💩5💩

51 5 162
                                    

"Ne demek 'Nasıl analist olacağım?'?"

Ziya yere çöküp kalmıştı. Birdenbire gelen boşalmasıyla yarrağından gay semazenleriyle Mevlana çıkmış ve "Ya soktuğun gibi görün ya da göründüğün gibi sok." diyerek ukesi semesi belli olmayan mangalara geçmişten gelen bir öğretiyi aşıladıktan sonra gülümseyerek yok olmuştu. Ardından gökyüzünde beliren Abdülkadir Geylani ip atlamaya başladı. Camiinin bahçesinin pavyona dönüştüğünü gören Sangwoo kendini Ziya'nın yanına yıkılmış halde bulmuştu. Sonunda pavyondaki herkesin boşalarak yok olmasıyla kendine gelip Ziya'ya döndü. Ziya yere sadece pipisinin temas ettiği bir şekilde yatmış, titriyordu. Mırıldandı:

"Dildo maskem..."

Sangwoo'nun üstündeki kıyafetler kırmızı takım elbiseye dönüştü, başındaki takkeyi çıkarıp nazikçe Ziya'nın başına koydu. Ziya "Sangwoo, yardım et." diye mırıldanarak ona döndü ve Aşk-ı Memnu müziğiyle 465 saniye boyunca bakıştılar.

"Dildo maskenle analistlik ne alaka?"

"Büyük büyük halamcığım Soklava bu maskeyi bana miras bırakmıştı."

"Ne...? Yani dünyanın en yarraklı analisti Soklava senin halan mıydı?"

"Evet. Özel yeteneği Anewliz ile aile üyelerinin pozisyonlarını ve tohumlarını inceleyip küçük küçük yeğeninin rüyasında mirasını alacağını analiz etmişti ve bu maske yıllardır White Sea'deki White Saray'da saklanıyordu."

"Yani şimdi sen Anewliz'i kullanabiliyor musun?"

"Kullanabilsem de dildo maskem olmadan tam gücüme ulaşamıyorum."

"Niye?"

"Dildo maskesinin yokluğunun psikolojisi beynimde Anewliz'in olduğu yerde pipi şeklinde bir boşluğa sebep oluyor. Fiziksel olarak olmasa da öyle hissediyorum."

"O zaman senin kafanla ilişkiye gireyim Ziya."

"Ne?"

"Elbette ayrılman gereken, sana giremeyen dildolar olacak Ziya. Ayağa kalkman ve pipinle önündeki engelleri yarıp geçmen gerekiyor. Mal mısın?"

"Biliyor musun, kırmızı takım elbisenle çok ateşlisin."

O anda kırmızı takım elbise yok olmaya başladı. Ancak birdenbire bir yerlerde sinirli bir karga çığlığı duyuldu. Bu çığlık kırmızı takım elbiseyi geri getirmişti. Kırmızı takım elbise çok güzeldi. Özellikle içindeki siyah gömlekle. Gömleğin üstündeyse kırmızı takım elbisenin tonundan bir tık açık kravat vardı. Kırmızı takım elbise baya güzeldi. Çığlık, karga inlemesine dönüşürken Sangwoo'nun saçları da jölelililili oldu ve karga inlemesi 7 diyarda yankılandı. Son olarak Ziya'nın kafasında minik bir karga sıçmığı belirdi.

Sangwoo her yerin tekrardan pavyonlaşmasını görmezden gelip Ziya'nın gözlerine bakmaya devam ediyordu. Ziya'nın konuşmasını beklerken o yarrağını sakinleştirip yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı. Sangwoo elinden tutup kaslı ve imanlı kollarıyla onu tek hamlede ayağa kaldırdı. Ziya sakinleşmiş ve kabullenmiş görünüyordu. Ama dudaklarının kenarındaki sönmüş bir yarrağa benzeyen aşağı inmişliğin gölgesinin kabullenmeyişin son kırıntılarını yansıtması Sangwoo'nun gözlerinden saklayamamıştı. Sangwoo derin bir nefes alıp verdi.

"Tamam, o maskeyi geri alacağız."

⥿⥿⥿⥿⥿⥿⥿⥿⥿⥿

💩5.5💩

Her şeyin yuvarlaklaştırılıp çizgi filmden fırlamış olduğu uzun, mavi bir koridor. Koridorun açıldığı yeşil koltuklar, içinden çiçeklerin geçtiği bir yarrakla süslenmiş gri halı ve üstünden baklavaların aktığı pembe duvar. Ve odanın ucundaki en büyük koltukta oturan kahverengi, iki yandan toplanmış saçlarıyla kucağındaki kaplumbağanın sırtını okşayan bir silüet...

Kaplumbağanın sırtını okşayan el dışarıdan gelen patırtılarla bir anda durdu. Kaplumbağa gözlerini açıp Niloya'nın sırtından aşağı atladı. Sikiş yeşili ışıklarla büyüdü, ön vücudundaki kaslar daha belirginleşti ve yavaşça iki ayağının üstünde durdu. Koridordan yaklaşan ayak sesleriyle kabuğunun içinden yeşil renkte parlayan bir kılıç çıkardı. Odanın kapısı yavaşça açıldı ve bok kahverengisi bir takım elbise içeri girdi. Tosbik kılıcını ona doğrulttu:

"Niloya'ya bir adım daha yaklaşırsan pipin kopar, Albert."

"Size zarar vermek gibi bir niyetim yok Tosbik, tabii beni buna zorlamazsanız..." dedi yüzünde kırmızı dildo maskesi olan Albert elindeki sarı kabzalı hançeri kaldırarak.

"Daha Niloya'nın nasıl selamlanacağını bile bilmiyorsun!"

"Sakin ol Tosbik. Bana bir şey yapamayacağını biliyorsun zaten, dışarıda bekle." diye araya girdi Niloya. Ardından Albert'e "Nasılsın?" diye sordu.

Albert afallamıştı, ama analiz edip "İyiyim Niloya sen nasılsın?" diye cevap verdi ve ardından gelen "Nasılsın, iyi misin, daha daha nasılsın?" ayinini başarıyla tamamladı. Niloya ona oturmasını söyledi.

Albert yandaki koltuklardan birine oturdu. Tosbik ağzından çıkan sessiz bir küfürle kılıcını kabuğuna sokup odadan çıktı. Albert bir süre bekledikten sonra söze girdi:

"Doğruymuş... Şu maske hakkında söylenenler. Gerçekten de bir güç barındıyormuş içinde, sadece değiştirilemeyen gerçekleri gösteren. Ne yazık ki bu da bazı şeyleri analiz etmemi sağladı. 4 gün sonra şafakta Ziya bir imamla şafakta evimi basıp maskeyi almaya çalışacaklar. Sonucunu bilmiyorum ama onlara karşı yaptığım dövüşte yenileceğim kesin. Bu yüzden seninle bir anlaşma yapmak istiyorum."

Niloya burnuyla güldü, "10 yıl önce olanlardan sonra bana gelmiş yalvarıyorsun." Bir süre sustu. "Dildo maskesi umrumda değil. Geçmişi geri getiremeyeceğine göre karşılığında yapabileceğin hiçbir şey yok."

Albert dizlerinin üstüne çöktü. "Sadece beni eğitmeni istiyorum. Dildo maskesini bulamamaları için saklayacağım. Sonrasında onlardan intikam almak için. Ne kadar erken başlarsam başlayayım daha iyi olacak. Bunu istemeye yüzüm olmasa da... Lütfen Niloya."

Niloya bu sefer de götüyle güldü, "Her zaman aptaldın Albert, ama olmamış şeylerin intikamı için düşmanına yalvaracak kadar acınası olduğunu bilmiyordum." Bir sürenin iki katı kadar sustu. "Ama yapacak daha eğlenceli şeylerim elimden alındığı için kabul ediyorum. Acı verici bir eğitime hazır olduğunu varsayarak tabii."

"E sen de kabul ettin amına koyim."

Niloya cevap olarak çiftleşen kaplumbağa sesi çıkardı.

Cami Halında Yatır Beni, Çatır Çutur Sik Beni (Ziya Selçuk x Sangwoo AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin