BÖLÜM 14

40 24 5
                                    

Sabah olmuştu. Aşağı, kızımın kahvaltısını hazırlamak için yataktan kalktım.

Mutfağa geçip hemen tavaya iki adet yumurta kırdım, bardağa portakal suyu koydum, ve bir tabağa peynir zeytin domates dilimleyip yerleştirdim.

Masaya hepsini koyup doğruca Ayşe'yi uyandırmaya gittim. Her ne kadar uykusunu bölmeye kıyamasam da okula gitmek zorundaydı.

Uyandırdım, üstünü giydirdim ve doğruca kahvaltı masasına geçtik.

"Ellerine sağlık babacımm." diyip yanaklarıma öpücük kondurdu.

"Afiyet olsun benim güzeller güzeli prensesim." diyip bende yanağına öpücük kondurdum.

Dışarıdan korna sesi duyuldu o an.

"Geldi servisin hadi bakalım ufaklık. Okul seni bekler.."

"Okula gitmek istemiyorum ama baba yaa." dedi mızmızlanarak.

"Mızmızlanma, hadi bakalım okul ve beslenme çantan orada." diyip onu servise kadar yolcu ettim.

İçeri geçip kapıyı kapattım.

Merdivenleri çıkıp Nesli'ye bakmak için odaya gittiğim de hala uyuduğunu gördüm.

Rahatsız etmemek için kapıyı yavaşça kapayıp çıktım ve aşağı indim.

Kahvaltı masasını toplayıp bulaşıkları yıkadım ve yeniden yumurta kırıp, başka bir bardağa portakal suyu koydum ve bir tabağa aynı şekilde kahvaltılıkları hazırlayıp masaya yerleştirdim.

Saate baktığım da 9'a geliyordu. Nesli'yi uyandırmak için merdivenleri teker teker çıktım.

"Nesli, uyan." diyip seslendim ama duymadı. Tekrar seslendiğimdeyse gözlerini yavaş yavaş açtı.

Karşısında beni görünce şok olmuştu.

"Benim burada ne işim var?" dedi yorganı üstüne çekip.

"Hiç bir şey hatırlamıyor musun?" dedim şaşkın bakışlarla.

"Yooo. Ne oldu ki?" dedi. Meraklı bakışları üzerimdeydi.

Her şeyi tek tek anlattım.

"Gözlerime de iltifat ettin." diye ekledim.

Bu cümlem onu utandırmıştı. Bu yanaklarının kızarmasından da belli oluyordu.

"Kahvaltı hazır, aşağı da seni bekliyorum. Senin kıyafetlerin daha kurumadığı için Kübra'nın kıyafetlerini giyeceksin bugünlük." diyip yatağın ucundaki kıyafetleri gösterdim.

"Teşekkür ederim Timur." dedi saçını kulağının arkasına yerleştirirken.

"Rica ederim. Aşağı da bekliyorum." diyip çıktım odadan. Bir süre sonra aşağı indi.

"Miss gibi kokuyor ev. Kurt gibi açım." dedi çocukça bir tavırla ve hemen sandalyesini çekip oturdu.

Kahverengi tulum ona çok yakışmıştı.
5 dakika içinde masada ne var ne yoksa yemişti. Gerçekten kurt gibi acıkmış diye düşünüp güldüm içimden.

Ona olan bakışlarım dikkatini çekmiş olacaktı ki portakal suyundan bir yudum alıp bana baktı ve dudaklarını araladı.

"Ne o, hiç kahvaltı eden birini görmedin mi?" dedi.

"Yoo, gördüm. Sadece senin gibi yiyenini görmemiştim." dedim hafifçe gülerek.

"Ne varmış yemem de?"

"Ne yok ki? Sanki, sen kahvaltıyı değil de, kahvaltı seni yemiş gibi duruyor." diyip, gülerek dudağının kenarını işaret ettim parmağımla.

BİR DİZİ SERİ CİNAYETLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin