17 - "❤️‍🔥Yangın yeri hep, buralar sayende..."

2.7K 137 1K
                                    

Ben susuyorum, gerekli açıklamayı bölüm yapacak🫠 Satır arası yorumlar bırakmayı unutmayın, çok emek verdim🥺
İlk defa bölüm başlığında emoji var dikkatinizi çekerim, hadi hepimize afiyet olsun🥂

🎶 Simge - Aşkın Olayım 🎶

17

"Çok üzgünüm, sahneyi baştan alabilir miyiz?" senaryo metnini birbirine karıştırdığım bilmem kaçıncı çekimi tekrar en başa aldırırken suçluluk psikolojisiyle nerdeyse tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım.

İşimle özel hayatımı karıştırmaktan nefret eden ben, en ufak bir detayı bile gözden kaçırmamak için her hazırlığı çekimden iki gün önce bitiren ben, zihnimi kuşatan cıvıl cıvıl düşünceler yüzünden hazır yazılı reklam metnini bile doğru düzgün yönetemez olmuştum. Çünkü aklım da fikrim de tek bir kişideydi. Üstelik senelerdir aynı üniversitede aynı evde olmamıza; aynı mevsimleri bazen aynı nevresimleri paylaşmamıza rağmen.

"Kestik. Tamamdır." asistanların yenilediği kahvemden bir yudum almadan önce bağırarak ayaklandım. "Diğer sahneyi çekmeden önce kısa bir mola verelim."

Konsantre olmak için stüdyodan çıkıp hava almanın iyi geleceğini düşünmüştüm; bu yüzden kahvemi avcuma sıkıştırarak ekibi terkettim. Fakat ne yazık ki hava almanın iyi geleceğini düşündüğüm yerde başladığım yere geri dönüyordum. Çünkü adımı taşıyan şirin yemek kamyonu tam da karşı kaldırımımda duruyordu ve kovup durduğum gülümseme yine yanaklarımı kaşındırıyordu.

Bugün bir haftalık iznimin ardından işe başladığım ilk gündü, takvime göre Changbin'in senaryosunu haftalar önce hazırladığı reklamın çekimini yönetmem gerekiyordu. Bu yüzden erkenden kalkarak metinlere göz atıp stüdyoya gelmiştim. Ve işte bugün tüm dengemi sarsan o küçük yemek kamyonuyla karşılaşmam da ondan sonra olmuştu. Chanyeol işe dönüşümün şerefine stüdyonun tam karşısına adıma bir yemek kamyonu göndermişti. Üstelik eş zamanlı bir mesajla: "Kendini yorma ve aç kalma. Ekibe selamlar. Sıkı çalışın!"

Dudaklarımı ısırarak kalbimden taşanlara hakim olabileceğimi sansam da bu pek mümkün olmuyordu. Aksine, hatırladıkça kıkırtılar serseri bir kuş gibi göğsümde çırpınıyordu.

Chanyeol'le aramızda başlayan bu adını koyamadığım ilişki her geçen gün kalbimi kaburgalarıma sığmaz bir organa çeviriyordu. Ve bunu içimde tutmak patlayacakmış gibi hissettiriyordu. Birilerine anlatmak istiyordum. Yıllar önce ellerimden kayıp giden adamın şu an bana neler hissettirdiğini paylaşmak istiyordum. Bir yandan da korkuyordum. Büyüsünün bozulmasından, başlamadan bitmesinden endişeleniyordum. Fakat buna rağmen o çocuk gibi sabırsız paylaşma arzusunun önüne geçemiyordum.

Biten kahvemi çöp kutusuna atıp sıcak yanağımı kavrayarak merdivenlere oturdum. Rehberimde kayan parmaklarım Changbin ve Sehun arasında gezinse de nihayetinde şüphesiz bir kararlılıkla Sehun'da durdu. Changbin'e böyle bir bilgi vermek akşamına ajansa ilan etmekle eş değer olabilirdi. Fakat Sehun Chanyeol'den sonra benim en güvenli alanımdı. Ona sıradan bir öğle yemeğinde Chanyeol'le son zamanlarda aramızda geçen ne var ne yoksa anlatabilirdim. Tabii uzun çaldırışlarım sonrası arama kapanıp peşine bir mesaj eklenmemiş olsaydı. Müvekkilinin boğazına çökmek üzere olduğu ve yoğunluktan nefes alamadığı için sonra dönüş yapacağını bildiren bir mesajdı bu. Sehun'un son zamanlarda ne kadar ünlenen bir avukat olduğunu unutuyordum tabii.

Şeker PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin