Bölümü, yorumlarınızı ve tepkilerinizi bırakarak okursanız beni çok mutlu edersiniz🫠 Keyifli okumalar🩶
"Çok söyledim ama kendini ölümlü sanıyor. İnanmazsınız sesinde kuşlar yaşıyor. Ah bir de gülünce kafam yanıyor."
🎶İkiye On Kala - Bütün İstanbul Biliyo🎶
31
"Hala ara sıra rüyalarınızda kendinizi erkek arkadaşınızın önüne atıp öldüğünüzü gördüğünüzü söylemiştiniz."
"Bu doğru." dudaklarımı yalayarak parmaklarımı birbirine kavuştururken bazı gecelerimi kasvete boğan o rüyaları yokladım. "Önceden daha sıktı fakat Chanyeol iyi oldukça ve olayın üstünden zaman geçtikçe sanırım kabuslarım da azalmaya başladı."
Chanyeol'ün vurulması üzerinden tam bir ay geçmişti.
Bitmeyecek sandığım o uzun sürecin zor kısımlarını neredeyse atlatmıştık. Neredeyse diyordum çünkü Chanyeol'ün yaraları iyileşmeye başlasa da, zihnimi bir kunduz gibi oyan zehirli düşüncelerim, benim içimde açılan yaraların kapanmasına izin vermiyordu.
"Ona bir şey olma ihtimali sizi derinden sarsmış olmalı."
"Fazlasıyla." derin bir iç çekişin ardından dizlerime eğilerek kamburlaştım. Önümdeki suyun etiketiyle oynayıp dururken hislerimi saklamadan ortaya döktüm. "Chanyeol'e yansıtmamak için elimden geleni yapıyorum ama dediğim gibi bazı geceler hayli zor geçiyor. Rüyalarımda kendimi hep onun önüne atarken buluyorum. Ve vuruluyorum."
"Önüne atlarken bunu hangi duyguyla ya da amaçla yaptığınızı hatırlıyor musunuz?" rüyalar üstünden gitmek komik gelse de soru üzerine dikkatlice düşündüm.
"Onu korumak için.." diye cevapladım fakat zihnimin verdiği ana cevabın bu olmadığını fark ettiğimde duraksayarak "Veya kendimi cezalandırmak için." diye mırıldandım.
Son bir ayda birçok kez gerçekten de vurulmayı hak edenin kendim olduğunu düşünerek Chanyeol'ün yaralanmasında kendimi suçlamıştım. Bilmiyorum, kolayca yürüyebildiğim, istediğim yere gidebildiğim, rutinlerimi yerine getirebildiğim için suçluluk duymam da bu yüzdendi belki de. Tıpkı şimdi olduğu gibi seans biter bitmez bir dakika bile kaybetmeden eve gidiyorsam yine aynı sebeptendi. Haftalardır eczane, market ihtiyacı ve terapilerim haricinde dışarı çıktığım pek olmamıştı ve çıktığımda da erkenden dönmeye oldukça dikkat etmiştim. Chanyeol'ün durumu iyiye gitse de onu evde yalnız bırakmak rahatsız hissettiriyordu.
Seansta konuştuklarımızın üstünden bir kez daha geçtim. Bu yüzden arabayı kullanırken biraz dalgındım. Neyse ki zaman kaybetmeden eve varmıştım.
"Baekhyun, sen mi geldin?" uyuyordur düşüncesiyle elimden geldiğince sessiz girmeye çalışmıştım ama eve adımımı atar atmaz anlamıştı. Bu da ister istemez dudaklarımı ufak bir gülümsemeye sürüklemişti.
"Ben geldim." kapıyı kapatıp ayakkabılarımı ev terliklerimle değiştirirken koridorun sonundan gelen seslere dikkat kesildim. Artık değnek bile kullanmadan minik adımlarla yürüyebilir hale gelmişti. Her geçen gün biraz daha gelişim kaydediyordu.
"Orda bekle, bu sefer ben geleceğim." elini anlık kaldırıp tembihte bulunurken tatlılığından öleceğimi düşündüm.
"Tamam gel bakalım." onu yüreklendirmek için kollarımı açarak koca bir gülümsemeyle gel gel işaretleri yapıp duruyordum. "Evet işte böyle." Tıpkı bir bebeğin ilk adımlarını görüyormuşum gibi heyecanlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens
Fanfic"Yalnızlık, seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni." "Bunun adı aşk Chanyeol." "Yanılıyorsun Baekhyun, bunun adı kör olmuşluk."