1|han jisung 101

3K 183 195
                                    

buraya yolunuz nasıl düştü, zihnimin derinliklerine açılan o kapıya nasıl ulaştınız bilmiyordum fakat kaba bir insan olmadığım için size hoşgeldiniz demekten başka bir şansım yoktu sanırım. hayır, memnuniyetsiz değildim. hayatının büyük çoğunluğunu yalnız geçirmiş birisi olarak en azından zihnimde bana eşlik edecek birilerinin olmasından dolayı rahatsız değildim, gerçekten. hatta beni biraz da olsa anlayacağınıza olan inancımdan ötürü size minnettar bile olabilirdim. yani, umarım ki buraya beni anlamak ve bazen de kafanızı şişirmeme izin vermek için gelmişsinizdir.

kendimi size tanıtmadığım için kabalığımı mazur görün fakat beni tıpkı arada bir geçmişimi yad etme seanslarımdan göreceğiniz gibi yavaş yavaş tanımanızı istemek zorundaydım. şu anda kendimi tanıtabilecek vaktim yoktu çünkü. geç kalmamam gereken bir dersim vardı ve ben ise yetişme çabasına giremiyordum şu anda.

üstümde yeni bir hayata başlayan o çılgın gençlik dizileri başrolü heyecanı varken kampüsün girişine bakıyordum. yanımdan benim gibi ilk defa girecek olan heyecanlı birinci sınıflar ya da bir veya birkaç yılını zaten burada geçirmiş olan üst dönemler geçiyor ve beni gerilerinde bırakarak kampüse giriyorlardı. ben ise ne birinci sınıftım ne de tecrübeli bir üst sınıf, ikisinin de ortasında kalmış okul değiştiren bir ikinci sınıf öğrencisi olarak karmakarışık hislerle öylece dikiliyordum.

zihnimin karanlık taraflarında -sizden bağımsız- yaşayan kötü kalpli kişiler çoktan beynime olumsuz düşünceleri serpmeye başlamıştı bile. okula sonradan gelen kişi olarak sınıfımdakiler çoktan geçen seneden kendi arkadaş gruplarını oluşturmuşlardı ve ben okulda yapayalnız kalacaktım. yalnız takılmaya alışkındım aslında, yani yirmi yıldır çoğu şeyi tek başıma yapmaya çalışan birisi olarak yalnızlık benim için yabancı bir şey değildi.

yanlış anlamayın, yıkık birisi değildim. yani umarım dışarıdan öyle gözükmüyorumdur fakat bence yıkık değildim yani. sadece pek arkadaş canlısı olduğum söylenemezdi. bir de aptal bir sosyal anksiyeteye sahiptim. kısacası arkadaş edinmeye çalışmak da benim için zordu ve ben de o yüzden çok da uğraşmamaya karar vermiştim. yaklaşık on altı yaşında hayattan ve kendimden nefret etmenin zirvesini yaşayan bir ergenken bu fikir mantıklı gelmişti yani.

vaktim yok demiştim. gerçekten yoktu. ve benim artık transa geçmiş gibi üniversitenin logosunu incelemeyi kesmem ve en azından kampüsün içine girmem gerekiyordu. bir de zihnimin karanlık tarafındaki varlıkları susturmam. bu seferlik benim yerime siz onları sustursanız olur muydu acaba?

derin bir nefes alıp kendime çilek bahçesine gitmediğimi hatırlatıyordum. kendimce mantıklı bir hatırlatmaydı. çileğe alerjim vardı ve çilekler acayip güzel kokan ve gözüken meyveler olduğu için her zaman yemek isterdim. bu yüzden çilek bahçesine gitmek benim için bir cehennem sayılırdı. saçma bir metafordu, her neyse.

turnikelerden kartımı basıp da geçtiğim anda bir anlığına portaldan geçmiş gibi hissettim. bakmayın öyle, bazen hayatı bir fantastik dizinin baş karakteriymişim gibi yaşamak iyi hissettiriyordu. ya da sitcomdaymış gibi, çok da fark etmezdi.

hayatımda her şeyin planlı gitmesini sevdiğimden geçen hafta gelip de kampüsü gezdiğim için fakültenin yerini şimdi rahatça bulabiliyordum. liseden yeni mezun olmuş bir çömez gibi hissetmememi sağlayan bir diğer şey de buydu sanırım. Yani eski okulumundan edindiğim tecrübeler haricinde.

fakülteme yakın olan a girişinden girdiğim için kısa sürede malum binaya ulaşmıştım. köklü bir okulun mimarlık fakültesi olmasından mı bilmiyordum ama acayip afili duruyordu. eski roma binalarına taş çıkartan mimarisini zaten geçen haftaki gelişimde fazlasıyla incelediğim için şimdi ilk günden dersime geç kalmamak için içeri girdim direkt. yanlış dersliğe girmemek için sekizinci kere falan telefonumdan ders programını kontrol ettikten sonra ikinci kata çıktım, ardından da herkesin kaynaşıp da benim yalnız kalacağıma emin olduğum o sınıfa girdim. ilk dersin atölye dersi olmaması işime gelmişti neyse ki. koca amfide yabancı birinin olması o kadar dikkat çekmezdi diye düşünüyordum.

scary love [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin