Kapının önünde o kadar çok insan vardı ki bir an içeri giremeyeceğimizi düşündüm. Fakat bu düşüncem kolumdan çekiştirerek yürümem için beni zorlayan Alev ile bölündü.
Kalabalığın içine girdiğimizde herkesin bir telaş içerisinde orada oraya koşuşturduklarını anladım. O kadar çok telaş içindeydiler ki birbirlerine çarpsalar özür dilemek için arkalarını bile dönmeyecek kadar meşgul gözüküyorlardı.
Alev tuttuğu kolumu bıraktığında kapının önündeki korumaların yanına gitti. Onun peşinden giderken yanımdan geçen iki kişinin konuşmasını duydum istemsizce.
''Eli elime değince bile kalbim duracakmış gibi! Acaba dudaklarını öpmek nasıl bir duygu?''
''Boş hayaller kurma.''
Kaşlarımı istemsizce çattım ve omzumun üzerinden onlara baktım. Arkadaşının hayallere daldığını iddia eden kadın, sarı saçlı, zayıf vücudu olan bir kadındı. Karşısındaki kadın ise açık kahverengi saç rengine sahip, beline kadar uzanan düz saçları ile çok güzel gözüküyordu. Bu güzel görünüşü destekleyen vücut hatlarını dar bir siyah saten gömlek ile sarmamış, ince bacaklarına ise beyaz bir kot pantolon sarmıştı.
Gözlerim diğer ki insanlara da döndüğünde herkesin neredeyse bu güzellikte olduğunu gördüm. Kızlar o kadar alımlı ve güzellerdi ki bir şirkette çalıştıklarına kimse inanmazdı belki de. Erkekler ise özenle üzerlerinde taşıdıkları takım elbiselerle çok şık ve yakışıklı gözüküyordu.
Neredeyse hepsi yirmili yaşlarının sonlarındaydı. Etrafımda otuzlu yaşlarının sonlarında bir insan bile yoktu. Sanırım göz algısına fazla önem veriyordu patron.
''Meriç, hadi gel! İçeri girip beklememiz gerekiyormuş. Hâlâ patron gelmemiş.''
Yanıma gelen Alev'in peşinden şirkette girdim. Korumalar ben girerken beni öyle bir süzdü ki sanki üzerimde iğrenç kıyafetler varmış gibi hissettim.
İçerideki insanlar dışarıdaki insanlardan pekte farklı değildi. Hiç birisinin görünüş açısından bir kusuru yok gibi bir imaj sergileniyordu. Ben ve Alev danışman masasının yanına gittiğimizde kadın ince çerçeveli gözlükleri arkasından bize baktı.
''Buyurun?''
''Ben Alev Taşkın. Görüşme için çağrıldım.'' Alev kendisini tanıtırken kadın ara sıra bakışlarını bana çevirip beni inceliyordu. Bakışlarından o kadar çok rahatsız olmuştum ki, ''Bir sorun mu var? Neden sürekli beni izliyorsunuz?'' dedim sesimdeki iğneleyici tonla.
''Ah, hayır. Kusura bakmayın çok dalgınım.'' Kadın hızla kendisini açıkladığında gözlerini bir daha bana çevirmedi. Bu sefer de bakışları giriş kapısıyla Alev arasında gidip geliyordu. Önemli bir kişi gelecekti sanırım.
Alev ile kadın konuşmalarını sonlandırdığında Alev bana dönüp, ''En yukarıdaki kattan bir öncekine gidiyoruz! Patronun sekreteri oradaymış, onunla konuşacağım.'' dediğinde bir şey dememe izin vermeden önümden hızla ilerledi. Adım attığı yerleri o kadar iyi biliyormuş gibi hızla benden uzaklaşıyordu. Ona yetişmek için adımlarımı daha da hızlandırdım.
Önüme kadın ile erkeklerle karışık bir topluluk çıktığında beni umursamadan iki yanımdan topluluğu ayırıp geçtiler. Tıpkı bir hayaletmişim gibi davranıyorlardı.
Kendimi insanların arasından çektiğimde asansörün önünde, Alev'in yanında buldum. ''Meriç...buradaki insanların bakışları çok korkutucu. Böcekmişim gibi hissediyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADUT
Teen FictionTehlikeli adım sesleri kulaklarımda yankılandı. ''Bu kadar kötü bir canavar değilim. Sen hiç Adem'i suçladın mı?'' Kaşlarımı çattım sorduğu soruyla. Bir adım daha bana yaklaştığında sıcak nefesi dudaklarıma vurdu. Gözleri gözlerimden ayrılmazken y...