XII🍁

310 50 196
                                    

Jimin'den~

Hayatımda hissetmediğim bir duygu şimdi hissettiklerim. Çok farklı hissiyat oluşturuyordu göğüs kafesimde. Bir sıcaklık yayıyordu ve bu ellerimin titremesine sebep oluyordu.

Heyecan değildi. Heyecan, bir duyguydu benim için. Gün içinde bir kez gördüğüm arkadaşımı ikinci kez gördüğümde heyecanlanırdım ben.

Mutluluk da değildi. Her gün mutlu olurdum ben. Güneşin doğuşu ve batışı bile mutlu ederdi beni. 

Şimdi hissettiklerim sanırım bugüne özeldi. Alfa'm ile evleneceğim gün gibi olmazdı zaten diğer günler.

Bugün evleniyorduk nihayet. Hayatım boyunca böyle güzel göründüğümü hatırlamıyordum.

İngiltere'de çok makyaj yapmazdım. Yaptığım zaman ise batılı insanların yüz tipine göre yaptığı makyajı kullanırdım. Ancak burada çekik gözlerime uygun yapılan makyaja aşık olmuştum resmen. Umarım Jungkook da beğenirdi.

Onunla eş olacağım için öylesine mutluydum ki. İçim içime sığmıyordu sanki.

"Tanrı'm, sen bana güç ver"

Heyecandan kırmızı hanbokumu avuçladığım sırada kapının tıklatılıp açılması bir olmuştu. Ardımca yürüyecek olan hizmetli Omega'lardı. İçlerinde kadın da vardı erkek de.

Buna yutkunmadan edemedim. Sanırım Hanedanlıkta insani cinsiyetler önem arz etmiyordu. Ya Omega'sın ya Alfa'sın mantığı vardı. Peki bu benim göz yumacağım bir şey miydi?

Hayır.

"Bizi Baş Omega Prens Yoongi gönderdi. Kendisi size eşlik etmek istermiş ama adetlere göre kırmızı halıya kadar yalnız yürümeniz gerekir. Herkes sizi bekliyor. Halının sonundaysa Veliaht... Sizin ona ulaşmanız gerek"

Gözlerime bile bakmıyordu. Yarı büklüm anlamsız bir adeti anlatırken ne kadar gergin olduğu da belliydi.

Hanedanlıkta Veliaht olmak bu demek miydi? Ulaşılması zor birisi... Benim ona ulaşmam için çaba göstermem gerekiyordu bu adetin deyimine göre.

Evlendiğim gün bu gibi şeyler yüzünden kendimi sinirlendirmek istemediğimden sessiz bir onayla dışarıya adımımı atmıştım.

Her taraf süslenmişti. Belki de ayak basmayacağımız sarayın diğer ucu bile. Gösterişti baştan sona. Ne de olsa koskoca Veliaht evleniyordu değil mi?

Dünyanın diğer bir ucuna gelmiştim. Lakin insanoğlunda değişen tek bir şey yoktu. Birilerine her türlü boyun eğmek, kişinin kendisini çabalamasından daha kolay geldiğinden, seçilen yoldu rütbeli birine baktığında canından olmak.

Hangisininse kolay olduğu kişiye göre değişirdi. Bana ağır gelen birilerine boyun eğmekti. Babama bile kafa tutmuş biri olarak burada da kimseye, özellikle de adetlere boyun eğecek değildim.

Geleceğime adım atarken zihnimi dolduran tüm zorluklar kırmızı halıya vardığımız zaman bir tahtta oturmuş Alfa'mı görmemle tuzla buz olmuştu.

O kadar statü sahibi insan vardı ki. Ben kör olmuş, sadece sevdiğim adamı görür olmuştum. Alkış sesleri dört bir yandan yükselirken Jungkook'un bana gülümseyerek baktığını görmek tüm endişemi silip süpürmüştü.

Öyle güzel gülüyordu ki. Nefesimi kesiyordu yumuşacık kalbinin çehresine yansıması. Yüreğimi titretiyordu bir bakışı.

Alfa'm onca saçmalık arasından nasıl böylesine farklıydı? Bilmiyorum. Tahtında oturup beni beklemesi gerekirken ayaklanıp bana adımlayacağını da bilmezdim.

Diana Jikook/TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin