III🍁

606 110 151
                                    

Bebeklerim nasıl? Umarım iyisinizdir.

Sınır: 60 yorum

İyi okumalar;)
















"Uh, Tanrım çok şükür. Suratsıza yakalanmadım"

Sarı saçlarını kulak arkasına gelişi güzel taradığında nefes nefese kendini eskimiş sandalyeye atmıştı. Leydi Helena'dan kurtulmak kılıç savurmaktan daha yorucuydu!

Jimin kurallardan bıkmıştı. Açıkçası Omega bu saraydaki her şeyden bıkmıştı. Bir tek annesi Mi-Sun'u ve üvey ağabeyi Henry'i seviyordu.

İngiltere Krallığı başlı başına kuraldı. Hele de bir Omega isen hayat sana cehennemdir.

Jimin kitap okumayı severdi. Ama tarihi değil edebiyatı seçerdi. Saçma sapan dans eğitimlerini değil kılıç derslerini severdi. Bir Omega'nın fincanı tutuş şeklini öğrenmeyi değil de ok atmayı yeğlerdi.

Ama kimse onun fikirlerini umursamayı bırakın sormazdı bile. Nedeniyse fazlaydı.

Omega'ydı. Charles'in istemediği bir kadından doğan çocuğuydu. En önemlisi annesi İngiliz kökenli değildi.

Dış görünümü annesine benzediği için alttan alttan hor görülüyordu. Fakat annesi de böyle bir adamla evlenmeye dünden razı olmamıştı herhalde!

"Başımın etini yedi!"

Ormana kaçmak en güzel seçimdi. Lakin her defasında cezasını çekmek zorunda kalıyordu. Umursadığını söylerse yalan olurdu.

Ağacın tepesindeki küçük kulübe daha sıcak hissettiriyordu. Kural yoktu! Oturuşuna duruşuna dikkat etmesi gerekmiyordu.

Omega bir Prens olarak doğduğu için oldukça mutsuzdu. Hele de İngiltere Prensi olduğu için. Çünkü tüm saray gizem kokuyordu.

Babası Charles ise gizemin ta kendisiydi.

"Jimin Windsor!"

"Ah, Tanrı'm! Daha nefes bile almadım!"

Oturduğu yerden kalkıp kulübenin penceresinden kafasını dışarı çıkarmıştı. Gördüğü Henry ile en azından rahatlamıştı. Başkasının bulmasından daha iyiydi.

"Ne var ağabey?!"

"Çabuk ol! Tüm misafirler gelmek üzere! Babam nerede olduğunu soracak ve ne yalan uyduracağım?! Lütfen birileri gelmeden gidelim hemen"

Omega uflayarak kulübeden indiği gibi ağabeyi onu atına sürüklemişti. Atını uzakta ağaca bağlamış, birilerinin ağaç evi bulmasını önlemişti.

"Lanet olası saray!"

Henry hızlı hızlı yürürken kardeşinin bileğini sıkıca kavramıştı. Duyduğu şeyle durmuş, "Jimin, kaç kez dedim bizim dilde konuş? Anlamıyorum oğlum ne dediğini!" diye ağlamaklı şekilde söylemişti.

Omega küfür etmek istediğinde hep farklı dil kullanırdı. Bu dil ise genellikle Korece olurdu. Kimse bilmiyordu o ve annesi dışında. Zaten ona da küçükken annesi öğretmişti. Ancak ikisi de İngilizce konuşmakta hükümlüydüler.

"Hem bu ne giyim? Bir sürü Alfa gelecek. Kıskanç ağabeyim bilmiyor musun?"

Baştan sona kendini süzen sarı saçlı dudaklarına kondurduğu yaramaz gülüşle "Alfa'ların peşimden koşma çabalarını zevkle izlemek istiyorum" dediğinde Henry derince iç çekmişti. Kardeşi iflah olmazdı.

"Bin şu ata hemen Jimin. Babam yokluğumuzu fark etmesin"

"Ben süreceğim"

"Hayır!"

Diana Jikook/TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin