13|güvenli alan

850 135 70
                                    

bazenleri hayatı sanki bir fantastik filmde ya da sitcomdaymış gibi yaşamanın zihnime iyi geldiğini söylemiştim size. hiç bunu yapmayı denediniz mi bilmiyordum fakat konumuz şu anda zaten siz değilsiniz. gerçi konumuz hiçbir zaman siz olmadınız ama her neyse, lütfen kafamı karıştırmayın. zira şu anda gerçekten bir sitcomun içinde gibiydim ve bu sefer olayların kafamın içinde dönmediğinden de fazlasıyla emindim.

felix'in evindeydik. chan hyung, minho hyung ve ben; tam da dün söylediğimiz gibiydi yani. sorun burada değildi zaten. başta gayet güzelce çalışmaya başlamıştık çünkü. biz felix'le maket işine girişirken hyunglar da bilgisayarlarından çizimlerini hallediyorlardı. hatta arada bize yardımcı oldukları da oluyordu. ilk iki saat falan bu şekilde normaldi kısacası.

sonrasında eve annesi geldi. biz geldiğimizde annesi felix'in teyzesine gitmiş olduğu için görüşememiştik, o yüzden şimdi görüşüyorduk. garip bir ortamdı ve felix'in annesi, her ne kadar böyle söylemek beni kötü hissettirse de, garip birisiydi. daha doğrusu farklı birisiydi, yani diğer annelere göre farklı olduğunu düşünüyordum.

daha gelir gelmez bizi sanki kırk yıllık dostuymuşuz gibi sarıp sarmalamıştı, gerçek manada hem de. özellikle yapıp yapmadığını anlamadığım bir şekilde beni ayrı bir sevecenlikle karşılamıştı üstelik. kollarını sıkıca etrafıma dolarken sanki felix'in uzun zamandır görmediği bir arkadaşıymışım gibi bir samimiyetle yaklaşmıştı bana. lee felix'in bu sıcakkanlı kişiliğini kimden aldığını da böylece anlamış olmuştum.

sonrasında bizimle birazcık sohbet etmek istediğini söyleyerek salona doluşturmuştu hepimizi. şimdi ise felix'in dün akşam yapacağını söylediği brownisi eşliğinde annesiyle sohbet ediyorduk. gerçekten garipti, yani benim için öyleydi. dört tane oğlanın çay ve kek eşliğinde oturup sarışın, orta yaşlı bir hanımefendi ile gerçekten eğlenerek konuşuyor olması garipti işte. sitcom sahnesindeymiş gibi hissetmem normaldi bence.

muhabbet ilerlemiş ve sarmıştı garip bir şekilde üstelik. gençlerle anlaşabilen orta yaşlı kesimdendi felix'in annesi. bir ara felix'in çocukluk anılarını dinleyip kafamızı güzelce dağıtmıştı da üstelik.

"felix'le birlikte yapıyorsanız ödevi, bitirene kadar bizde kalsana jisung."

tam da arkadaşımın yaptığı lezzetli browniden bir dilim çiyniyorken annesinin bunu söylemesi, yediğim şeyin birden boğazıma kaçmasına sebep oldu. duyduğum cümlenin şokunu bile yaşayamadan nefes alma çabasıyla öksürmeye başladım ve birilerinin hemen yanıma gelip de sırtıma vurmasıyla işler iyice sarpa sardı. sonrasında başka birisi de burnumun dibine su dolu bir bardak sokunca hemen içerek az da olsa kendime geldiğimde bu kişileri görebildim. sırtıma vuran ve kesinlikle bir etkisi olmayan kişi minho hyungtu,  su getiren ise felix. ikisi de hala başımda dikilip endişeyle bana bakıyordu.

"iyiyim, tamam," dedim sonunda konuşabildiğimde. ikisi de yerlerine gitseler de hala bana bakıyordu endişeyle. tabi kalan iki kişi de endişeli bakışlarını bana çevirmişti yerlerinde oturmalarına rağmen.

"ay kusura bakma jisungcum öyle birden söyledim, sen de şok oldun tabi."

minyoung noonanın -ona noona dememiz konusunda ısrar etmişti- mahcup sözlerine karşı hemen karşılık verdim.

"yok ne kusuru," dedim fakat devamında diyecek bir şey bulamamıştım. söylediği şeye de bir cevabım yoktu üstelik. şu anda yeni yeni dank ediyordu dediği şey ve şok oluyordum zaten.

"bu arada ben ciddi ve samimiydim dediğimde. yurtta kalıyormuşsun sen, orada maket yapmak da zor olur. sürekli git gel yapmazsın ya da dışarılarda sürünmezsiniz hem."

scary love [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin