Hyunjin'e bak, kim onun gibi bir tanrı gücüne sahip olmak istemez ki? İşte bu yüzden onu kıskanmak benim elimde değil, tüm güzel kızlar onun peşinde dört dönüyor. Onlar benim yüzüme bakmaya bile zahmet etmiyorlar. Asıl çözemediğim şey bu, onlar bile bakmıyorsa neden Jisung ve Jeongin bakıyor? Neden benimle arkadaş olmaya çalışıyolar? Ve ben onlara yüz bile vermiyorum, kesinlikle aptalım, ama beni kullanacaklarını da biliyorum eğer kullanmayacaklarsa neden arkadaş olsunlar ki benim gibi biriyle. Onlar okulda gerçekten üst seviyedeler hemde en üst seviyedeler yani beni kullanıcak bile olsalar benim yüzüme baktıkları ya da benimle konuştukları için şükretmem gerekmiyor mu? Tabi ne yazık ki ben bu şansımı kaybettim. Böyle düşünüyordum telefonuma gelen mesajın ile düşüncelerimin dağılmasına kadar.
Jisung: üst kattayız Jeongin ile istersen gel.Sonunda tanrının bana acımaya başladığını hissetmeye başladım. Merdivenleri hızlıca çıktığımda biraz bekleyip soluklandım ve oturakların olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Jisung ve Jeongin birşeyler konuşuyordu ve bizim okulda gay kaynadığı için erkeklerin çoğu onları izliyordu, bende gay olsam bende izlerdim, Jisung'a eteğin ne kadar yakıştığından bahsetmişmiydim? Hatırlatayım gay değilim. Ve eğer kendimi daha fazla sorgularsam gay olma şansım artıcağı için... ha birde burada tam ortada tam bir saattir keriz gibi dikiliyorum, Jisung ve Jeongin beni defalarca yanlarına çağırmasına rağmen ben kendi düşüncelerimde boğulup kalmıştım. Kendime gelir gelmez Jisung'un yanına oturdum. Bana içten bir şekilde gülümseyip bakıyordu, ne yapabilirim yani onu kendime çekip bilinci kapanana kadar öpmemi mi bekliyor? Çünkü şuanda içimden bu geliyor. Hatırlatayım gay değilim. Ama takıntılı ve kıskanç olduğum kesin.
"Derslerin nasıl Felix?" Belki bok gibi olabilir ve yalan yeteneğimde olmayabilir ama tüm sülaleye aynı cevabı verdiğim için artık alıştım. "İyi." Jisung gözlerini kocaman açıp bana bakmıştı. "Gerçekten mi? Benim derslerim berbatında berbatı." Jeongin Jisung'u dürtüp ona bakmasını sağlamıştı. "Sana anlattım sen dinlemiyorsun." Jisung iç çektiğinde bir kavga çıkacakta ortada kalıcam diye huzursunlandım. "Çok sıkıcı anlatıyorsun çünkü Chris'den istesem o bile daha eğlenceli anlatır." Jeongin iç çekip önüne dönmüş, arkasına yaslanmıştı. "Chris'den iste o zaman." Jisung bana dönmüş gülümsemişti.
"Bana ders anlatır mısın Felix?" Şimdi ortalamam 49 desem ve hocalardan sınıfta kalmamak için sözlü dilendiğimi söylesem ne olacak... rezillik. Şuanda tek dileğim zamanı geri alıp o soruya karşılık 3.sınıf biri bile benden daha akıllı demek..
"Felix orda mısın?" Jisung'un sözüne tüm düşüncelerim anında dağılmıştı. Ona bir cevap vermeliydim ve bu hayır olamayacağına göre, "Evet." Kendimi bir an evleniyormuş gibi hissettim. "Neye, ders vericekmisin?" Kafamı olumlu anlamda sallayıp yutkundum. "Şimdiden söyleyeyim Felix, bu malın ortalaması 60 yani şimdiden kolay gelsin." Şimdi bunlara göre 60 kötü bir ortalamamı mı? Benim ortalamamı görseler kendime kefen seçmeye başlardım. "Felix senin ortalaman kaç?" Şimdi 70 desem az gelir 80 dese- "98 buçuk." Sikeyim seni Felix, birde buçuklu götüne girsin o buçuk. "Bu kadar iyi olucağını düşünmemiştim." Jisung şaşırmaya devam ederken Jeongin arkasına yaslanmıştı. "Aramızda 4 yani 4 buçuk puan farkı var, benim ortalamam 94."
Bildiğim kadarıyla okulda en iyi ortalamaya sahip kişi 100 ortalama ile Chris'ti ama onun gücünün kendisi zaten zeka. "Yarın öğle arasında burada çalışırız." Şimdi ne yapmam gerek yarına kadar bir dahi olmam mı gerekiyor? Yerimden hızlıca kalkıp gittim
"Garip biri.."
Çarpma tablosundan başlasam..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Bill /Hyunlix/
Fanfictionİnsanların değerini güçleri ölçen bu evrende güçsüz bir çocuk ile güçlü bir çocuk birbirlerinden hoşlandı.