özel.

541 77 604
                                    

Karmaşa, hiçbir zaman altmış bölümden ibaret değildi. Zihnimde hesaplasak altmış bine bile eren anıları var. Yazmadığım ama zihnimde kalan anıları var. Bir hatıra olarak duran anıları var.

Bu bölüm de o anılardan sadece biri. Belki hepsi değil ama biri. Umarım başka bir evrende sizi tekrar yazıyorumdur, yazamadıklarım da dahil olmak üzere daha güzel yazıyorumdur.

En sevdiğim Tuana Naz ve en sevdiğim Çağan Efe; umarım size sunduğum evrende mutlusunuzdur. Beş yaşınız bunu hak ediyor. Unutmayın, sizin isimleriniz benim gücümün yettiğinden daha fazla güzel şeyi de hak ediyor.

Oy verebilir misiniz :')

-Kız İstemeden Bir Ay Sonrası, 27.02.26-

-Tuana Naz Atalay'dan-

Bazen, ufaktan şanssız olduğumu düşünüyordum. Bakın, gerçekten şaka değil. Bence ben bir tık şanssızdım ya da etrafımdaki insanlar, bu kız az şey yaşadı az daha yaşasın diye beni dalgaya alıyorlardı.

Çağan, yüzükler takıldıktan bir hafta sonra işleri için Aydın'a gitmişti ve beni yanında götürememişti çünkü okulum vardı. Evde de kalmama izin vermemişti çünkü Ülkü ile evde kız başımıza kalamazmışız. Bu yüzden de bizi Yağız'a emanet etmişti. Halbuki ondaki de akıl, Yağız daha kendine sahip çıkamıyordu ki!

Her neyse, işlerini halletmesi bir hafta on gün arası bir şey sürmüştü ve gelmişti ama bu defa da Çağan hafiften Yağız ile tartışmıştı. Tartışma sebebi de, Ülkü ile Yağız arasında bir nişan ya da bir isim olmamasına rağmen Ülkü'nün Yağız ile kalıyor olmasaydı. Çağan, Ülkü bizimle gelecek; bundan sonra sen kızı gelip isteyene hatta evlenene dek bizimle kalacak demişti.

Ben de Çağan'ı sakinleştireyim, Ülkü ile Yağız'ı salsın diye ona işve cilve yapmak zorunda kalınca bu defa da Çağan ufaktan bana çıkışmıştı. Ben de, durur muyum; maalesef asla... Bir güzel tartışmıştık. Ben bu defa Yağız'ı tutmaya başlayınca da Yağız benden yüz almıştı.

O zaman sen de Tuana ile evlenene kadar o da benimle kalacak demişti Çağan'a...

Yani Çağan, Ülkü'yü Yağız'a salmıyor diye; Yağız da, beni Çağan'a salmıyordu. İki haftadan beri onun evine tıkılıp kalmıştım! Çağan ile gündüzleri görüşüyor kaç haftadan beri aynı evin içine giremiyorduk. Cidden ikisinin inadından kafayı yemiştik.

Çağan, zaten Yağız'a ayrı ayar olmuştu. Sen kimsin de benim olanı benden uzak tutuyorsun diye kıyameti koparmıştı. Hatta kaç gece gelip beni şakasız camdan kapıdan kaçırmaya çalışmıştı da Yağız olay çıkartmıştı...

Çağan'ı ikna etmeye çalışıyor, Ülkü'yü ver Yağız da beni salsın diyordum ama yok işte. İnat!

Allah'tan Yağız ile iyi anlaşıyorduk. Bir de beni geceleri Çağan'ın yanına salsa iyi olacaktı ama olmuyordu işte. Zaten okuldan dolayı Çağan ile geçirdiğimiz süre o kadar azdı ki kafayı yiyecektim.

Yanımda keyifli keyifli, hayatı asla sallamadan yemek yiyen Yağız'a baktığımda birden kollarımı önümde bağladım ve arkama yaslanıp sinirlendiğimi fark etmesini, neden böyle yaptığımı sormasını beklemeye başladım. Kaşlarım çatık önüme baktığım sırada yediği lahmacunu sarmaya devam ederken bana yanımdaki limonu işaret etmek için parmağını şıklattı.

"Versene kızım şunu, ne bakıyorsun avel avel?" Dedi Yağız. Omuz silktim. Uzanıp limonu aldı. Tekrardan yemeğini yemeye başladığında gözucuyla bana baktı ve ne oldu dercesine göz kırptı.

"Yok bir şey." Dedim ama aynı surat ifademi sürdürmeye devam ettim.

"Yine nehe hallendin kurbanın olayım?" Dedi Yağız ağzındaki yemeği çiğnerken. Susup omuz silktim. "Tuana, vallahi ben Çağan kadar sabırlı değilim ha. Ülkü'm dışında kimsenin nazıyla uğraşamam. O yüzden acilinden ne olduğunu söyle yoksa sandalyeden atacağım kendimi."

KarmaşaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin