Sevdasıyla, ailesi ve vicdanı arasında kalan Gülce; öz kardeşinden bile sakladığı sırlarla dolu hayata sahip Sarp.
Fırtınalar içinde oradan oraya savrulan Begüm; onu fırtınalarda bir başına bırakmak zorunda kalan Güney.
Çocukluğu sokaklarda geçen Ayaz ve annesini kaybettiği gün büyüyen Eflin.
/Gülce..
Ilik kanseri teşhisi konulduğu günden güne eriyordu genç kız. Doğru düzgün doner bulunamıyordu. Artık yaşama dair umudu kalmamıştı. Yıldızlı kolyesine dokundu genç kız.
Yıldızlı kolyesini çıkarmazdı hiç. Ona çok sevdiği Yıldız ablasından emanet kalmıştı.
Ağabeyleri Rıza, Güney ve Efe üzerine titreselerde kız kardeşlerini bir türlü iyi edemezlerdi. Anneleri ise günden güne üzüntüden kendini kaybediyordu. Güzeller güzeli kızı günden güne soluyordu.
Üstelik büyük oğlu Rıza ise senelerdir hapishanedeydi.
Güney ve Efe ise abilerinden kalan işleri yürütmeye, bir yandanda annelerine ve kız kardeşlerine sahip çıkmaya çalışıyorlardı.
Gülce'nin son günlerini yaşadığına emindi herkes.
Sussalarda bu gerçek gün gibi ortadaydı.
Gülce'yi ilk ve son kez Türkiye dışında bir ülkeye götürmeye karar verdiler.
Tedavi veya tatil için değil, iş için gitmeleri gerekiyordu. Tedaviler cevap vermiyor bir türlü uygun o ilik bulunamıyordu.
İş gezisi Gülce'nin yıllardır merak ettiği Fransa'yı görmesi için bir fırsat olmuştu.
Keskin ailesi henüz bilmiyordu, Pariste tanışacakları insanlar hayatlarını değiştireceklerdi.
Geri dönülmez yollara gireceklerdi.
Gülce ilk kez uçağa bindiği için: heyecanlıydı.
Güney mutlulukla kız kardeşini seyretti. Kız kardeşi çok uzun süredir hastaydı ve çevresinde doğru dürüst arkadaşıda yoktu artık.
Efe ise çok korkuyordu Gülce'yi kaybetmekten. Rıza ile Güney ne kadar yakınsa Efe ve Gülce de o kadar yakınlardı.
Anneleri Vahide uçaktan korktuğu için gelmek istememişti.
Fransa havalimanına indiklerinde, onları Sarp Korkmazer'in hususi şöförü karşıladı.
Ankara'da hapishanede bulunan abileri Rıza ise , kız kardeşi Gülce'yi son kez görebilmek için dualar ediyordu , gerekirse hapishaneden kaçacak ama yinede kız kardeşi ölmeden onu son kez görecekti kafasına koymuştu. Rıza kafasına koyduysa yapardı. Genelde yapardı.
Gülce onun için çok kıymetliydi. Yaş farkından kaynaklı Gülce kızı gibiydi.Gülce onun için hem kız olduğundan hemde hasta olduğundan farklıydı diğer kardeşlerinden.
Korkmazer Ailesi
Paris kentinde, çok zengin bir türk ailenin , ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi Begüm.
Babasını geçen sene kaybettiğinden beri sürekli kendini dışarı atarak acısını çıkarmaya çalışıyordu. Babasını çok severdi. Babasının ani kaybı onu çok sarsmıştı.
Eve girmek istemiyor duvarlar üzerine üzerine geliyordu sanki.
Ağabeyi Sarp ise işlerle o kadar meşgulduki Begüm'ün günden güne daha kötü hale geldiğini görmüyor, duymuyordu. Bu Begüm'ün bakış açısıydı. Ama gerçekler farklıydı.