Çok büyük bir kazaydı... Changbin, Hyunjin ve Felix'in içinde olduğu araba birkaç takla atmış, kaza yerinden yüzlerce metre ileri savrulmuştu. Etrafta çok fazla gürültü vardı. İnsanlar onlara yardım etmeye çalışıyor, bağırıp çağrıyordu. Ambulans sesleri gelmeye başladığında Felix kıpırdanmaya başladı.Felix vücudundaki ağrılardan nefes alamaz olmuştu. Yavaşça açtı gözlerini. Ne olduğunu anlamaya çalıştı. Yanında oturan Hyunjin'e çevirdi gözlerini. Çok kötü görünüyordu. Başında ve omzunda kanaması vardı. Her yeri yara içindeydi.
"Hyunjin... Sevgilim... İyi misin?" dedi gözlerinden yaşlar süzülürken.
Felix, Changbin'i göremiyordu. Titreyen sesiyle seslendi ona.
"Changbin... Duyuyor musun" dedi. Changbin'den de ses gelmiyordu. Felix zorlanarak onu omzundan sarsmaya çalışmıştı. Changbin garip sesler çıkararak kaldırdı başını. Şanslıydı hava yastığı açılmıştı.
"Ah... Başım... Felix! Hyunjin! İyi misiniz? dedi onları hatırlayarak.
"Ben... İyiyim ama Hyunjin... O iyi görünmüyor." dedi ağlamaklı sesiyle.
"Ah... Ambulans görevlileri geliyor. Sakin ol iyi olacak."
Ambulans görevlileri geldiğinde önce Changbin ve Felix'i çıkardılar. Onlar her ne kadar Hyunjin daha kötü deseler de arabanın pozisyonundan dolayı önce onların çıkarılması gerekiyordu. Görevliler Hyunjin'i çıkardığında Felix korkuyla ağlamaya devam etti. Hyunjin onun görebildiğinden çok daha kötü görünüyordu. Kırılan araba camlarını sağ kolunu parçalamıştı adeta. Felix önceden aldığı yaralarından dolayı kalkamıyordu sedyeden. Chanbin daha iyiydi ona göre. Kalkıp Felix'e yaklaştı. Elini tutup sarıldı ona yavaşça.
"Ağlama Lixie... İyi olacak. Söz veriyorum iyi olacak." dedi gözlerinden yaşlar süzülürken. Felix hıçkıra hıçkıra ağlıyordu sadece. Gözlerini Hyunjin'den ayırmadan ağlıyordu...
"Hyunjin..." diyebildi sadece hıçkırıklarının arasından.
Hyunjin'le ilgilenen görevli telaşla bir oraya bir oraya koşup duruyordu. Felix ve Changbin ile ilgilenilmiş ve büyük bir sorun olmadığını söylemişlerdi. Felix koşuşturan görevliyi kolundan yakaladı.
"O nasıl?" diye sordu titreyen sesiyle.
"Lütfen oyalamayın beni. Birazdan bilgi vereceğim." dedi. Hyunjin'e bir boyunluk takılmıştı. Hızla ambulansa bindirdiler. Felix çektiği acılara rağmen ayağa kalkıp Hyunjin'in bindirildiği ambulansa bindi. Changbin de onu yalnız bırakmadı.
Ambulans hareket etmeye başlayınca görevli kadın bir arama başlatıp konuşmaya başladı.
"20'li yaşlarda, erkek. Şu an durumu kritik. Boynunda, kolunda ve kaburgasında kırık olabilir. Kolundaki kırıktan eminiz. Kaburgası çok düşük bir ihtimal ama boynundan emin olamıyoruz. İç kanama ihtimali var. Ameliyathaneyi hazırlayın 3 dakika içinde oradayız." dedi."İyileşebilir değil mi?" diye sordu Felix.
"En korktuğumuz şey boyun kırığı. Boynunda oluşabilecek bir kırık onun bir daha eskisi gibi olamayacağı anlamına gelir."
"O ne demek?" diye sordu Changbin.
"Felç kalabilir ya da... ölebilir." dedi.
---------
Seungmin ani bir kararla vazgeçmişti Changbin'e gitmekten. Başka bir yere gidiyordu. Aklında başka bir şey vardı. Ne kendisi ne çocuklar daha fazla buna katlanamazdı. Her an Chan ne yapacak korkusu yaşayacaklardı artık. O bir haftada bambaşka biri olmuştu.
Chan hala tepkisiz bir şekilde oturuyordu. Araba durduğunda Seungmin, Chan'ı indirip baktı karşısındaki hastaneye. Chan kafasını kaldırıp baktı yorgun gözlerle. Şaşkınlıktan çok hayal kırıklığıyla döndü Seungmin'e.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAIN ~hyunlix~
Fanfiction[Düzenlendi] ..."Hayatının en zor seçimi mi? Ne diyorsun anlamıyorum. Daha açık ol." dedi Felix. "Bilmeni istemiyorum çünkü. Senden sadece beni anlamanı ve buna mecbur olduğumu bilmeni istiyorum." dedi Hyunjin. "Bu saatten sonra anlatsan da dinlemey...