Chan yaptığı şeyi fark ettiğinde pişmanlıkla baktı Seungmin'e."Yazık..." dedi Seungmin yanından ayrılırken. Öfkeli adımlarla uzaklaştı. Chan peşinden gidip tuttu kolunu.
"Bırak?!" diye bağırdı Seungmin.
"Özür dilerim... Özür dilerim Seungmin. Yemin ederim isteyerek yapmadım."
"Ne önemi var ki?"
"Tamam... Tamam benim... Ben yaptım. Oldu mu? Ben yaptım her şeyi."
"İyi bok yedin."
"Seungmin... Hyunjin, Minho'yu öldürdü. Hyunjin, kardeşimin katili. O yaptı anlıyor musun? Ama bunun cezasını çekmedi. Adalet onu haklı buldu. Minho'ya ne oldu peki? Yok oldu... Minho yok oldu ama Hyunjin haklı bulundu! Neresi haklı amına koyayım? Neresi lan? Siktiğimin koca bir yılı benim eziyetimdi anlayabiliyor musun? Ama hiçbiriniz fark etmediniz beni. Herkes mutluydu... Han bile... Minho'ya deli gibi aşık olan Han bile bizden uzaklaşıp mutlu olmaya çalıştı. Bir ben kaldım lan. Hayatına devam edemeyen bir ben kaldım. Hani birbirimizin ailesiydik... Neredeydiniz ben o haldeyken?!" dedi öfkeyle.
"Seni öldürürüm! Duydun mu? Seni öldürürüm!!! Her gün, her saniye yanında oldum. Seni bir an olsun yalnız bırakmadım. Bana nasıl söyleyebilirsin bunları?! Seni her siktiğimin saati mutlu etmeye çalıştım. Şimdi geçip karşıma beni görmediniz diyemezsin. Biz senin acının farkındaydık lan. Sadece ben değil çocuklar da yanındaydı. Ama senin gözlerini intikam ateşi bürümüş. Hiçbirimizi görmeyen sendin. Sen sadece bedenen bizimleydin. Ben seni seviyordum lan... Ben sana aşıktım amına koyayım. Sen her şeyi kendi ellerinle mahvettin Chan. Şimdi siktir git bir daha gözükme gözüme."
Seungmin daha fazla kalmadı yanında. Hızlı adımlarla uzaklaştı. Chan içindeki her duyguyu öldürmüştü. Ona aşık olup bir hata yapmış olabilirdi ama yaptığı hatadan dönmek onun için zor değildi.
Her şeyi bitirmesi için bu yaptıkları yeterdi. Böyle birini sevecek kadar aşağılık değilim diye düşündü.------
Hyunjin yavaş adımlarla içeri girdi. Tedirginlikte gezirdi gözlerini içeride. Gözleri Felix'i bulduğunda tutamadı kendini. Ellerini yüzüne kapatıp ağlayarak ilerledi Felix'e doğru. Felix onu görür görmez sendeleyerek ilerledi yanına doğru. Hyunjin ellerini indirip hızlı bir hamleyle sarıldı Felix'e. Bir anda geri çekildi sarılır sarılmaz. Canının acıyabileceğini hatırladı. Felix'in gözlerinden akan yaşları sildi nazikçe.
"İyi misin? Özür dilerim unuttum bir an. İyi misin Felix?" dedi ağlarken. Felix vücudunun acısını hissetmiyordu bile Hyunjin yanındayken.
"İyiyim. Hyunjin... Chan yaptı." dedi usulca.
"Biliyorum... Kurtaracağız seni. Bugün bitecek bu oyun."
"Beni götürecek buradan. Seni son kez görüyor olabilirim... Sana çok kızgınım ama istemiyorum Hyunjin... Senden ayrılmak istemiyorum... Seni affetmek istiyorum." dedi Felix.
"Affetmek istiyor musun? Sanırım artık bunu saklamamın bir anlamı yok... Chan beni ailemle tehdit etti Felix. Sana söyleyemedim çünkü senin ne diyeceğini biliyordum. Sorun değil Hyunjin... Aileni oradan kurtarmalıyız. Ailenden vazgeçemezsin... Aynen böyle söylerdin." dedi Hyunjin.
"Haklısın söylerdim... Ailen peki... İyiler mi şimdi?"
"İyiler sanırım... Felix özür dilerim her şey için. Chan'a güvendiğim için bile... Buradan beni eve gönderdiği an Chan'la konuştum. Her şeyi ona anlattım. Sadece Chan ve Seungmin'e güvendim. Chan... Nereden bilebilirdim yardım ediyormuş gibi gözükürken hayatımızı mahvedeceğini?"
"Ona yüklenme Hyunjin... Evet kötü şeyler yaptı ve yapıyor ama o bizim tanıdığımız Chan değil... Sadece intikam alma hayaliyle yanıp tutuşuyor. Psikolojisi yerinde değil. Beni kandırdığını düşünüyor ama o gerçekten iyi değil. Bir anda çok acımasızken bir anda çok merhametli oluyor. Kahkaha atarken, mutluyken bir anda ağlamaya başlıyor. O iyi değil. Ona fazla yüklenmeyin. Yanında olmamız gerekiyor."
Hyunjin tam konuşacakken bir silah sesi duyuldu. Arkalarında bekleyen adam silahını onlara doğrultmuştu ama yaralanan da oydu. Omzunu tutuyordu.
Vurulan adamın arkasından bir adam onlara doğru yaklaştı."Changbin?" dedi Hyunjin.
"Hemen çıkmamız lazım." dedi Changbin. Hyunjin ve Felix ne olduğunu anlayamıyordu. Changbin ikisini kolundan tutup sürükleyerek çıkardı ve gizlice arabasına bindirdi.
"Neler oluyor Changbin?" diye sordu Hyunjin.
"Chan ikinizi de öldürecekti. Bugün bu işi bitirecekti."
"Sen de mi bunun içindesin?" dedi kaşlarını çatarken.
"Elbette hayır. Bugün şirkete toplantıya geldiğinde ajandasını unuttu. Son günlerde ne size ne Seungmin'e ne de Chan'a ulaşamıyordum. Bir şeyler döndüğünü hissettim ve okudum. Bilirsiniz... Chan oraya yazmadan adım bile atmaz."
"Öldüreceğini mi yazmış bizi?" diye sordu Felix.
"İkinizi de bu akşam buluştuğunuzda öldüreceğini ve Minho'nun intikamını alacağını yazmış. Sizi öldürdükten sonra Seungmin ve Han ile vedalaşıp kendini öldürmeyi düşünüyormuş. Çünkü kardeşlerine yapacağı bu aşağılık hareketten sonra bir daha asla mutlu olamayacağını ve yaşamasının bir anlamının kalmayacağını yazmış."
"Ah... İnanamıyorum... Gerçekten korkunç birine dönüşmüş." dedi Hyunjin...
"Ama hala bize yaptığının ne kadar kötü olduğunun farkında..." dedi Felix.
"Ya bizim öldüğümüzü düşünüp kendine bir şey yaparsa... Silah sesini duymuştur." dedi Felix.
"Girerken köşede Seungmin'i gördüm. Ona söyledim, Chan'a göz kulak olacak." dedi Changbin.
"Şimdilik bana geçelim. Chan ne yapacak bilmiyorum ama onunla düzgünce konuşmaya çalışalım önce. Sanırım o... gerçekten iyi değil." dedi Changbin.
--------
İçeriden gelen silah sesiyle herkes depoya yöneldi. Chan duyduğu sesin etkisiyle kulaklarını kapatıp dizleri üzerine çöktü. Seungmin onu görür görmez koşar adımlarla yanına geldi. Han'ın adamları birer birer öldürmeye başlamıştı Chan'ın adamlarını. Han ise çıkmak için Seungmin'i bekliyordu.
"Chan... İyi misin? Sakin ol. Bak bana."
"Seungmin... Onları öldürmesini istedim... Ben ne yaptım? Öldüler mi? Gittiler mi Seungmin?" dedi gözleri dolarken. Titriyordu... Ağlıyordu... Mahvetmişti kendini...
"Hayır... Hayır merak etme ikisi de iyi. Bir şey olmadı onlara. Kalk hadi." dedi. Chan ne hissedeceğini bilmiyordu. Duyguları karma karışıktı. Kendini Minho öldüğünde bile bu kadar berbat hissetmemişti. Bu yaptıkları artık kendisine bile çok ağır gelmişti. Seungmin'den destek alarak kalktı ayağa. Seungmin onu kolunun altına alıp arabasına götürdü. Hissizlikle oturan Chan'ın kemerini taktı ve Changbin'in evine doğru yola çıktılar. Giderken Han'a haber verip Changbin'de buluşacaklarını söyledi.
---------
Changbin hızla evine doğru sürüyordu arabayı. Aniden, büyük bir kamyonet kontrolünü kaybetmiş bir şekilde karşıda belirmişti. Changbin kamyonete çarpmamak için direksiyonu kırsa da kontrolden çıkan kamyonet direkt üstlerine gelmişti.
Bölüm sonu~
Ağlıyorum ben size hayatta başarılar...
Destek olmadan gitmeyinn 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAIN ~hyunlix~
Fanfiction[Düzenlendi] ..."Hayatının en zor seçimi mi? Ne diyorsun anlamıyorum. Daha açık ol." dedi Felix. "Bilmeni istemiyorum çünkü. Senden sadece beni anlamanı ve buna mecbur olduğumu bilmeni istiyorum." dedi Hyunjin. "Bu saatten sonra anlatsan da dinlemey...