15|bal kabağı

894 129 107
                                    

doğrusunu söylemek gerekirse normalde zamanın hızlı geçtiğini düşünmezdim. hatta bana kalırsa yavaş bile geçiyordu fakat son birkaç ayım benim için gerçekten de hızlı geçmişti. zamanın çarkının nasıl da göreceli olduğunu daha bir iyi anlamıştım bu sayede. hızlı, dolu dolu ve fazlasıyla güzel geçen bir dönemdi bu güz dönemi. ilk defa en sevdiğim mevsimin sonbahar oluşuna değdiğini hissettiren türdendi bir de.

sebebini tahmin etmişsinizdir diye düşünüyordum. birkaç ay önce deli dehşet endişelerle girdiğim okul kapısından gün geçtikçe daha mutlu ve güzel hissederek çıkma sebebim vardı. başta lee felix olmak üzere tanıştığım ve arkadaş olduğum kişiler sayesindeydi hepsi. ve ben bunca kişiyle, aslında yalnızca beş kişiydiler ama benim için yeterli ve fazlaydı bile, nasıl arkadaş olabildiğimi sorguluyordum. evet, tam da şu anda. son sınavımı da atlatmış ve üstümden koca bir dönemin yükünü atlatmışken ilk defa bir dönemi kaparken bu kadar az yorgun ve mutsuz hissettiğim içindi bu sorgulamam.

lee felix'in, söylediğine göre benim en yakın arkadaşım olan sarışın oğlanın o ilk gün yanıma oturup da beni arkadaşı olarak seçmesi hayatımın dönüm noktası olmuştu kesinlikle. hayır, gerçekten abartmıyordum ve doğruları söylüyordum. hayatımın dönüm noktalarından birisi onunla ve diğerleriyle tanışmış olmaktı. siz o noktadan sonrasını gördüğünüz için bunu anlayamayabilirdiniz tabii ki, öncesini bilmiyordunuz çünkü fakat bana güvenin, doğruyu söylüyordum.

neden yine bu kadar melankoliye girdiğimizi merak ediyorsanız eğer hemen açıklayayım: haftalardır planladığımız ve benim fikrim ile ortaya çıkan harry potter konsept partisi için hazırlık yapıyorduk. çalıştığım kafeyi hafta sonu boyunca kiralamıştık. cumartesi, yani bugün hazırlıkları yapacak ve yarın akşam da küçük balomuzu gerçekleştirecektik. bu yüzden şu anda hazırlıkları yapıyorduk kulüpteki kişilerle birlikte.

"şekerlemelerin sepeti neredeydi?"

beomgyu'nun ortaya sorduğu soruyu yeji cevaplayarak yerini gösterdiğinde beomgyu da kucağındaki bir dolu paketlenmiş şekerleme ile birlikte sepetin olduğu masaya doğru ilerlemeye başladı.

herkes bir şeyler yapıyordu. on iki kişiydik ve kimimiz mutfağa gidip konsepte uygun bir şeyler pişiriyorken kimimiz de dekorasyon ile ilgileniyorduk. evet, mutfak için de izin almıştık. aslında kek ve kurabiyeler için bir pastane ayarlamıştık ve yarın onlar zaten hazır olacaktı fakat patronum mutfağı kullanma izni de verince bir şeyler daha eklemenin zararı olmayacağını düşünmüştük. bu yüzden meşhur kaymak birasını burada yapmaya karar vermiştik. nasıl yapıldığı hakkında bir fikrim yoktu ama seungmin onu da hallediyordu.

seungmin demişken, bu oğlan kesinlikle hayran olunası biriydi. final haftasında sınavlarına rağmen birçok şeyle uğraşmıştı. kostüm kiralayabilmemiz için bir butikle anlaşmıştı mesela ve anlaşılan pastanelerle de o ilgilenmişti. kim seungmin kesinlikle bu kulüp işine baş koymuş bir geekti ve ona hayran olmamak elde değildi. havalıydı bir kere.

"şimdi bizim yarın ne giymemiz gerekiyor ya? balo kıyafeti giyemeyeceğimize göre dümdüz giyinip gelecek miyiz?"

minho hyungun sorusu komiğime gitti. birlikte kafenin girişindeki süslemeleri ve kiralanan okul pelerinlerini düzenleme görevi bizdeydi ve ortamın gürültü patırtısından dolayı ikimiz de sessizdik. sessizliği bu şekilde bozması komiğime gitti.

"yani binana uyan renklerde bir şeyler giysen fena olmaz," dedim sorusunu gayet de ciddiye alıp güzelce cevaplayarak.

"yeşil hoodiem var neyse ki," dedi o da karşılık olarak. ciddi ciddi bu meseleyi kafasında tartıyor olması acayip tatlıydı.

scary love [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin