Hikayenin ismini değiştirdim eski ismi White
~~~~
Eski bir efsaneye göre iki krallığın birbirlerine açıcağı bir savaş sonucu Tanrılar onlara o kadar kızacak ki bulutları yere indirip bu savaşa Tanrıları da katıcak, işte o gün Anka Kuşu bizi yüce kanatları ile kuşatıp koruyacak, Tuğrul Kuşu ise bizim kurtarıcımız olacak.
----
Otobüsten iner inmez telefonumun çalması ile Hyunjin olduğunu umup telefona baktım, aksine annem arıyordu, yaşadığım hayal kırıklığından dolayı iç çekip telefonu açtım.
"Alo, Felix nerdesin?" Annemin endişeli ama mutlu sesi içimi ısıtırken üzgün olduğumdan somurtup konuştum.
"Eve doğru geliyorum." Annem telefonu kapatınca telefonu cebime koyup dağınık adımlar ile zile bastım, ablam kapıyı elindeki diş fırçası ile açıp geri tuvalete gittiğinde ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim, annem iç çekişlerimi görünce yanıma gelmiş duvara yaslanıp gülümsemişti.
"Noldu kötü mü geçti yine okul?" Kafamı olumlu anlamda sallayıp çantamı çıkardığımda annem gülümsemesini söndürüp yanıma ilerlemişti.
"Hala bulaşıyolar mı sana?" Kafamı olumlu anlamda sallayıp çantamın yanına ceketimi de çıkardım. "Dolabıma kırmızı boya döktüler." Annemde benimle beraber somurttuğunda gülümseyip ona baktım.
"Boşver ya." Ablam dağınık saçları ile salona girdiğinde ikimizinde odağı o olmuştu. " Ne bakıyonuz oturmaya geldim." Sözünden sonra tekrar anneme dönüp gülümsedim.
"Arkadaş edindim artık telefon rehberimde sizden başka birinin numarası var." Annem gülümsemiş ellerini çırpıp koltuğa oturmuştu.
"Artık telefonunu kontrol edebileceğim!" Onunla beraber gülümseyip koltuğa oturdum, ablam bir şeye sinirlenmiş olacak ki sinirli kıvılcımlar çıkartıyordu. "Bak Felix, bu sen değil misin?" Gösterdiği fotoğrafa baktığımda okulun ifşa sayfasındaki fotoğrafı gördüm, bu bendim ama yüzümle oynanmış gibiydi. "Evet." Ablam geri önüne dönüp ağzının içinden bir küfür mırıldanıp tekrar konuştu.
"Altına da hayata bi faydan yok zararın olmasın yazmışlar piçler." Umursamayarak önüme döndüm, annem hayal kırıklığı ile ablamın telefonuna bakıyordu, benden daha çok üzüldüğü belliydi. "Üzülme anne ben umursamıyorum zaten." Annem bana dönüp arkasına yaslanmış elleri ile yüzünü gevşetip derin bir iç çekmişti.
"Anlamıyorum bu yeni nesil veletlerini." Ablamda mırıldanırcasına ona katıldığını belli ettiğinde kapının çalması ile evin en küçüğü olarak kapıyı açma görevinin bende olduğunu bildiğimden ilerleyip kapıyı açtım.
"Anne, kocan geldi!" Babam sırıtıp yanağıma bir öpücük kondurduğunda gülümseyip içeri girmesi için geri çekildim. "Babisko götürcen mi beni staj yerine?" Babam gülümsemiş kafasını olumlu anlamda sallayıp esnemişti. Ablamın staj derken kast ettiği şey saray askeri olma adımıydı, haftanın 3 günü saray askerlerin yanında kolay görevlere katılıp test edilirlerdi, güçlerini kullanıp gruplara ayrılırlardı. Ablam hep en güçlülerin olduğu grupta olurdu, güçlüydü çünkü.
"Bende izlemeye gelebilir miyim?" Ablam sözümü onayladığında odama çıkıp üstüme klasik siyah bol pantolon ve bir gömlek giyip aşağı indim ve babamın yanına gittim, ablamın hazırlanması yaklaşıp 3-4 saat sürerdi, şaka yapıyorum. "Geldim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Bill /Hyunlix/
Fanfictionİnsanların değerini güçleri ölçen bu evrende güçsüz bir çocuk ile güçlü bir çocuk birbirlerinden hoşlandı.