7|sudoku ve stres yönetimi

950 130 121
                                    

öfke, hiç saygısı olmayan yalancının tekidir.
acılarıma aşık olup pişmanlıklarımla yattım.
mutluluk bunu gördüğü için belki de kalkıp gitti.
neşe bana dolandırıcı dedi ve geri gelmeyeceğini söyledi.
her zaman ilişkilerle ilgili bir sorunum vardı.
ama dünyaya kırık bir mercekten bakınca böyle oluyor.
hatalar seni büyütebilir, bu arkadaşların olduğu anlamına gelmez.
kim olduğun sana kalmış, bunu onlara bırakma.*

kulaklarıma dolan bu sözler tam bir şaheserdi ve bu kadar beni anlatması da bazen beni korkuturdu. yine de en sevdiğim şarkılardan birisiydi bu şarkı. zaten insan kendisini anlatmayan bir şeye anlam yükleyip de bağlanmazdı bana göre.

herkesin, zihnindeki karanlık tarafta toplanmış o canavarları susturmak için bir yöntemi vardı. benimkisi nf şarkıları dinleyerek sudoku çözmekti. gülmeyin, gerçekten işe yarıyordu. kulaklığı takar, önüme sudoku kitabımı alır -evet sudoku kitabım vardı çünkü dijitaldense kağıdı hissederek çözmesi daha rahatlatıcıydı- ve transa girmiş gibi birkaç bulmacayı bitirirdim. beni rahatlatıyordu.

artık size bazı şeyleri anlatarak biraz daha iyileşmiş hissetsem de yine de rakamları doğru yere yerleştirme zırvalığı kadar etki etmiyordu işte. özür dilerim, sizi üzmek istemiyordum ama bu durumu sizinle paylaşmak istedim işte. sonuçta zihnimin yalnızca izin verdiğim kadarına ulaşabilirdiniz, artık anksiyete için bulduğum çözümü de bilme vaktinizin geldiğini düşünüyordum.

nf dinlemenin bu durumda pek sağlıklı olup olmadığını sorgulayabilirsiniz pekala tabi. adam kesinlikle depresif, hırçın ve ağır müzikler yapıyordu fakat bende gerçekten de işe yarıyordu. zihnimdeki korkunç konuşmaları onun agresif sözleri yardımıyla bastırabiliyordum. tabi bir de sudoku çözerek. sudoku önemliydi.

şimdi size neden bunları anlattığımı soracak olursanız eğer, maalesef ki o anlarımdan birine denk geldiğiniz için öncesinde bir ön bilgilendirme yapmam gerektiğini düşündüm. yani zihnimde susmak bilmeyen kişilerin elleri size değerse falan, haberinizin olmasını istedim. siz sadece birbirinizinkileri tutun ya da benimkileri.

fazlasıyla stresliydim şu anda. yarın okulumdaki ilk jürime girecektim. hocaların nasıl olduklarını, nelere dikkat edip de resmen üstüme geleceklerini bilmemek beni inanılmaz bir strese sokuyordu. bir ara midem bulanmaya başlamıştı, neyse ki boş olduğu için kusamamıştım. her neyse.

gergindim işte. bilinmezliği hiçbir zaman sevmemiştim ama zihnim hastalıklı bir yapıya büründükten sonra bu durum daha da artmıştı tabi. bilinmeyen şeyler korkunçtu. ucunda benim rezil olmamı sağlayabilecek bilinmezlik ise daha korkunçtu. yarın jüriye çıkmak istemiyordum kesinlikle.

yine karanlık tarafın sözlerine kapılmıştım işte. özür dilerim, sizi onlardan uzak tutmaya çalışıyordum ama bazen müzik dinlemek bilemişe yaramıyordu işte. ve sudoku çözmek. gerçi şu anda biraz daha iyi hissediyordum. yarım saat önce maketin başından neredeyse ağlayarak kalkıp da masaya geçmiştim sonuçta.

sanırım beşinci bulmacayı bitirmiştim. altıncısına geçmeme gerek kalmamıştı artık. hem daha sakindim hem de daha fazla vakit kaybetme lüksüm yoktu. kitabımı yerine koyduktan sonra müzik listemi de değiştim. sizinle birlikte başka bir zaman da nf dinlemek isterdim fakat genelde depresif emo anlarım olduğu için sıkılmanızı istemiyordum. bir de kötü etkilenmenizi tabi. o yüzden en iyisi başka şarkılar açarak artık yapmam gereken işe geri dönmeliydim.

linkin park açtım. tamam kızmayın, az önce depresif emo zırvalığı yapmışken şimdi linkin park açmak ikiyüzlülük gibiydi ama hala zihnimin karanlık kişileri oradaydı ve onları hala bastırmaya ihtiyacım vardı. linkin park çocukluğumdan beri bu görevde iyiydi. melankolik sözlere sahip rock şarkıları dinleyerek büyümüş birisiydim ben. sanırım artık neden bu kadar melankolik olduğumu anlıyorsunuzdur. yani en azından biraz?

scary love [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin