Önceki yaptığımız arena savaşanın aynısınu yapıcaktık, tabi başka kişilerle. Bu sefer başlardaydım yani biri beni seçmezse 3.tura kadar ben seçicektim. Jisung seçmek için herkeste göz gezdirdi sonra Minhonun yanına gidip omzuna dokundu ve hafifçe sırıttı. İkisinin güçleri de muazzam güçlerdi yani baya patlamalı bir dövüş olucağı kesindi.
2. Tur hala seçilmedim ve yine seçilmezsem ben seçeceğim. Gözlerim Jisung'a gitti sarmaşıklarını minhonun vücuduna dolasa da anında minho onları patlatıyordu. Minho hızlıca Jisung'un yanına gelmiş onu kucağına alıp çemberden atlamış ikisinin de diskalifiye olmasını sağlamıştı. Minho piç piç sırıtırken Jisung omzuna vurmuş iç çekmişti.
"Hiç eğlenceli değildi." Minho bişey dememiş Jisung'u yere bırakıp onunla oturaklara doğru ilerlemişti. Şimdi Changbin seçiyordu beni seçmeyeceğini biliyordum büyük ihtimalle kavgalı olduğu birini seçecekti ki dediğim gibi de olmuştu. Seçtiği çocuğun korkudan kanı donmuştu adeta, arenaya çıktıklarında çocuk korkmuş gözleriyle Changbine bakıyordu ve asla hareket etmiyordu.
Changbin çocuğun bu halinden sıkılınca ona bir tekme atmıştı, bu tekme ile çocuk tam 100-120 metre geriye atılmış bir ağaca çarparak durmuştu yani çember dışı edilmişti ve sanırım öldü. İşte bu yüzden böyle arena savaşlarını sevmiyorum daha çocukken büyük yaralar alıyoruz.
3.tur, ben seçiyorum herkes beni seç beni seç yapıyordu, onları umursamayarak Hyunjin'e baktım, yanına geldiğimde yutkundum ve yavaşça omzuna dokundum. Herkes bana gülüyordu, hayır bana değil, benim Hyunjin'i seçmeme gülüyorlardı.
Ama ben Hyunjin'e güveniyorum. Ne kadar güçlü olsa da arkadaş olduğumuz için canımı acıtmayacak.. yani umarım.
Arenaya geçtiğimizde Hyunjin bana samimi bir şekilde gülümsüyordu, her ne kadar korksam da bende hafif gülümseyip hocaya baktım. Düdük çalar çalmaz çemberin dışına doğru kaçmaya başlamıştım, düdük çaldığında duraksadım arkamı döndüğümde ise çember dışında olan Hyunjine baktım, ben kazanmıştım yani.. ilk kez bi savaş oyununda kazanmıştım tabi buna kazanmak denirse. Hemen gülümseyip Hyunjin'e baktım, demek ki gerçek arkadaş böyle bişeymiş.
Hyunjin yanıma geldiğinde kocaman gülümseyip sıkıca ona sarıldım. Hyunjin biraz şaşırmıştı ama hiç bozuntuya vermeden kollarını sırtıma koymuştu. Geri çekilip tekrar gözlerimizi birleştirdim.
"Çok teşekkür ederim hyunjin!" Hyunjin hafif gülümsemiş saçlarımı okşamıştı.
"Sadece bi kez kazanmanı istedim, mutlu olucağını düşünmüştüm. Yanılmamışım da." Son cümlesini gülümseyerek söylemişti, kendimi tutamayıp tekrar ona sarıldım arenada olan savaş ilgimi bile çekmiyordu artık. Hyunjin ellerini tekrar saçıma aldığında gözleri diplerime gitmişti, diplerim sarıydı yani belki biri dip boyası yapmaya üşeniyor?
"Neden sarışınken saçlarını kahverengiye boyadın ki?" Bizim konunun değişme hızı.
"Annem istedi, boyamamı." Hyunjin bişey dememiş bankta oturan grubuna bakmıştı.
"Gelmek istermisin benimle?" Gözlerimi oraya alıp hafif kafamı eğdim. Kalabalık ortamlar beni geriyordu gitmek istemiyordum ama yalnız kalınca da üzülüyordum.
"Sen gitmesen olurmu?" Hyunjin bana bakmış hafif gülümseyip saçlarımı okşamıştı.
"Pekala, gitmiyorum." Gözlerini arenaya alıp hafif gülümsemişti.
"Bu arada kazananlarla 2. Turda olucakmış geçen sefer böyle bişey yapmamışlardı." Hemen Hyunjin'e bakıp geri çekildim. Ne kadar korktuğum gözlerimden anlaşılıyordu.
"Merak etme, Chris ve Changbin'de kazandı onlardan biri seninle savaşır, canını acıtmadan." Rahatlamış bir şekilde tuttuğum nefesi verip arenaya baktım, ölümüne savaşıyolardı.
Ben arenayı izlerken Hyunjin beni arkadaşlarının yanına getirmişti, farketmemiştim bile.
"Chris, Changbin aranızdan biri felixle savaşabilirmi? Hemen arenadan çıkıcak zaten." Changbin iç çekmiş kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Çok sıkıcı." Chris bana bakmış hafif süzmüştü, en son bu arenanın arkasında, ormanda yaşanan olaylar hiç iyi değildi. Bunu da sadece Seungmin ve Chris biliyordu ama Chris bu olaylar hakkında daha da meraklıydı, ne olduğunu çözmeye kararlıydı.
"Ben savaşırım."
Hyunjin Chris'le konuşurken benim gözüm arenanın arkasındaki ağaçlardaydı. Geçen geldiğimde hepsinin yıkıldığını görmüştüm ama şuanda hiçbiri eğik bile değil. Sanırım kafayı yiyorum ya da hayat benimle dalga geçiyor.
Önüme dönüp gözlerimi hyunjin'e aldım, ona bakmamla gülümseyip omzuma kolunu atmıştı.
"Chrisle savaşıcaksın o bişey yapmaz merak etme." Kafamı olumlu anlamda sallayarak önüme döndüm ve savaşan kişileri izlemeye başladım, hyunjinin beni izlediğini hissedebiliyordum ama bu beni rahatsız etmiyordu, aksine hoşuma gidiyordu ben hyunjini herzaman yanımda istiyordum, her saniye, her dakika.. onsuz kendimi çok yalnız ve berbat hissediyordum. Sanırım o benim için arkadaştan daha fazlası.
Gözlerimi Hyunjin'e aldığımda bakışmıştık, gülümsediğini görünce kafamı hemen geri çevirdim. Kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum ama o buna kıkırdamıştı, benimle dalga mı geçiyordu yoksa şakalaşıyormuydu?
"Niye güldün?" Biraz ciddi sormuş olabilirim ama Hyunjin bana baktığında daha da gülmüştü.
"Hiç.. öyle kafanı çevirmen çok tatlı geldi birde kızarmışsın domates gibi." Tatlı kelimesini duyduğumda yüzümde ister istemez bi gülücük oluşmuştu. Hyunjin önüne döndüğü sıra olmuştu eğer benim güldüğümü görseydi daha çok gülerdi buna eminim. Onun baktığı tarafa baktığımda dövüşen 2 öğrenciyi görmüştüm ikiside yara bere içinde kalmıştı, arenada son nefeslerini vericekler gibi duruyordu.
——-
"Neden onunla savaşmayı kabul ettin?" Seungmin'e kısa bir süre bakıp geri önüme döndüm.
"Şu ağaçların ne anlama geldiğini bulmaya çalışıyorum, geleceğini görmeye çalışacağım sadece." Seungmin sözümden sonra duraksamış bir kere ağzını açıp geri kapatmıştı, söyliceği şey için arada kalmıştı.
"Ama benimle savaşıcaktın hani..?" Sözünden sonra ses tonundan kırıldığını anlamıştım, Seungmin'e dönüp hafif gülümsedim.
"Şimdi Hyunjin'e de söyledim sonraki tur söz seninle savaşacağım tamam mı?" Seungmin olumlu anlamda kafasını sallamıştı, bundan sonra gönlünü almak zor olucaktı.
"Unutmuşum." Sözümden sonra Seungmin'in kızgın sesiyle biraz şaşırmıştım, böyle bişey beklemiyordum.
"Unuttun mu?! Senin bişeyi unutmayacağını ikimizde biliyoruz, yalan söyleme en azından." Sözünden sonra Seungmin'le gözlerimiz birleşmişti.
"Bağırma." Geri önüme dönüp arenaya baktım, Seungmin'in kırıldığını biliyordum ama şuanda onunla uğraşıcak zamanım yok.
——
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Bill /Hyunlix/
Fanfictionİnsanların değerini güçleri ölçen bu evrende güçsüz bir çocuk ile güçlü bir çocuk birbirlerinden hoşlandı.