"Sen beni öpmeye iyi alıştın kızım !" Dedi Mert dudaklarını yukarı doğru kıvırırken. Normalde olsa Gözlerimi devirirdim fakat Mert ile öpüşmemizden 1 dakika geçtiği için bu pek mümkün olmuyordu. Sadece sırıtmakla yetiniyorum.
"Gülüşünü seviyorum. Hiç ağlama olur mu ?" Dedi bu sefer benim bile duyabileceğim kadar az bir sesle. Utanarak başımı öne eğdim ve onayladım.
"Bak, senin istediğin erkek türüne sahip değilim. Romantik değilim. Her dakika sürpriz yapıp, sana güzel sözler söyleyemem. Ama kimsenin koruyamadığı kadar güzel korurum seni !" Dediğinde gülümsedim.
Az bir zamanda çok çabuk alışmıştım ona. Yokluğu imkansızdı artık. Düşünemiyordum bile onsuz geçecek bir saniyeyi.
"Neden Birbirinize bakıp deliler gibi sırıtıyorsunuz ?" Diyen Berke'ye döndüm bu sefer. Bu iki olmuştu !
"Seni Sikerim çocuk. Anladın mı lan beni ?"
Ah, yine başlıyorlardı. Bu Berke hiç pes etmez miydi ? İkisi de birbirlerine çok değer veriyorlardı. Fakat bunu açığa getirmek gerekirse, ne Mert cesurdu ne de Berke !
Birbirlerine ihtiyaçları vardı. Onların kardeşten Farkları anne ve Babalarının ayrı olmasıydı sanırım.
"Masal ?" Mert bana seslendiğinde ona döndüm. "Git üzerini giyin. Sonra çıkalım." Dediğinde üzerime baktım. Bence şortumun ve askılı tişörtümün hiç bir zararı yoktu.
"Öyle dışarı çıkabileceğini sanıyorsan, yanılıyorsun." Dedi eliyle merdiveni gösterirken. Gözlerimi devirerek, merdivenlerden çıkmaya başladım. Mert'in bakışlarımı arkamda hissedebiliyordum. "Kağan, Kumsal ve Berke hazırlanın gidiyoruz."
**
Sedef Sultan'la vedalaşıp, evden çıkmamız sadece bir saatimizi almıştı. Mert bu bir saatte sıkıntıdan her ne kadar patlamış olsa da benimle uğraşıp durmuştu. Neymiş efendim, taytlarımı, şortlarımı, dar olan pantolonlarımı, askılı ve açık olan tüm eşyalarımı gözümün önünde yakacakmış. O zaman ne giyecektim ? Her zaman Eşofman ile dolaşacak değildim ya !
Şuan da ise Mert'in 'mekanım' dediği yere gelmiştik. İlk başta Kağan ve Mert bizi her ne kadar buraya getirmek istemelerde, uzun bir tartışmadan sonra buradaydık.
"Eğer yanımdan bir saniye bile ayrılırsan, seni öldürürüm Masal. Anladın mı beni ?" dediğinde Gözlerimi devirerek Başımla onayladım. Kaşlarını kaldırıp, 'ciddiyim' tipiyle baktığında nefesimi dışarı verdim. "Yanından bir saniye bile ayrılmayacağım." Dedim tebessüm ederek. "Aferin benim kızıma !" Dediğinde kıkırdadım.
İçeri girdiğimizde sabah olduğu için gece kadar çok kişi olmasa da yine de doluydu. Bir de Mert'in ötesi vardı tabii. Bizden önce buraya gelmiş olmalılardı. "Oo kankamlar !" Dedi Berke Koşarak çeteye doğru giderken. Çetedekilerle tanışmamıştım. Sadece Kağanı ve Berke'yi biliyordum.
Bizde çeteye doğru giderken, çetedekiler ayağa kalmıştı. "Hoşgeldin abi." Dedi beraber ama karışık olan altı ses. Mert başıyla onayladığında Yanlarına oturduk. Sıkılmaya başlamıştım. Konuşma beni pek sarmamıştı. Durmadan Berke ve Mert'in kavgalarına misafir oluyordum.
Uzun bir aradan sonra bir adam gelip, Mert'in kulağına birşeyler fısıldamıştı. Kısık sesle olduğundan, tek duyabildiğim 'Babanız sizi sordu küçük bey,' olmuştu. Mert'in babası benim ailemle beraber değil miydi ? Neden bir bar görevlisine söylemişti de, telefonla aramamıştı ?
Adam gittiğinde Mert'in kolunu dirseğimle dürttüm. "Mert ? Baban neden seni sormuş ?" Dediğinde bakışlarını kaçırdı. "Imm." Dedi dudaklarıma bakarak. Konuyu geçiştirmeyi düşünüyorsa, yanılıyordu. "Mert, söyler misin lütfen ?" Dediğimde bakışlarının kızgın olduğunu gördüm. "Önemli değil. Tamam mı ?" Dediğinde nefesimi hızla dışarı verdim. "Nasıl önemli değil, fark ettiysen seni önemsiyorum. Ben böyle yapsam, kıyamet kopar ama !" Diye bağırdığımda hızlıca yerinden kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Kızlar Kötü Çocukları Sever
Teen FictionÇok tehlikeli, ama o kadar da ukala. Ne hissettiğini anlayamayacağın kadar gizemli, bir o kadar da sevilmeye Muhtaç... Geçmişin karanlığına sıkı bir duvar örüp, artık kimseye güvenmeyeceğine yemin eden küçük bir erkek çocuk büyüdüğünde tüm bunların...