°°

236 14 26
                                    

*başlamadan söyleyeyeyim yerine göre isimleri veya lakaplarını kullanacağım. Kafanız karışmasın diye dedim iyi okumala

r

Birkaç dakika geçmişti belki. Biz burun buruna bakışmaya devam ediyorduk. Bakışlarımı iyice sertleştirmiştim ama o da vazgeçmeye niyetli görünümüyordu. Sonra bakışlarının yavaşça aşağı (dudaklarımın olduğu yere) kaydığını gördüm. Ya da öyle zannettim.

Geri çekildi.

Gölge: Perde... Seni, baş düşmanımı buraya anlaşmak için çağırdım.

Perde: Gölge ve Perde anlaşacak öyle mi? Güleyim de boşa gitmesin.

Gölge: Tehlikenin farkında değilsin anlaşılan. Sabah 10 dan bu yana mailini kontrol etmediğini anlıyorum.

Evet sabah 10 dan beri müşteriler ile uğraşıyordum. Hemen telefonumu elime alıp mailimi kontrol ettim ve güvenlik bariyerinin aşıldığını farkettim.

Perde: Güvenlik bariyeri...

Ben şokla lafımı bitiremeden Gölge devam etti.

Gölge: Aşılmış, benimki de öyle. Bunun açık bir meydan okuma ve tehdit olduğunun farkındasındır umarım.

Perde: Bu cüreti kim gösterebilir, ayrıca senin yapmadığını nereden bileceğim?

Şüpheci biriydim. Öyle olmam gerekiyordu zaten çünkü karşımdaki düşmanımdı.

Gölge: Sence ben baş düşmanım ile anlaşmak ister miyim Leya?

Perde: Oyununun bir parçası olabilir.

Masanın üstündeki bilgisayardan mailini açtı ve bana gösterdi. Onun da güvenlik bariyeri aşılmış ve birkaç maili silinmişti.

Gölge: İş ciddi. Şimdi anlaşıyor muyuz yoksa bunu yapanların bizi çökertmesine izin mi veriyoruz?

Emin değildim. Bu benim sonumu getirebilirdi. Ama yapmazsam da ortada apaçık bir tehdit vardı. Kararsız kalmıştım. Yağızın gözlerine baktım. Soğuk bakıyordu. Duygusuz geliyordu başta ama güven pırıltısını görebiliyordum. Şimdilik yapabileceğim en mantıklı şeyin kabul etmek olduğunu farkettim.

Perde: Beni kimse çökertemez Yağız Kılınç. Ama madem onları beraber alt etmemiz gerekiyor, ben varım.

Elimi uzattım. O da bana katıldığını belirterek elimi sıktı ve kafasını salladı.

Gölge: Akşam saat 9 da benim evime gel birkaç gelişme daha oldu onları anlatacağım. Bir toplantım var şuan.

Bilgisayarını kapatmış ve masasını düzenlemeye başlamıştı.

Perde: Bana emir verebilecek biri değilsin. Şirkette işlerim var 10 da gelirim.

Deyip direkt çıkmıştım. Bana emir verebileceğini sanıyordu, ona güvenmiyordum. Ki güvensem bile

Perde emir almazdı. Perde, emir verirdi.

Oradan ayrılıp şirketime geçmiştim. Her ne kadar bir reklam şirketi gibi görünse de aslında pek de masum olmayan bir şirketti.
Arabamı kapıdaki valeye bırakıp odama girmiştim.

Aklım hâlâ mail olayındaydı. Böyle bir şeyi kim yapabilirdi aklım almıyordu. Evet düşmanlarım vardı ama hiçbiri bunu yapabilecek güçlü değildi
Ve neden benden değil de bizden birşeyler istiyorlardı gerçekten bilmiyordum. Bu konuyu düşünmeyi sonraya bıraktım ve birikmiş olan birkaç  evrak işini halletmeye karar verdim.

♤♧♤♧♤♧♤♧♤♧♤♧♤♧♤♧♤♧♤

Karşımda duran lüks eve soğuk bakışlarımla bakıyordum. Üzerimdeki siyah düz elbise ve siyah ceket evin sedef beyazı rengiyle tezat oluşturuyordu.

Her zamanki sakinliğimle eve doğru ilerledim ve yavaşça üç kez tıklattım kapıyı. Kapıyı tabii ki de Bir hizmetlinin açmasını beklemiyordum. Ben yalnız yaşardım ve kimseye güvenemezdim. Al sana gölge ile bir zıt nokta daha. Gerçi bizim her şeyimiz zıttı.

İçerisi oldukça sessizdi ve Kapıyı açan hizmetli beni bahçeye yönlendirdi. Yaz yavaş yavaş geliyordu ve bugün hava oldukça iyiydi.

Bahçede Şarabını yudumlayan Yağız bana bakmaya tenezzül bile etmemişti. Ceketimi hizmetliye bırakıp Yağızın karşısına oturdum. Klasik hareketim olarak bacak bacak üstüne attım.

Yaptığım her hareketin genelde bir anlamı olurdu ve karşımda oturana bir mesaj vermek isterdim. Bu da "Seni pek de ciddiye almıyorum, benim için mühim değilsin" anlamı taşıyordu.

Çantamı yanıma bıraktım ve masada duran diğer şarabı aldım.

Leya: Çabuk konuşsan iyi olur. İşlerim henüz tam bitmedi. Yarına yetiştirmem gereken birkaç dosya var.

Yağız: Benim de vaktim sınırlı. Oturup seninle muhabbet etmek isterdim ama maalesef.

Sahte bir üzüntüyle çıkan sesiyle benimle alay ettiğini belli etmişti. Bunun üzerine sadece göz devirmek ile yetindim.

Yağız: Şu ikimize de mesaj vermeye çalışan kişi... Kim olabilir hiç düşündün mü?

Aklıma birkaç isim geldi ama hiçbiri bunu yapacak kadar aptal değil. Belki sadece gölgeye veya sadece perdeye yapabilirler ama ikimize aynı anda yapamazlar.

Yağız: Cahit Yaman var ama o paragözün tekidir. Böyle bir işe kalkışmaz. Pamir Yargı, onun bizim gibilerle işi olmaz pek. İyi adamdır. Saruhan Kangör, kibirlidir kendini yükseklerde görür ama bana hürmeti vardır.

Leya: Saruhan ile ben de çalıştım o adam sadece canı istediğine bulaşır. Bugün görüştüğüm biri var. Artan Zarifoğlu. Genç ve atılgan biri lakin o da olamaz.

Yağız: Tanıdığımız çoğu büyük ismi saydık değil mi? Şey hariç...

Bu sefer ikimiz de aynı anda konuşmuştuk.

"Cihandar Veled"





Cihandar Veled nasıl isim ya hu? Ben de anlamadım valla. Djkdkdkdk

İlk dört bölümü Bir gecede yazıp düzenledim desem ne dersiniz kdkdmd

Bu bölüm sınav gazisi biricik Nehirimize gelsin o zaman.   leyyagdizii

Galp❤️

Perde Ve Gölge • LYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin