. Sangwoo o kısacık anda kalkıp tekrar Albert'in üstüne çıkmıştı ve delirmiş bir şekilde art arda yüzüne yumruk atıyordu. Albert'in maskesi uçarak fırladı.
"Bir dakika." dedi Sangwoo, "Seni tanıyorum."
Albert'in yüzündeki yarrağı daha önce de görmüştü.
"Sen Allah yoluna döndüreceğim 1'sin... Dediklerimi asla dinlememiş ve Allah yoluna dönmemiştin..."
Albert gülmeye başladı, "Aylarca beni döndürmeye uğraştın ama döndüğüm gün asla gelmedi. Sen başarısız bir imamsın Sangwoo."
Bu sözleri Sangwoo'nun içindeki son mantık kırıntılarını da yok etmişti. Albert az öncesinden çok daha hızlı yumruklar yiyordu ve konuşmaya bile fırsat bulamıyordu.
"Ziya'nın. Dildo. Maskesi. Nerede." dedi Sangwoo her kelimenin Albert'in kafasına girdiğinden emin olmak için yumruklarıyla pekiştiriyordu.
"Bilmem ki~." dedi Albert her tarafı morarmış yüzüyle gülmeye devam ederken.
Bu cevap Sangwoo'ya istediğini vermemişti, Albert'e validesinin organını tersten gösterirken Ziya ona seslendi:
"Dur! Sangwoo!"
Sangwoo ona döndü. Altındaki Albert'in hareket etmeye gücünün olmadığını biliyordu.
"Dildo maskesi onda değil. Çünkü... Çünkü Anewliz."
Albert Sangwoo'nun donan ifadesine bakarak hafifçe kıkırdadı. Ancak bu bilincini kaybettiren yumruğu da yarrak gibi yemesine sebep olmuştu.
Sangwoo yerden kalktı ve Ziya'ya döndü. Ziya Sangwoo'nun az önce yaptıklarına inanamıyordu. Sangwoo ona yaklaşırken hafifçe ürperdi. Ancak Sangwoo Ziya'nın beklemediği kadar yumuşak bir sesle konuştu:
"Üzgünüm Ziya, dildo maskeni mutlaka bulacağız."
Ziya Sangwoo'nun peşinden otelin dışına çıkarken başını salladı.
"Ö-Önemli değil."
Sangwoo tam cevap verecekken telefonu çaldı, camiide sık sık namaza gelenlerden biri arıyordu.
"Sangwoo Bey... Müezzin Yoonbum'u... Minarenin tepesinde ölü bulduk..."
<>
"Amına koymuşlar baya, ha Albert? Mala dönmüşsün."
Tosbik'in yaralarını temizleyip bandajlar sardığı kahverengi takımlı adam gözlerini Niloya'dan kaçırıp ona arkasını döndü. Tosbik Albert'in ne demeye çalıştığını anlamıştı, ancak Niloya'dan emir aldığı için ona vurmaya çalışmadı. Sadece yarayı temizlemek için kullandığı pamuğu sertçe bastırarak Albert'in acıyla inlemesine neden oldu. Göz ucuyla baktığı Niloya da sinirle kaşlarını çatmış ve başını hafifçe sallayarak onu onaylamıştı. Tosbik sakince yaraları temizlemeye geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cami Halında Yatır Beni, Çatır Çutur Sik Beni (Ziya Selçuk x Sangwoo AU)
Science-FictionAlternatif evrende, Ziya Selçuk Sangwoo'ya aşıktır. Ama imanlı Sangwoo onu kabul etmez. Ancak günler geçtikçe alternatif evrenler yakınlaşır, bu durumda Ziya Selçuk'un sonu ne olacaktır?