➳ Satır aralarına yorum yapmayı unutmayın, yorumlarınız benim için çok değerli. ☯
➳ Lütfen bölüm için oylarınızı eksik etmeyin. ღ ♡
Yavaş yavaş bedenimde hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi araladım. Buğulu gözlerim ve zihnimin şuan bomboş olması ile gözlerimi sımsıkı kapatıp yeniden açtım. Netleşen beyaz tavan ile aklıma kaçmaya çalıştığım gece düştü. Bomboş zihnimin ortasına düşen o gecenin karanlığı ve soğukluğu ile üzerimde battaniye olmasına rağmen ürperdim.
Boynumda metal bir soğukluk vardı.
Kanıma bir şey enjekte etmişlerdi. Bilincimi kaybetmiştim.
Aklıma hızla düşen gece ile üzerimdeki yorganı kenara fırlattım. Yataktan hızla kalkmıştım ki başıma aniden giren sancılı baş ağrısı ile elimi anlıma bastırdım. Saniyelik zaman diliminde acı veren baş ağrım kendime geldikçe etkisini azaltırken etrafa baktım.
Tanıdık sürmeli büyük gardırop, kare büyük cam, LED lambalar ve altındaki poster.
Elimi dehşetle alnımdan çektim ve odadan çıktım. Bu kadar ileri gidemezler değil mi?
Melih'in ve Serkan'ın odasını kontrol edip orada olmadıklarını anladığımda merdivenleri nasıl geçtiğimi fark etmemiştim bile. Sadece tek isteğim karşımda rahat hareketlerle konuşan iki adama bağırıp çağırmaktı.
Melih ve Serkan koltukların en uçlarına oturmuş sohbet ederlerken ortada duran satranç oyununu gördüm.
''Sonunda uyanmış, uyuyan güzel. Hangi prensin öpücüğüyle uyandın bakalım?'' Melih'in alaylı sesi ile kalbimin sinirle atışını duyumsadım. Göğüs kafesimin içerisinde çaresizce patlamayı bekliyor gibi hızla çırpınıyordu.
''Ne yaptığınızın farkında mısınız? Siz ne zannediyorsunuz kendinizi!'' dedim sesimdeki nefretle, bu nefret ses tonuma kükreme etkisi bırakmıştı. ''Saçmalıyorsunuz!'' dediğimde Serkan satranç tahtasına uzanıp önceki gece benim oynattığım taşı gerisin geri yerine yerleştirdi.
Karşımdaki rahat davranışları sakin kalmamı engellerken boğazımın yandığını hissettim.
''Önemli bir bilgi taşıyorsun Meriç,'' dedi bana dönerek. Gözlerim gözleriyle kesiştiğinde devam etti sözlerine. ''Seni öylece bırakacağımızı zannetmedin değil mi?''
Burada ömrümün sonuna kadar kalmayacağım herhalde. Zorla mı tutacaklar beni!
''Rehine.'' Dedim istemsizce dudaklarımdan dökülen harflerle. ''Ne yapacaksınız bana? Öldürecek misiniz? İşkence mi edeceksiniz? Odaya mı kilitleyeceksiniz ki daha önce yapmadığınız bir şey değil.'' Son sözümü söylememle duraksadım. Melih'in gözleri aç bir aslanın gözlerinden farksız bakarken Serkan bir şeyler açıklama peşindeydi. Melih'in gözlerinde takılı kaldı mavi gözlerim ve korkusuzca yeni bir soru sordum.
''O kadar ileri gidecek kadar güçlü müsün?'' Melih'i bahsederek sorduğum bu soruyla dudağının bir kenarı ahenkle yukarı kalktı.
''Belki de.'' Dediğinde işaret parmağını boynuna götürdü. İstemsizce kaşlarım çatılırken işaret parmağı ve baş parmağını açık bırakıp diğer ki parmaklarını kapattı.
Boynuna getirdiği elini biraz bastırıp hızla geri çekti ve dudaklarından 'bam' kelimesi döküldü.
''Sen yaptın,'' dedim ve birkaç adım ona doğru attım. ''Ne enjekte ettin Melih kanıma? Söylesene.'' Dediğimde oturduğu yerden kalktı. Yavaş adımlarla cam sehpanın yanına gittiğinde ilaç kutusuna benzer dikdörtgen kutunun içerisinden küçük bir cam şişe çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADUT
Teen FictionTehlikeli adım sesleri kulaklarımda yankılandı. ''Bu kadar kötü bir canavar değilim. Sen hiç Adem'i suçladın mı?'' Kaşlarımı çattım sorduğu soruyla. Bir adım daha bana yaklaştığında sıcak nefesi dudaklarıma vurdu. Gözleri gözlerimden ayrılmazken y...