Merhabalar, nasılsınız??
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin canlarım. Çok uzatmadan bölüme geçelim!
#beraberölmeyeceğiz
33.BÖLÜM: BERABER ÖLMEYECEĞİZ
İkimizi farklı arabalara zorla bindirirlerken Ejder benim yanıma geldi. Arabaya binmeden arkamdaki araca bindirilen Melih'e baktım. Bakışlarımız kesişirken başını yavaşça aşağıya indirdi. 'Bana güven.' Cümlesini gözleri ve beden dili ile zikrederken suskun olması canımı yakıyordu.
''Hadi ama!'' Arkamda duran Ejder sabırsızca söylenirken kolumu tutan adamlar arka koltuğa oturmamı sağladı. Hemen yanıma Ejder otururken ona bakmadan arkaya çevirdim başımı. Melih'i de bindirmişlerdi. Tek fark, onun yanında oturan adamlar iki şakağına da silahların namlularını yerleştirmişlerdi.
''Geriye bakmanı önermem.'' Demesi ile gözlerim önüne serilen görüntü ile yanağımın içini ısırdım. Bu pisliğin önünde daha fazla ağlamamalıydım. Hayır, şimdi olmaz.
Yanağımın içini dişlerimle kıstırırken öyle bir sıkıyordum ki kanayıp pamukçuk veya ağır yaralar çıkaracağına emindim.
Melih'in karnına yeniden inen bir darbe ile arabalar hareketlendi. Ben hemen iki dizimin üzerine çöküp bedenimi onlara doğru döndürecekken Ejder belimden tutup beni kendisinin kucağına çekti. Kollarını sertçe ittirdim. ''Bırak beni!'' diye bağırırken bacakları üzerindeki kalçamı daha da geriye çekip erkekliğinin üzerine oturmama neden oldu.
Kollarımla onun kollarını hızla çekmeye çalışırken göz pınarlarım doldu. ''Pislik herifin tekisin! Bırak beni!'' Onun rahatlama sesleri kulağıma ulaşırken kendimi öne doğru çektim. Kolları öyle bir karnımın üzerinden geçip beni kıskıvrak yakalamıştı ki her hareketimde kendisine biraz daha bastırıyordu geri çekmek isterken.
''Bırak! Arkaya bakmayacağım bırak!'' diye tüm gücümle bağırırken kollarının gevşediğini anladım. Açığını bulup hızla üzerinden kalktım ve arabanın diğer kapısına yapıştım. Bedenimi olabildiğince kapıya yaklaştırırken bal gözlü adamdan aldığım telefon üzerimden düşüverdi.
Telefonu iğrenç bir gülümseme ile düştüğü yerden aldığında gözümün önünde salladı. Avuç içlerimi kanatacak kadar tırnaklarımı avuç içime bastırdığım için sıcak bir sıvının akmasına neden oldu. Yüzü, telefona baktıkça sinirden seğirirken hızla bana doğru telefonu attı.
Kollarımla yüzümü saklayıp sağa doğru eğildiğimde telefon, arkamdaki cama çarptı yüksek sesle. Telefonu alacağım sırada benden önce uzanıp elini elimin üzerine değdirdi. Hissettiğim korku ile hızla elimi geri çektiğimde telefonu almış oldu.
Kendisinin camından telefonu dışarıya fırlattı.
Bedenimi kendime çekip iyice küçülürken zevkten dört köşe olmak için sabırsızlanan Ejder'den gözlerimi çektim. ''Ne istiyorsun bizden?'' Kendime bile zor duyurduğum sesimi tam duyamamış olmalı ki tek kaşını sorgularcasına kaldırdı.
''Ne istiyorsun bizden?'' diye sorumu yenilediğimde yolcu koltuğundaki adam bana doğru dönüp silahını alnıma doğrulttu. Ejder iğrendiğim sesi ile cevap verirken yanağımın içini ne zaman ısırmaya başlamıştım bilmiyorum ama daha çok ısırdım.
''Melih'ten mahzendeki yerini, senden ise seni.'' Biraz sonra ise tiksindiğim ses tonu ile konuşmaya devam etti. ''Yolumuz uzun, istersen uyu. Ama ben uyuyamam dersen uyku hapı verebilirim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADUT
Teen FictionTehlikeli adım sesleri kulaklarımda yankılandı. ''Bu kadar kötü bir canavar değilim. Sen hiç Adem'i suçladın mı?'' Kaşlarımı çattım sorduğu soruyla. Bir adım daha bana yaklaştığında sıcak nefesi dudaklarıma vurdu. Gözleri gözlerimden ayrılmazken y...