yemek.

3K 225 285
                                    

Çağan gideli birkaç saat olmuştu. Bense evde hazırlanıyordum. Bu defa üzerime beyaz renk, dizlerimin daha üstünde, küçük mavi çiçek desenli bir elbise giymiştim. Omuzlarımdan başlamalı arkası düz, çok açık olmayan bir elbiseydi. Önden ise derinleşmeyen, kısa göğüs dekolteliydi. Elbise belimi sıkı sarıyor aşağı doğru pileleniyordu.

Saçlarımıda maşalayıp dağıtmıştım. Bence gayet güzel gözüküyordu.

Gözlerime açık pembe renk bir far, kirpiklerimide yoğun gösterecek bir far sürmüştüm. Dudaklarıma kırmızı renk bir ruj ve geri kalanlardan ibaretti makyajım...

Ve tabiki bana aldığı kolye ve bilekliği takmayı unutmamıştım.

Hala anlamını söylemediği o kolye ucuna dokundum ve gülümseyip dudağımı dişledim. Ayağıma bileğime kadar gelen beyaz botlarımı giyindim ve hazır olduğumu hissettiğimde telefonuma uzandım. Evet, Leya'nın geleceğinden o kadar emindimki daha yeni arayacaktım. Çağan'ın bana WhatsApp'tan attığı numaraya tıkladım ve nefesimi tutup verdim. Heyecanla arama tuşuna basıp kulağıma tuttum ve gözlerimi yumdum.

Sevgilimin mafya olması bir yandan iyiydi aslında. Birinin numarası lazım olduğunda hemen buluyorlardı. Bir aralar televizyonda dönüp duran "Alo 118 80" reklamından farkı yoktu.

Leya telefonu ilk aramada açtığında önce konuşmadı. Gözlerimi stresle araladım ve yutkundum.

"Leya," dedim cesaretimi toplayıp. "Leya, Tuana ben. Bir şey konuşmak isti-"

"Noldu?" dedi sadece. Yine yutkundum.

"Nasılsın? Yani nasıl gidiyor ?"

"İyi de neden beni aradın? Çağan numaramı sanada mı verdi ?" dedi gülüp. Nerden biliyordu ? "Ondan başkası veremezde ondan."

"Leya bak ben senden bir şey isteyeceğim ama beni nolur dinle önce olur mu?"

"Diyecek misin artık Tuana ? Hayırdır kimin cenaze haberini vereceksin ?" dedi gülüp.

"Ne cenazesi ya?" dedim. "Ya ben diyecektimki gel hepimiz birlikte bir yemek yiyelim! Ne dersin ?" dedim heyecanla. Leya alayla güldü.

"Hepimiz ? Ha yani bıraktık her şeyi birde yemek yiyeceğiz öyle mi ?" dedi.

"Ya evet! Sadece bir akşam... Sadece bir akşam her şeyi unutalım. Lütfen Leya..." dedim.

"Tuana, hayır. Ben onlarla aynı masada oturmayacağım."  dedi, sert bir sesle. "Kapatıyorum iyi akş-"

"Dur! Bir kameralarımızı açalım mı? Sana bir şey göstereceğim lütfen..." cevap vermedi. Hemen aramanın kamerasını açtım. Beni görmüş olacakki o da açtı. Saçında havlu vardı. Duş almıştı demekki.

"Ee, noldu şimdi?" Arka kameraya çevirip aynanın önünde durdum ve üzerimi gösterdim.

"Hatırlıyor musun son kez hep birlikte benim doğum günümü kutladığımızdada böyle hazırlanmıştınız beni..." bir an duraksadı. Bozuntuya vermemeye çalışarak "yani" der gibi baktı.

"Ve dün Çağan'ın doğum günüydü. Maalesef önceki doğum günlerinde olduğu gibi kalabalık bir kutlama olmadı. Çünkü siz yoktunuz. Ne sen ne Ülkü, hatta Yağız bile yoktu... Onun kalabalığı bizdik Leya... Siz yoksunuz diye kendini kötü hissediyor. Lütfen geçmiş ve kutlayamadığımız tüm doğum günlerine ithafen toplanalım bugün... Ben şuan evdeyim. Ve birazdan oraya geçeceğim. Sen gelmesen bile o illaki farkına varacak ve ben ona verdiğim sözü tutamamış olacağım." yutkundu ve başka yerlere baktı. "Eğer gelmeye karar verip beni kırmazsan yaz. Konumu atacağım." dedim ve gülümsedim. "Hoşçakal." telefonu kapattım.

KarmaşaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin