"Now I'm in a new place, I can feel the room change when you're here.
Şimdi yeni bir yerdeyim, sen buradayken odanın değiştiğini hissedebiliyorum.
Had to run and do things, never meant to leave you in the rear.
Koşmak ve bir şey yapmak zorundaydım, seni asla arkada bırakmak istemedim."•••
"Öyleyse Remus... değil mi?"
"Evet."
"Bana James de."
"Tanıştığıma memnun oldum James."Hep beraber Sirius'un evi ile aralarında beş dakika James ve Lily'nin evine gelmiş, mutfakta otururken Lily yemek yapıyor, Sirius ona yardımcı oluyor-Sirius hakkında öğrendiği şeylerden biri de yemek yapamıyor ama bıçakla arası iyi olması-Dorcas ise içicekleri almaya gitti.
Her ne kadar yemek yapmakta berbat olsa da nezaketen yardım teklif eden Remus-yemek yapmakta çok kötü halde yardım teklif ediyor, kocam çok tatlı değil mi Red?-Lily tarafından gülerek red edilince-gerçekten öyle, sağol Remus fakat biz hallederiz-sakince masada Marlene ve James ile oturuyor.
"Bize biraz kendinden bahsetmeye ne dersin Remus?"
James imalı bir şekilde adını söylerken Remus paniklemeye başladığını hissedebiliyor, sakin kalmak ve paniğini belli etmemek için titrek ellerini bacacağının arasına sıkıştırıp oldukça sakin bir tonda konuşmaya çalışıyor.
"Hmm, anlatacak ilgi çekici belli bir şeyim yok aslında. Siz sorun ben cevaplayayım?"
Kendisini sosyal olmaya zorlayıp hemen geri sorarken yüzüne samimi olmasını umduğu küçük bir gülümseme yerleştirdi.
James ona kaşları çatık bakarken Marlene alaycı-aşağılayıcı bir bakış mı yoksa sarhoş mu anlaşılmayan-bir şekilde gülümsüyordu ki kurtarıcısı Dorcas gelmiş, aldıklarını dolaba yerleştirirken konuşmaya dalmıştı.
"Bu güzel bir fikir aslında. Herkes ortaya bir soru atar ve herkes bunu cevaplamak zorundadır. Böylece hem biz Remus'u tanımış oluruz o da bizi."
"Mantıklı."Lily, tavasını havalı bir şekilde sallarken Dorcas'ı onayladı, Remus ise gülümsemesinin büyümesini engellemeye çalıştı ki böylece nazik görünmeye devam edebilsin.
"Aslında Sirius Paris de gezerken hep sizden bahsetti."
"Öyle mi? Ne dediğini merak ediyorum. Bana olan umutsuz aşkını da anlattı mı?"Marlene alay akan sesiyle Sirius'a göz kırparken Sirius cevap olarak göz devirdi ve Lily'nin onaylamadığı seslerle bıçağını ona doğru tehditkar bir şekilde salladı.
"Evet, bol bol sana olan nefretim hakkında konuştum Marls. Hatta o kadar konuştum ki bu konu hakkında Remus çenemi kapatmak için beni becermesi gerekti."
Remus kulaklarından yanağına doğru hızla kızarırken masadaki hiç kimseyle göz göze gelemezken Marlene'in kahkahasına Lily'nin kıkırdamaları karışmıştı.
"Ne arsız ama."
Dorcas yerleştirmeyi bırakıp Sirius'un omzuna vurarak sevgilisinin yanındaki yerine geçerken Remus'a göz kırptı.
"Ah, bırak şunu. Marlene'in tapılası memelerin ve ağzın hakkında ayrıntılı konuşmalarına kaç yıldır dayanıyorum haberin var mı? Sıra bende."
"Sanki ben seninkileri hiç dinlememişim gibi. Nankör!"Marlene kızarık yanaklarla Sirius'a masadan bulduğu peçeteyi atarken sevgilisine kıkırdayan Dorcas yanağına tatlı bir öpücük kondurdu.
"Bende senin memelerini tapılası buluyorum tatlım."
"Gerçekten mi?"
"Hmmm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Star. wolfstar
FanfictionRemus, hiç tanımadığı bir yabancı ile geziye çıkmayı kabul ederken ne düşünerek kabul ettiği hakkında hiç bir fikri yoktu. Ta ki yabancının ona artık 'yabancı' değil de 'bana hayatımın anlamı diye seslenebilirsin' diyene ve Remus bunu seve seve kab...