O sabah Name her zamankinden daha iyi bir güne uyandı. Saat sabah 5 di. Markete gidip yiyecek bir şeyler almalıydı. Telefonunu aldı. Tam cebine koyarken cebinde bir şey olduğunu fark etti. Bu, bu bir kâğıttı. 2 bilmece de mutfak tezgâhının üzerindeydi. Balkon kapıları kilitliydi. Kapıyı zaten kilitlemişlerdi. Name kâğıdı okumadan Egelerin odasına girdi. Egeyi uyandırdı. Ege Nameyi beklemediği için ufak bir çığlık atmıştı ama Nameyi görünce sustu. Mert ve Nazlı da uyanmış oldu. Ege kalkıp yatağa oturdu. Nazlı ve Mert de geldi. Namenin yüzündeki korku dolu ifade herkesi tedirgin etmişti.
"dün balkonları ve kapıları kim kilitledi?" name tek solukta söylemişti ama sesi titriyordu.
"Balkonları Mert kapıyı ben kilitledim." Ege kendinden emin konuşmuştu. Ama name hala korkuyordu.
"eminsiniz dimi. Kilitlediniz." Name titreyerek söylemişti sözlerini. Kapı ve balkonlar kilitliyse... Devamını düşünemedi.
"Name; cam, balkon ve kapı kilitliydi bende kontrol ettim. Sakin ol! Ne oldu?" Nazlıda korkmaya başlamıştı.
"Ben ceketimle uyumuşum. Ce, cebimde not..." cümlesini tamamlayamadı. Olabilecekler kafasının içinde dönüyordu. Artık herkes korkuyordu.
"Nasıl not? Name notu göster!" Mert korkmuştu. Cam, kapı ve balkonlar kilitliydi. Ayrıca 3. Kattalardı. Name cebindeki kâğıt parçasını çıkardı. Okumaya başladı.
"o, okuyorum:
Şakası yok çocuklar, uzak duracaksınız.
Arıyorsanız beni, dikkatli olacaksınız.
Karşınıza çıkınca, uslu duracaksınız.
Ben ne istersem onu yapacaksınız.
Numaranızı aldım, Oradan yazacağım.
Tek değilim bunu bilin, kendinize de dikkat edin!"Kâğıt parçası Name'nin elinden kayıp düştü. Herkes uyurken katil içeri girmişti. Üstelik tek de değildi. Name ve Nazlı bilmese de katil sadece Nameye değil Egeye de zarar vermişti.
"Bu ne demek? Yani tek değil mi?" Mertin mantıksız ama korkutucu sorusu herkese katil değil katiller olduğunu hatırlatmıştı.
"Kimin numarasını aldı?" Egenin sorusunun ardından 2 bildirim sesi duyuldu. Biri Name den diğeri Ege den.
*Selam Ege. Tekrar görüştük :)
*Namecim Ben senin korkulu rüyanım önce seni alacağım:)Herkes korkmuştu. Katil durmamıştı, durmayacaktı. Bu bildirimler tek değildi. Sonrasında 2 bildirim daha duyuldu.
*Mert sende biliyorsun. Nameden niye gizliyorsun? Benden öğrenecek zavallım haberiniz olsun :)
*Nazlı sen daha gözüme batmadın, dikkatli ol da canını yakmayalım;)Herkes suspus olmuştu. Katil eve girmişti. Tek değildi.
"Ne yapıcaz?" Nazlının sorusu sessizliği bozmuştu. Cevapsız sorular vardı.
"Ben, Ben markete gidecektim." Name hala titriyordu. Katil yanına tekrar gelmişti. Eve girebiliyordu.
"Name beraber gidelim gel." Ege mantıklı ama zorunlu bir öneri sunmuştu. Name hala korkuyordu. "Name korkma o gelmeyecek." Name derin bir nefes aldı. Yavaş, yavaş verdi.
"Tamam. Gidelim." Sesi biraz düzelmişti. Egeyle beraber markete gitti. Mert ve Nazlı evde teklerdi.
"Nazlı eğer ölecek duruma gelirsek sana bir şey söyleyeceğim. Bana bunu hatırlatır mısın?" Mert tek bir cümle söylemişti ama nazlının kalbine girmişti. Tek bir sıkıntı vardı. Nazlı katillerden biriydi ama bunu hiç kimse bilmiyordu... Nazlı guruba ilk alındığında adam Nazlı kuyunun oradayken onu köşeye çekip anlatmıştı. Onu tehdit etmişti. Nazlı elinde sonunda arkadaşlarını ve sevdiğini öldürecekti. Sonuçta herkes öldürürdü sevdiğini...
Yaklaşık 1 saat geçmişti ki egeyle Name geldi. Konuşmaya başladılar.
"Tamam, biz 1-2 aylık alışveriş yaptık. Evden çıkmamıza gerek yok. Tek soru şu. Katil bu eve nasıl girdi?" ege en mantıklı, mantıksız soruyu sormuştu. İyi bir soruydu ama cevabı yoktu.
"Abi ben bodruma indiğimizde hayaletler demiştim ya... Ya katil hayaletse? " Mert en saçma fikri ortaya atmıştı.
"Çok komik mert... Mantıklı ol. Zemin katın balkonundan 2. Kata oradan da bizim balkona girip kapıyı zorla açmış olabilir." Nazlı mantıklı düşünüyordu. Bu işten kurtulmak istiyordu. Sevdiklerini öldürmemek istiyordu.
"Mantıklı. Peki, nasıl çıktı?" Mertin mantıklı soru sorduğunu görünce önce herkes şaşırdı. Sonra Name konuştu.
"Kapıdan..." herkes kapının sabah kapalı olduğunu biliyordu ama kapı ya dıştan kilitlenip balkona atıldıysa...
"Anahtar... Sabah balkon masasındaydı..." Egenin son sözü herkesi korkutmuştu. Katil evlere girebiliyordu. Hemde istediği zaman...
"Tamam sakin. Biz dünkü kameralara bakmaya gidelim mertle. Name sende egeyle bodruma bak." Nazlı bunları söylerken ağlamamak için zor duruyordu. Arkadaşlarını ölüme gönderiyor olabilirdi. Şu an düşündüğü umutsuzdu. Mert çoktan kapıya gitmişti. Ege itiraz etmeye çalıştı.
"Ama adam ilk nameyi alacağını söyledi." Ege bağırarak söylemişti. Nazlı ve mert evden çoktan çıkmışlardı. Nameyse ayakkabılarını giyiyordu. Korkarak eline bir defter aldı. Ayakkabılarını giydi. Kapıyı kilitleyip bodruma doğru yürüdüler. Bodruma varınca yine aynı iğrenç koku vardı. Name de Ege de o kokunun nem ve küf olmadığını biliyordu. Eski bisikletleri geçince duvardaki isimlere baktılar.
" 16, 17, 18... 18 isim ve yaş var. 18 kişi ölmüş." Name çok duygusuz söylemişti. Korkarsa Ege de korkacaktı. Sessiz bodrumda birden Egenin ardından bir ses duyuldu.
"Biz geldik." Eğer ses kız sesi olmasaydı Ege oracıkta bayılabilirdi. Arkasını dönünce Nazlı ve Merti gördü.
"Abi kameralar bozukmuş. En az 10 gün yeni kameraları bekleyeceklermiş. "
Nazlı endişeliydi. Her an her şey olabilirdi. Sonra köşeden onu gördü. Adamı... Gerçek katil ona çantasını işaret ediyordu. Nazlı çantasını açınca silahı fark etti. Katil uzaktan nazlıya ölüm işareti yaptı. Nazlı herkesi öldürmek zorundaydı. Silahı çıkardı. Egenin, Namenin ve Mertin önüne geçti. Silahı onlara doğrulttu. Yanaklarından yere gözyaşları damlıyordu.
"yapmak istemiyorum... Beni o zorluyor."
Name daha soğukkanlıydı.
"Nazlı sakin ol. Kim zorluyor? O nerede?" sesi titremeye başladı namenin. Kelimeler onu yutuyordu.
"Söyleyemem. Hepimizi öldürür."
Nazlı kendi cümlesi altında eziliyordu. Bunu yapmak istemediği belliydi. Ama yapmak zorundaydı.
"Nazlı ne yapıyorsun?" Egenin saçma sorusu normalde komikti ama şu durumda normal karşılandı.
"Mert... Bana söyleyeceğini söyle." Nazlının sesi netti. Mertin ona söyleyeceği şeyi merak ediyordu.
"Nazlı..." mert derin bir nefes aldı. "ilk gece bana her kıza çok güzelsin diyorsundur demiştin ya... Haklıydın. Tanıştığımız günden beri herkese Sevdiğim kız çok güzel dedim. Haklıydın. Herkese ne kadar güzel olduğunu söylüyordum." Mert bir nefes daha aldı. Hiç durmadan devam etti.
"Vur beni Nazlı. Herkes öldürür sevdiğini." Bağırmıştı mert. Söylemişti de...
Sonra 1 el silah sesi duyuldu. Mert vurulmuştu. Nazlı vurmamıştı. Uzaktandı gelen mermi. Nazlının bağırışı duyuldu kapısı kapalı bodrumda.
"Neden yaptın!" nazlı elindeki silahı kafasına dayadı. Ufak bir ses duyuldu.
"Nazlı... Yapma. Duvara geldi" Mert eliyle kendini yoklayıp duvardaki deliği gösterdi. Ege öylece duruyordu. Şoktaydı.
"Benim yüzümden." Namenin sesiydi bu. Sonra bir silah sesi daha duyuldu. Silah yere düştü. Katil gitmişti. Sadece birkaç saniye geçmişti. Çok kısık bir ses yankılandı bodrumda...
"Ege..."
Name sırtını isimlerin yazılı olduğu duvara dayadı. Dizleri üzerine yavaş, yavaş düştü. Nazlı ağlıyordu. Mert ayağa kalkıp Nazlıya sarıldı. Ege yerde duruyordu. Sadece Nameye bakıyordu. Name yavaş, yavaş yere düştü.
"Name..." egenin bağırışı bodrumu sallamıştı. Name vurulmuştu! Mert ve Nazlı merminin boşa sektiğini sanıyordu. Name silahı boşluğa değil, kendine tutmuştu... Mert yerde, sırtı duvara dayalı Namenin yanına çöktü.
"Name. Şaka yapıyorum de." Nazlı ağlamaktan gözleri şişmiş bir halde nameye bakıyordu. Ege tepkisizdi. Ölü gibiydi.
"Ege bir şey yap!" Mert egeyi sarsıyordu ama ege sadece Nameye bakıyordu. Sevdiği kız gözleri önünde ölüyordu. Namenin saçlarını düzeltti. Gözleri kapalıydı. Egenin beyninde her şey dönüyordu. Mert namenin beyaz tişörtüne baktı. Sağ tarafı kan içindeydi. Ege sadece yere damlayan kana bakıyordu. Yere iki damla gözyaşı düştü. Ege delirmek üzereydi. Sonra bir şey oldu. Bir ses duyuldu.
"Sıyırdı" Nemeydi sesin sahibi. Yavaş, yavaş doğruldu. Canı yanıyordu. Bir Ege'ye birde Mert'e baktı. Gözleri Yere çökmüş ağlayan Nazlıya çevrildi. "Senin, senin suçun değildi" Name nazlıya doğru ilerlemeye çalışsa da başaramadı. Canı yanıyordu. Nazlı nameye baktı. Arkadaşını o vurmuştu.
"Seninde suçun değildi. Ben, ben o kuyuyu bulunca adam beni zorladı." Derin bir nefes aldı. "Senin suçun değildi. Neden öyle dedin ki?" Nazlı ağlıyordu. Nameye yaklaştı.
"Ben. Benim yüzümden. O gün bodruma bizi ben indirdim. Özür dilerim." Ege hala şoktaydı. Yerdeki kana bakıyordu.
"Ege. Buradan gidelim." Ege nameyi duyuyordu ama gözünü yere damlayan kanlardan ayıramıyordu. Nazlı kafayı yemek üzereydi.
"Abi hastaneye gitmemiz lazım." Mert egeyi son kez sarstı. Ege yere damlayan kanlara sonrada Namenin yüzüne baktı. Name yavaşça doğrulmaya çalıştı. Mert'e tutunarak ayağa kalktı. Ege kendine gelmişti. Nameyi kucağına aldı. Bodrumun kapısını tekmeleyerek açtı. Arabanın ön koltuğuna nameyi oturttu. Nazlı ve Mert de binmişti. Ege arabayı sürmeye başladı. Nameye bakıp duruyordu. En yakın hastaneye geldiklerinde Namenin bütün tişörtü kana bulanmıştı.
"Prens Ege... Korkmayı bırak."
"Nasıl korkmam prenses?"
"Hani prens diyince her istediğimi yapardın?" Acı bir gülümsemeyle baktı Ege. Mert hızlıca hastaneye girmiş ve doktor çağırmıştı. Nameyi acile aldılar. Doktor kızın kıpkırmızı tişörtüne bakınca bıçak yarası sanmıştı. Bir mermi olduğunu öğrenince şaşırmıştı. Kızın yarasına bakıp gerekli müdahaleyi yaptı. Dışarıya çıkıp Egenin yanına geldi.
"Hastanın nesi oluyorsunuz ve bu nasıl oldu?" doktor haklıydı. Name anca 18 yaşındaydı.
"Sevgilisiyim. Yurt bahçesinde kavga çıktı. Güvenliğin silahı denk geldi." Ege iyi yalan söylüyordu.
"Mermi sıyırmış. Yarada kalmamış ama çok kan kaybettirmiş. Gerekli müdahaleyi yaptık ancak." Ege doktorun sözünü kesti. Sağlam getirdiği kızın öldüğünü duyacağını sanıyordu.
"Ölmedi değil mi?" ufak bir yaş süzülmüştü gözlerinden.
"Hayır ölmedi. Yarım saat sonra çıkabilirsiniz. Sadece kan takviyesi yapacağız. Kan gurubunu bilen var mı?"
"0rh-" mert nameyi tanıyordu. Kan gurubunu bilmesi normaldi.
"Ne yazık ki kan bankamızda yok. Bu kan gurubundan olan 2 kişi bulmanız lazım çocuklar. Hastalığı olmayan." Doktor umutsuzdu. Sesinden belli oluyordu.
"0rh-" ege tekrarladı. "benim kan gurubum"
"öyleyse sevgilinin kahramanı olacaksın. Benimle gel." Ege doktoru takip etti. Koluna bir serum takıldı. Yaklaşık yarım poşet kan alınmıştı.
"artık durmalıyız. Bu kadar yeter. 1 kişi daha bulmalısınız"
"kan benim değil mi kardeşim bi bu kadar daha alacaksınız diyorsam alacaksınız" ege bağırarak konuşuyordu. Nameye bir şey olmasından korkuyordu. 1 tam poşet kan alındı. Egenin kolu mosmor olmuştu. Başı dönüyordu.
"bu kadar yeter. Yeteri kadar kan verdiniz." Doktorun sözü egeyi rahatlattı. Hiç düşünmeden kolundan serum çıkar çıkmaz Namenin odasına girdi. Name uyuyordu. Koltuğa oturup onu izlemeye başladı. Doktor gelip genç kızın serumunu değiştirdi ve gitti. Mert ve Nazlı pencereden izliyorlardı.
"Seni çok seviyorum Nazlı." Tek cümleydi.
"Ben daha çok seviyorum. Ölesiye seviyorum Mert." Nazlının iki cümlesi mert'e yetmişti. Sarılıyorlardı. İçeride durumlar farklıydı. İtiraf edemeyen 2 âşık vardı odada.
"Ege... Teşekkür ederim." Name uyanmıştı.
"Hep teşekkür et. Sesini duymak çok güzel prenses."
Ege yine aynı cümleyi kurmuştu. Bu cümle kalplerine kazınmıştı.
"Hiç susmayacağım ege. Söz veriyorum sana. Gidelim mi buradan?" doktor içeriye tekrar girdi.
"Serumunuz bitince gidebilirsiniz. Sevgilinize teşekkür edin genç hanım. Kahramanınız oydu." Doktor odadan çıkarken Name egenin sakladığı kolunu aldı. Yatağın üzerine koydu. Mosmor olan koluna baktı. Çok kan kaybettiğini biliyordu. Ege dışında kan gurubu uyuşan da yoktu.
"Sevgilim mi?" soru egeye sorulmuştu.
"nesisin diyince ne deseydim?" ege yalan söylüyordu.
"prensi diyebilirdin." Name gülmeye başladı. Canı acıyordu ama egeyi gülerken görmek... İhtiyacı olan buydu.
"serumun bitti." Egeden kaçış cümlesi duyuldu. Name ayağa kalkmaya çalıştı. Bunu görünce Nazlı ve Mert içeri girdi. Nazlı hala ağlıyordu.
"Benim suçumdu. Ağlama boşuna." Name yine alçak gönüllüydü. Sanki vurulmamış gibi. Nazlıya sımsıkı sarıldı.
"Mert. Espri yapmanı yasaklıyorum. Gülünce canım acıyor." Name dâhil herkes gülmeye başladı. Bu nameye engel değildi. Gülmeyi ve güldürmeyi seviyordu. Egenin koluna girip ayağa kalktı. Yürümek istiyordu. Arabaya kadar yavaş, yavaş yürüdü. Arabada uyuya kaldı. Bu gün onun için yorucuydu. Ege arabayı sokağın başına park etti. Uyuyan Nameyi yavaşça kucağına aldı. Canını yakmak istemiyordu. Merdivenlerden bir, bir çıkıp kapıyı açtı. Nameyi yatağına yatırdı. O gece herkes her zamankinden erken yattı. Saat 9 da herkes uyumuştu. Ege Nazlının yatağına uzanıp tüm gece Nameyi izledi. Katil geri gelebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Katilin Dostu
Aksi4 arkadaş yurt odasının bodrumunda bir kuyu ve etrafta kanla yazılmış isim ve yaşlar bulurlar. kuyu cesetlerle doludur. katil olduğunu iddia eden eski arkadaşları ise bir zaman sonra bunun bir şaka değil gerçek bir cinayet olduğunu fark edip guruba...