Yazardan~
Her taraf bir garipti. Buraya aitmiş gibiydi ama yabancıydı aynı zamanda. Garip hissediyordu Jimin.
Dakikalardır bulunduğu daireyi inceliyordu ve İngiltere'deki yaşam tarzından keskin şekilde farklıydı. Nefret etmiş değildi tabii ki. Hatta merak ediyordu hepsini.
Tüm dikkati kapı tıklatıldığında dağılmıştı. Verdiği komutla odaya girmişti Yoongi. Tüm tedirginliği yok olmuştu anında. Kocaman gülümsemesiyle siyah saçlıya baktığında aynı karşılığı almakta gecikmemişti.
"Prensim..."
Onun ince tınısına karşı erimeden edememişti Jimin. Kendisi de bir Omega'ydı ama bu denli zarif olmadığının farkındaydı elbet.
Engel olamadığı tepkisiyle "Çok güzelsin" dediğinde Yoongi beyaz incileri gözükecek şekilde gülümsemişti. Ve bu ayıp olduğundan hızlıca elini ağzına siper etmeyi unutmamıştı.
"Senin güzelliğin"
İnce iltifatıyla Jimin'e oturmasını işaret ettiğinde beraber oturmuşlardı. Ne konuşacaklarını bilmediğinden biraz gergindi. Sohbet başlatmak amacıyla "Hediyelerini beğendin mi? Jungkook ile beraber almıştık" dediğinde başını sallamıştı siyah saçlı.
Beğenmişti elbette. Aynaları severdi. Hele de Jungkook ona almışsa daha çok sevmişti. "Hediyeler ışığını sizden almış olmalı" diyerek Jimin'i de övdüğünde onun heyecanlı sesiyle "Ay sen çok tatlısın! Beyaz çikolata niyetine yerim seni" demesiyle kıkırdamıştı.
Uzun zaman olmuştu böylesine gülmediği. İki ayı aşkın süredir üzerine çöken kasvet Jimin ve Jungkook'un saraya dönmesiyle yok olmuştu resmen. Onun şımarık gülümseyişlerinin hayatına renk katacağını şimdiden anlamıştı Baş Omega.
"Ya şimdi bir şey soracağım ama diyeceksin ne alaka? Benim Alfa'm nerede?"
Tam da ne için geldiğini hatırlamıştı Yoongi. Sarı saçlı tüm aklını almıştı ve gelme sebebini unutuvermişti. Nazik olmasına özen gösterdiği tınısıyla "Jungkook'un en küçük kardeşi Prenses Jiyoo doğum yaptı. Herkes orada. Seni de ben götürmeye geldim. Ama önce üzerini değiştirmen gerek. Üzgünüm ama bu giyim tarzıyla burada yaşayamazsın. Tenini bu açıklıkta sadece kocana gösterebilirsin" dediğinde giydiği takımı süzmeden edemedi Jimin.
Pek giyinik sayılmazdı ve uzun yolculuk sırasında bu konudan bahsetmişti Jungkook. Hanbok giymesi gerekiyordu ve bu sorun edeceği bir şey değildi.
Ufakça kafasını sallamış, "Biliyorum, sadece göstermen yeterli" diyerek olumlu bir şekilde karşılamıştı Baş Omega'yı.
Yoongi'nin hizmetlilere bir şeyler fısıldayıp dönmesiyle uzun süre geçmemişti ki, altın tepsiler üzerinde giyecekleri gelmişti. Gözlerini büyütmeden edememişti Omega. Sonuçta geldiği bir gün bile değildi. Gördüğü muamele Jungkook yüzünden miydi acaba?
Hizmetliler odayı terk ettiği gibi merakına yenik düşerek "Belki ben kötü birisiyim. Niye böyle iyi muamele görüyorum?" diye sorduğunda elinde hanbokla ona adımlayan siyah saçlı "Kral senelerdir Jungkook'u evlendirmek istiyor. Dünyanın dört bir yanından Omega'lar, Alfa'lar getirtti. Ancak kabul etmedi Veliaht. Eğer gönlü seni tutmuşsa kalbini görmüştür. Jungkook görmüş, kabul etmişse ne güzel, bize de desteklemek düşer" dediğinde dikkatini çekmişti Alfa'sına getirtilen Omega'lar. Takımını soyunmaya başlarken somurtmadan edemedi. Kim bilir kaç Omega Alfa'sına yapışmıştı o zaman.
Şu an bunu düşünmenin zamanı olmadığından Yoongi'nin yardımıyla giyinmişti kısa sürede. Son olarak da Baş Omega saçlarına küçük, ince taç bıraktığında "Senin saçların çok güzel. Uzun ve çok gür" diyerek dokunmuştu siyah saçlara.
![](https://img.wattpad.com/cover/322560857-288-k905769.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diana Jikook/Taegi
FanficDiana'nın güçlü aynı zamanda naif ruhu artık Jungkook'ta idi. Jeon Jungkook intikamını en güzel şekilde alacaktı. Ve Diana'nın ruhu gerçek aşkı tadacaktı... [Jikook] [Taegi] [Omegaverse] [Kingdom]