VI🍁

400 66 68
                                    





Kore Hanedanlığı

Yazardan~

Hakiki bir gülümseyiş. Yoongi'nin çehresini terk etmiyordu sabahtandır. O kadar mutluydu ki Taehyung'un ona 'Senden nefret ediyorum' demesi bile canını yakmazdı.

Kalbini çiçeklendiren saf heyecanla beyaz mendile nakış işliyordu. Yıllardır kaç mendil işlemişti bilmiyordu. Ama ne zaman yüreği kavuşma arzusuyla yanıp tutuşsa hemen nakış işler, evlendiği gece kocasına vermesi gereken o hediyeni hayalinde canlandırır, yalancı bir mutluluğunun tüm hücrelerini ele geçirmesine izin verirdi beyaz tenli.

En güzel lacivert hanbokunu giymişti mutluluktan. Umutları en zirveye çıktığındandı bu mutluluk.

Siyah saçlarını çok sade toplatmış, gümüş binyeo; saç çubuklarıyla süslemişti. Hoş koku sürmüş, zarifçe makyaj yapmıştı.

Yoongi ilk kez mutlu olduğundan kendiyle ilgilenmişti...

Tel tel gözlerinin önüne düşen saçını çekip kıkırdadığı sırada kapı sertçe açılmış, mendili hemen gizlemesine sebep olmuştu. Kocasını gördüğünden tebessümü silinmemiş, ayağa kalkarak saygısını sunmaktan gocunmamıştı.

Ama eşinin sinir dolu ifadesini gördüğünde düştü yüzü. İçini korkunun sardığını itiraf edebilirdi. Hele de kapıyı sertçe kapayıp üzerine yürümesiyle.

Elleri yanını bulmuş hanbokunun eteğini sıkarken gelecek kavgaya kendini hazırlamıştı. İki senedir kocası olan kişiyi nefes alışından ne yapacağını biliyordu artık...

Ki, ellerini arkasında bağlayarak dibine giren uzun boylu alayla yüzüne eğildiğinde dişlerini sıkarak konuşmuş, ancak eşinden sakin bir yanıt almıştı.

"Yaşına göre fazla zekisin, Yoongi"

"Yaşına göre fazla aptalsın, Taehyung"

Sinirli kıkırtı dudaklarını terk ettiğinde önce derin nefes almış, ardından hiddetle bağırmıştı. Kırılan kalbi umursamadan.

"Hangi hakla Na-Rae'yi evlendirirsin?! Konuş! Askerin tekiyle evlenecek ve hayırseverin biri düğün masraflarını karşılayacak. Araştırıyorum ve ne hoşsa bu hayırsever kendinden başka kimseyi umursamayan bencil, cimri, sözde eşim çıkıyor!"

Hiç cevap vermedi. Sevdiğinin soğumayan yüreğini biliyordu çünkü. Daha bitirmemişti konuşmasını. İyi bir eş olarak kocasını sona kadar dinleyecekti. Veya boğazındaki yumru geçene kadar sevdiğini dinleyecekti.

Canı yanacaktı. Bunu çok iyi biliyordu. Ama umursamıyordu kendi canını. Taehyung'un tek saç teli için canını verirdi...

"Ne düşünüyorsun?! Na-Rae evlendi gitti, böylece onu unutacağımı mı? Veya bunun senin başının altından çıktığını öğrenmeyeceğimi mi?! Çok mu zekisin sen?!"

Öfkeden gözleri kayıyordu. Kendisini öyle sıkıyordu ki, damarları ortaya çıkmış, sinirini çok güzel temsil ediyordu.

Eşinin tepkisizliği, cevap vermeyişi onu çıldırtıyordu. Hakim olamadığı siniriyle Omega'nın omuzlarına yapışıp silkelemeye başladığında bir kez daha birikmiş ligini konuşturdu.

"Neden böylesin Yoongi?! Bu kadar bencil! Her şeyin senin olmasını istiyorsun! Senin bizlerden ayrıcalığın ne?! Annesiz büyümen mi? Jungkook da annesiz büyüdü! O herkese karşı mütevazi oysa ki. Amcam hep annesizliğini öne sürdü ve seni dokunulmaz kıldı. Sadece Hanedanlığın azizinin oğlu annesiz büyümedi! Bunu anlayın artık!"

Diana Jikook/TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin