Eflin'im

10 5 3
                                    

Kerem o sabah Belkide tüm binadan önce uyandı. Saat dört tü. Güneş daha yeni doğarken doğruldu. Yatağın başlığına yaslandı. Boş duvarı izledi. Kendini sorguladı. Neden böyle biriydi?
"Neden? Neden aldın Mert?" yanaklarına birer damla gözyaşı damladı. Eliyle ince örtüyü sıkıyordu. Ayağa kalktı ve arka balkona çıktı. Kahverengi saçları güneşte parlıyordu. Ela gözleri güneşi izliyordu. Ağlasa da belli etmemeye çalışıyordu. Eliyle gözyaşlarını sildi. Köşede duran puf minderin üzerine oturdu. Bir sigara yaktı. Kerem sigara içmez, sadece yakardı. Derin bir nefes aldı. Sigaranın ucunu duvara bastırıp söndürdü. Elinde çevirmeye başladı. Sonra ani bir karar alıp Namelerin balkonuna atladı. Yerdeki kurumuş kan lekesine dokundu. Balkon o günden beri temizlenmemişti. Aralık olan pencereden içeri girdi. Odalardan birine girdi. Mert ve Nazlı'nın odasıydı. Mert'e baktı. Sinirli bir şekilde Namelerin odasına girdi. Köşede duran defteri eline alıp okumaya başladı. "Ailem..." Harflerin enkazı arasına sıkıştı. En fazla bir hafta dedi içinden.
"Bir haftada mı sevdiniz birbirinizi?" Kitabın boş bir sayfasını açıp tükenmez kalemle ufak bir not yazdı. Geldiği gibi evine geri döndü. Yatağa oturdu ve yine duvara baktı.
"Beni neden sevmediniz?" sustu. Kafasını yastığa koydu. Başucundaki defteri aldı. Yazmaya başladı.
Beyaz Papatyaları sever.
Mor Menekşeleri sever.
Kırmızı Gülleri sever.
Muz, Portakal ve Çileği sever.
Çikolata sevmez.
Prenses ve Gün Işığı denmesini sever.
En çok kışı sever çünkü kışın yüzülebilir ama yazın kartopu oynanamaz.
Kitap okumayı ve yazmayı sever.
Çok güzel şiir yazar.
Müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi sever.
Çok güzel şarkı yazar.
Kelebeklere bayılır.
Hayvanları çok sever.
Name arkadaşlarını çok sever...

Durdu. Yazdıklarını okudu. Son cümleyi tekrar, tekrar okudu. Kelimeler sanki onu eziyordu. Sanki birden ağırlaşmıştı elindeki defter.
"Biz arkadaşız sanıyordum." Çok masum söyledi. Mert Eflin'i almıştı. Name'yi almıştı. Belki Eflin geri gelemezdi ama Name'yi istiyordu. En iyi arkadaşını geri istiyordu. Tek arkadaşını geri istiyordu. Mert Belkide Kerem'den bile acımasızdı. Defteri masaya koydu ve tekrar uyudu. O sırada alt kattakiler uyanıp kahvaltıyı hazırlamıştı bile.
"Sizce Kerem ne yapıyor?"
"Bilemiyorum Nazlı. Ama az önce bir ses duydum. Bir şey sanıyordum dedi. Boş ver sen şimdi Kerem'i. Kurt gibi açım ben."
"Mert abi sen hep açsın zaten" Ege herkesi güldürdü.
"Aman bizi yemesinde... Bir beş dakikası kaldı kreplerin. Sizde bir çılgınlık yapıp masayı silebilirsiniz. Değil mi Nazlı?"
"Name 1 Mertle Ege 0" Herkes kahkahalarla gülüyordu. Mert ve Ege balkona masayı silmeye çıktılar.
"Sence bizi duyuyor mu?" Nazlı biraz korkmuştu. Sonuçta 2 gündür korkutacak bir şey yapmamıştı kerem.
"Bence bunları düşünmemelisin. Herkes çok mutlu... Eski Nazlıya ne oldu." Nazlının elinden tutup arkada çalan şarkıda dans ettirdi. "Gülümse biraz." Nazlı Name'ye inanmak istedi. Gülümsemeyi seviyordu. Krepler tavada pişerken dans ettiler. Bu sırada Ege ve Mert kavga ediyordu.
"Abi aşağıya düşürmüş olamazsın." Mert balkondan aşağıya bakıyordu.
"Abi elimden kaydı. Masa neredeyse balkonla aynı yükseklikte... İner alırız örtüyü." Ege suçu masaya atmıştı. Kızlar elindeki tabaklarla balkona geldiler.
"Ne oluyor burada?"
"Ta-mam. Name. Öncelikle prensesler hiçbir şeye kızmazlar. Özellikle prenslerine asla... Ve Nazlı da sevgilisinin en yakın arkadaşını öldüremez. Kızmayacağınıza söz verin." Hafif bir merak havayı sarmıştı.
"Ya Ege neden kızıyım ki?"
"Ya Nazlı, Name bu salak arkadaş masanın beyaz örtüsünü aşağıya düşürdü. Ve bizim balkonun altı yeni sulandı. Tüm örtü çamur olmuştur."
"Abi neden kızsın ki?"
"Ege eğer bizi bir daha görmek istiyorsan kaç. O örtüden çamur lekesi çıkmaz." Name balkon kapısının önünü hafif açtı. mert sinirden gülüyordu.
"Abi sıçtım." Ege açık kapıdan banyoya kaçtı. Nazlı sinirle kapıyı tekmeledi.
"Ege aç şu kapıyı. Abi kardeş gibi konuşacağız." Kapıya bir tekme daha attı.
"Şu durumda abi siz oluyorsunuz. Ölürüm de açmam kapıyı." Ege kapalı kapıya yaslandı.
"Abi tanıdığım Name şu kapıyı gerekirse kırar seni oradan çıkartır, o örtüyü kafana sürte, sürte yıkar, seni beyaz hiçbir şeye yaklaştırmaz."
"Mert en fazla 1 haftadır tanıyorsun. Değişmiştir onca yılda. Abartma bence. Ayrıca sende balkondaydın. Name öldürmezse ben öldürürüm sizi" Nazlı da bir kahkaha patlattı.
"Name beni buradan hiçbir güç siz sakinleşene kadar çıkartamaz." Ege kapıya bir kez daha vurdu.
Nazlı, Name'ye göz kırptı.
"Name iyi misin? Otur şuraya..." İyi bir numara herkesi korkutabilirdi. Özellikle de Ege'yi...
"Name, siktir Name bayıldı." Mert de oyuna katıldı.
"Abi ne oluyor orada? Name iyi misin?" Ege'yi korkutmayı başarmışlardı.
"Kan mı o?" Nazlı, Mert'e tekrar göz kırptı.
"Nazlı ambulansı ara. Nameyi kapıya götürüyorum." Sonra bir kilit sesi duyuldu. Banyo kapısı açıldı ve Ege dışarı çıktı.
"Name?" Ege öyle bir bağırmıştı ki görenin bile canı yanardı. Name, Ege'nin sırtına atladı.
"Sen düzgünce çıkamıyor musun?" Egenin omzuna bir yumruk attı.
"Lan ödüm koptu. Siz bir daha şaka yapmayın. Özellikle Nameyle ilgili yapmayın... Öldüm dirildim ben az önce. 50 farklı senaryo döndü kafamda. Tamam anladık örtü düştü ama lan yazık değil mi bana?" Mert arkadan gülüyordu.
"Pardon eniştem korkuttuk mu?" Nazlı ve Mert kahkahalarla gülüyorlardı.
"Korkuttuysam üzgünüm. Ama sende çıkmıyorsun ne yapalım? İlla ciddiye alman, insan gibi konuşman için bana bir şey olması mı gerekiyor?" Name böyle söyleyince kahkahalar kesildi. Herkes Ege'nin ne diyeceğini merak ediyordu
"Affedersin ya. Öldün sandım." Name'ye sıkıca sarıldı. "Bir daha böyle bir şaka yapma. Çok korktum." Bir damla gözyaşı Ege'nin yanaklarından aşağı süzüldü. Name'nin elini hiç bırakmadan balkona çıkıp kahvaltı yaptılar. Herkes birdaha anlamıştı. Ege name için kötü adamdı. Onun için diğer herkesi incitebilecek bir adam...

Bir Katilin DostuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin