|Murder your Darling|

114 14 121
                                    

Bu arada bu bolum☣☢☢☣⚠️

Oylari ve yorumları unutmayalım

İyi Okumalar

1 hafta sonra

Jisoo

"Polislerden hâlâ haber yok değil mi?" diye sordum Jennie'ye, başını olumsuz anlamda salladı.

1 haftadır evde kıyamet kopuyordu.

Sam lunaparka gittiğimiz günden beri kayıptı. 24 saat geçtikten hemen sonra polise ihbarda bulunmuştuk fakat hâlâ hiçbir iz yoktu.

Ondan bana kalan tek şey papyonsuz bir oyuncak ayıydı.

Papyonunu ona teşekkür amaçlı vermiştim.

O zamandan beri grubumuzda da sıkıntılar oluyordu, herkes kafayı sıyırmış gibiydi.

Jennie ile Jungkook sürekli kavga ediyordu, daha doğrusu Jungkook herkesle kavga ediyordu.

İyi olmadığını biliyorduk ama Sam'in kaybolmasından bu kadar etkileneceğini düşünmemiştik.

Chaeyoung ise odasından çıkmıyordu.
Sam'i son gören o'ydu, bize neden üzgün olduğunu da söylemiyordu.

Aslında böyle olduğu için az da olsa huzurluydum çünkü konuşmuyorduk, böylece kavga da edemiyorduk ama böyle hissetmem beni vicdan azabından öldürüyordu.

Ben ise kimin için endişeleneceğimi şaşırmıştım.

Perişan olan sevgilim için mi, yoksa ölmüş ihtimali olan çocukluk arkadaşım için mi? Dağılma noktasına kadar gelmiş grubumuz için mi, yeni ayrılıktan cıkmış iki arkadaşım için mi?

Daha doğrusu Jimin artık arkadaşımız değildi.

Yaptıkları için hâlâ bir açıklama düşünüyordum ama ona sormak gibi bir düşüncem yoktu.

Jungkook ve Chaeyoung'un dedikleri gayet yeterli olmuştu.

"Ben ikiaz Chaeyoung'un yanına çıkacağım." dedim ve merdivenlerden doğruca üst kata çıkmıştım.

Konuşmasak da onunla aynı ortamda olmayı özlemiştim.

Odaya uyuyor olma ihtimaline karşın sessizce girdiğimde gerçekten de uyuyordu.

Odasına bir göz attığımda oldukça dağınık olduğunu fark etmiştim.

En azından odasını toplayarak ona yardım edebilirdim.

İlk başta masasına bırakmış olduğum yiyecekleri, yememişti, alıp mutfağa götürmüştüm sonra yerdeki çöpleri alıp çöp kutusuna atmış ve kıyafetlerini toplamaya başlamıştım.

Her zaman giydiği ceketini askıya asacakken bilek kısmında kırmızı bir leke fark ettim.

Lekeyi kokladığımda bunun kan olduğunu fark etmiştim. Burnu kanamıştır diyerek çok kurculamak istemedim ve ceketi askıya astım.

Ama sanki dünya bana kurcala dermiş gibi cebinden bir kumaş parçası düşürmüştü.

Kumaş parçasının oldukça hasar görmüş poantiyeli bir parça kumaştan ibaret olduğunu ve bunun da üstünde kan olduğunu fark etmem uzun sürmemişti.

Bu kafamı karıştırsa da her şeyi yerli yerine koymuş ve odadan çıkmıştım.

"Jisoo çabuk buraya gel." dedi Lisa'nın telaşlı sesi.

Elindeki telefonu bana uzattığında yüzünde olan ifadeden iyi şeyler olmadığını anlayabilmiştim.

"Bayan Kim?" dedi polisin biri.

Darkest shade of darkness Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin