Tanışma

7 5 2
                                    

  O yaz Belkide benim için en önemli yazdı. Hayatımı değiştiren, gerçek aşkı tattıran, beni korkutan, mutlu eden, gerçek dostlar veren bir yaz... Ben Name kumral saçlarım ve kahverengi gözlerim var. Mükemmel değilim, zeki de sayılmam. Normal bir çocuğum işte. Ailemle birlikte koyu gri bir binanın 2. Katında yaşıyorum. Lise de okuldan atıldım... Bu şehirden gitmek ve başka bir yerde lise okumak istedim. Her şey okulun son günü oldu. Karnemi aldıktan sonra öğretmenim benim geri zekâlı olduğumu ve bu okul için fazlalık olduğumu söyledi. Ne yalan söyleyeyim gururum kırılmıştı çünkü ben geri zekalı değildim. Aksine sınıf birincisiydim. Okulda hep derece yapardım. Sırf biraz fazla yaramaz olduğum için bana geri zekalı demeleri sinirimi bozuyordu. Eve gelir gelmez bavulumu hazırladım ve herkesle vedalaştım. Bu son 2 yılımı iyi geçirmek istiyordum. Gece saat 12.30'du. Otobüse bindiğimde herkes asık suratlıydı. Benimde modum düştü. Kulaklığımı takıp camdan dışarıyı izledim. 1 saat anca oluyordu ki soğuk ve üzgün bir ses bana ne istediğimi sordu. Bu hostesti. O kadar suratsızdı ki bende üzgün hissettim. 1 kek, meyve suyu ve çubuk kraker aldım. Yol 4 buçuk saat sürdü. Bavulumu aldım ve yürümeye başladım. Ceketimin cebinde yarım çubuk kraker kutusu vardı. Sanırım dün yağmur yağmıştı. Etraf toprak kokuyordu. O mutsuz otobüsten sonra bu şehirde bu kadar erken saatte bile bana selam veren 2 esnaf ve bahçıvan gördüm. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Hiç bilmediğim, tanımadığım bir yere yerleşmiştim ancak herkes okulumun çok iyi olduğunu söylüyordu. Kim bilir, Belkide her şey çok güzel olacaktı, ben istediğim gibi bir yazar olabilecektim. Okulun yurt binasına gidiyordum. Toplamda 9 bina vardı. Ben en kuytu köşedeki binada olacağımı biliyordum. 4 katlı bir bina, 8 daire vardı. Oda arkadaşımı ya da arkadaşlarımı daha görmedim. Binada 24 öğrenci olacağını biliyordum sadece. Belkide oda arkadaşım olmayacaktı. Belkide yeni arkadaşlar edineceğim, bilmiyorum. Ben eve 6 Haziranda sabahın 5 inde vardım. Öyle erken gelmişim ki güvenlikler boştu. Anahtarı alamadığım için bordo binanın merdivenlerine oturup kafamı duvara yasladım. O kadar dalmışım ki sadece 2,3 metre uzağımda merdivenin en üst basamağında oturan açık kahve gözlü, sarı ile kahverengi arası kıvırcık saçlı çocuğu fark etmemişim. Yanına gittim.
"merhaba" derin bir nefes aldım.
"Ben Name, bu yıl geldim." Çocuk sanki bir duvar gibiydi, hiçbir şey umurunda değildi. Birkaç saniye geçti. Tam arkamı dönecekken bir ses duydum. Ses çok nazik ama bi o kadarda anlaşılırdı.
"Ben Ege. Bende bu yıl geldim." Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Cebinden bir çikolata çıkardı
"Yer misin?" Nazikti. Sanki bir sınırı vardı ve o sınırdan dışarı çıkmıyordu.
"Teşekkür ederim. Ben çikolata sevmem." Kafasını sallayıp çikolatayı çantasına koydu. Sonra kapı gıcırtısı gibi bir ses duyduk. Bahçe kapısının önünde Koyu kahve saçlarını atkuyruğu yapmış, siyah gözlü yol yorgunu ama neşeli bir kız vardı.
Merhaba. Ben Nazlı, bu yıl geldim." Kız bana bakıyordu. Egeyle göz göze geldim. Üçümüzde bu yıl başlamıştık.
"Merhaba. Ben Name. Bu da Ege." Herkes bir anda mutlu olmuştu. Tam merdivene oturacakken yağmur yağmaya başladı. Nazlı hızlıca binanın girişine çıktı. Ege elini bana uzattı.
"Gel. Hasta olmak istemezsin değimli?" gülümsedim ve beraber binanın üstü kapalı girişine çıktık. Kapı daha bina boş olduğu için kapalıydı.
"hepimizin bu yıl başlaması çok iyi. Birbirimizi anlayabiliriz. "Ege haklıydı aslında. Birbirimizi anlayabilecektik. Kapının önünde boş, boş duruyorduk ki bir ses daha duyduk.
"offfff ıslandım abi ya Offfff" Egenin gözleri parladı.
"Mert sen misin abi?" ses yaklaştı ve karşımızda ege gibi kumral saçlı ama siyah gözlü bir çocuk vardı. Ege ve çocuk birden birbirlerine sarıldılar.
"Arkadaşlar bu Mert. Benim eski bir arkadaşım." Mert küçük bir kahkaha patlattı.
"Seni burada görmek çok tuhaf oldu. "Ege" adını söylemeyi özlemişim" Sanki Mert'i bir yerlerden tanıyordum. Sonra mert bana döndü.
"ohoo Namecim insan çocukluk arkadaşını tanımaz mı ya?" o an aklıma geldi. İlkokulda beni tüm sınıftan koruyan arkadaşımdı karşımdaki.
"Mert hiç değişmemişsin. Mine abla nasıl? Melis büyümüştür şimdi. 11 yaşında değil mi?" Sanki yağmur yağmıyordu. Benim için güneş açıyordu. En yakın arkadaşımla aynı okuldaydım.
" Annem çok iyi yine televizyondan evlendirme programı açıp bana kız arıyor. Melis de 2 gün önce bana seni sordu. Bak iyi insan 2 gün sonra karşıma çıkarmış. Ve evet 11 yaşına girdi" Aynı mert ve aynı berbat esprileriydi. Yanımızdakileri unutmuştuk.
"Bu Nazlı. Bu da zaten tanışıyormuşsunuz. Ege." Mert bir kahkaha kopardı ve Egeye bakarak
"abi bir saatte kendine kız mı ayarladın aşk olsun. Ben onun abisi sayılırım." Nazlı da gülmeye başladı.
"Abi sen yine bok gibi espri yapıyorsun. Eğer Name senin kardeşin gibiyse bende onun artık abisi gibiyim." Nazlıyla Mert daha fazla gülmeye başladılar. Sonra Mert yavaş, yavaş Nazlıya döndü.
"Merhaba, Hanımefendi. Nazlıydı değil mi?" Nazlı da ciddileşti ama belli ki Mert'i yakışıklı bulmuştu.
"Evet Nazlı." Sonra bir sessizlik oldu. Ama kısa sürmedi. Nöbetçi, güvenlik kulübesine girmişti. Hemen koştuk. Adam suratsızın tekiydi hiç gülmüyordu.
"sıra olun ve beni bekletmeyin. Zaten yağmur yağıyor, işim gücüm var canım." İkiletmeden sıra olduk.
"evet, canım isim soy isim yaş" adamı dövmemek için kendimi zor tutuyordum. Çok gıcık konuşuyordu.
"Name Mutlu. 18" adam bir kere daha konuşsa onu öldürebilecek sinirle beklemeye başladım.
"Ege Sever19 yani 18 ama hep 19 derim." ege de adama sinirlenmişti, elini sıkıp parmaklarını kütletiyordu. Yanıma geldi.
"e canım sen Egeyle oda arkadaşısın. Odanız 4 kişilik. 2 kişi daha gelecek. Bekleyin köşede." Adamın canımlı konuşması ve ağzını yayması sinir bozucuydu. Bunu bilerek yaptığı belli oluyordu. Nazlı çok neşeliydi. Bu neşesi insanın içini yumuşatırdı.
"Nazlı Sak. 18" adam Nazlıya dik, dik bakıyordu.
"bu kadar neşeli olma şekerim relax ol." Nazlı şok içinde yanımıza geldi. Allahtan Mertten sonra bu adamla işimiz bitiyordu.
"Ben, Mert Yıldız... 18 yaşımdayım. "Durdu. Adamı süzdü. "Bak Ozan amca bir daha canımlı şekerimli konuşma ağzını yamulturum." Mert yapmak istediğimizi yapmıştı. İçimden bir yük kalktı.
"nöbetçiliğimde bir ilk, dördünüzde oda arkadaşısınız. Al bu anahtarlarınız." Mert anahtarları sertçe çekti. Oradan uzaklaşıp binanın önüne geldik. Birbirimize bakıp aynı anda gülmeye başladık. Mert bunu yaptığına şaşırmıştı. Ama mutluydu. Anahtarın üzerine baktık. No:6... dairemiz 3. Kattaydı. Bir, bir merdivenlerden çıktık. Kapının önüne gelince hepimiz heyecanlıydık. Nihayet anahtar, deliğe girdi ve o kapı açıldı. Keskin bir koku vardı. Gerçekten iğrenç kokuyordu. Daha okulun açılmasına 3 ay vardı ve bu kokuyla yaşanmazdı. Evde her şey bozuktu. Yiyecekler küflenmişti. Yerler kirliydi. Çarşaf yastık yoktu, evde her yer darmadağındı. Bir not defteri çıkartıp sorunları not etmeye başladık. Madde, madde işaretliyorduk. En sonunda şöyle bir listemiz ve görev dağılımımız oldu:

Bir Katilin DostuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin