"Seungmin çok tatlıydı cidden! Biz varız diye hep utandı ama mutfağa gidince Minho hyungu azarladığını duydum. Çok komikti, tam da hyunguma uyan birisi. Hem tatlı hem de zeki."Felix, Hyunjin'in ona aldığı pamuk şekeri tatlı tatlı yerken bir yandan da Seungmin hakkındaki düşüncelerini söylüyordu. Bu tanışma için kendini o kadar çok germişti ki Hyunjin onun bu gerginliğini almak için bir sürü şey yapmak zorunda kalmıştı ama ona sorarsanız bu en güzel zorunluklarından biri bile olabilirdi.
"Hem hyung da çok mutlu gözüküyordu. Onu mutlu görmek beni de çoook mutlu etti Hyunjin."
Hyunjin ise kolunun altında ağzını şeker yapan ve temiz eliyle omzuna attığı kolunu tutan Felix'in bu görüntüsü ile kendinden geçiyormuş gibi hissediyordu. Eğer o an Felix onun gözlerine bakacak olsaydı Hyunjin için elinde tuttuğu pamuk şekerden daha da güzel bir pamuk şeker gibi görüneceğini bilmiyordu.
"Sen ne düşünüyorsun Hyunjin?"
Seni yemeyi düşünüyorum.
Diye düşündü Hyunjin. Yine de bunu sesli dile getirmedi, onun yerine yürümeyi bıraktı ve Felix'in çenesini tutup elindeki peçeteyle şeker olmuş dudakları temizlemeye başladı.
"Seungmin akıllı birisine benziyor ve ikisi bir araya gelince gayet uyumlu gözüküyorlar."
Felix ise çok ciddi bir konu konuşuyorlarmış gibi kaşlarını özenle çatmış, başını onaylar anlamında sallarken dudaklarından çekilen peçeteyle konuşmaya başlamıştı.
"Değil mi? Ben de öyle düşünüyorum, hep çok haklısın Hyunjinn."
Onun bu dedikleri uzun boyluyu güldürürken elini Felix'in pembe saçlarının arasından geçirip şefkatle karıştırmıştı. Felix ise saçına değen parmaklarla gülümseyip gözlerini kapatmıştı. Şu an tam olarak bir kediye benziyordu.
"Bitirdin mi bakalım pamuk şekerini?"
Felix onaylar anlamda kafasını sallarken elinde kalan çöpü atmak için Hyunjin'in kolunun altından çıkmış, minik adımlarla çöpünü atıp geri gelmişti. Hyunjin onun bu haline gülerken Felix yapış yapış olan elini silmesi için Hyunjin'e uzatmıştı. Siyah saçlı genç dikkatli bir şekilde elinin içine aldığı parmakları silerken onun bu görüntüsü Felix'in tatlı dudaklarını yalamasına sebep olmuştu.
''Hyunjin, bence senden çok tatlı bir erkek arkadaş olurdu.''
Hyunjin ansızın duyduğu cümleyle saniyelik bir duraksama yaşarken yüz ifadesini sabit tutmaya çalışmıştı. Fakat bu tatlı itirafa karşı gülümsemeden edemeyeceği için çöp atma bahanesi ile Felix'e arkasını dönmüştü. Anında yüzünde kocaman bir gülümseme yer edinirken diğer tarafta Felix, aldığı sessiz karşılıkla yüzünü düşürmüş ve yanına gelen Hyunjin'in kolunun altına girip temizlenmiş eliyle omzundan sarkan parmakların arasına parmaklarını geçirmişti.
"Hmm Hyunjin... Bugün bir şey çok eksik değil mi sence?"
Hyunjin parmaklarının arasındaki minik parmakları okşarken bir yandan da neyin eksik olabileceğini düşünüyordu.
"Eksik olan şey ne Felix?"
Duyduğu oflamayla başını eğen Hyunjin kaşlarını çatmış ve Felix'in üzgünce büktüğü dudaklarına ve dolu olan gözlerine bakmıştı.
"İşte sorun bu!"
Hyunjin anlamsızca kolunun altındaki bedene bakarken Felix ise dolan gözlerini göstermemek için başını eğmişti. Hyunjin onun yüzünü görmesini engelleyen pembe saçları geriye doğru atmış ve Felix'in sakinleşmesi için boynunu okşamıştı.
"Bilmeden bir şey mi yaptım Felix? Özür dilerim, özür dilerim ağlama lütfen."
Felix duyduklarıyla kendini tutamazken gözlerinden yaşlar akmıştı. Normalde başka birisi olsaydı Hyunjin'in yerinde, belki de Felix bu kadar duygusallaşmazdı ama konu hem Minho hem de Hyunjin olunca Felix olması gerekenden daha çok duygularını ön plana atıyordu.
"Bana bugün... Bugün ne pamuk şeker ne de bebeğim dedin. Hyunjin neden bana sadece ismimle sesleniyorsun? Artık bana öyle sözler demeyecek misin?"
Felix omuzları sarsılacak derece ağlarken bir yandan da kahverengi hırkasının bilek kısmıyla gözlerini kurulamaya çalışıyordu. Birkaç saniye kendine gelmeye çalışırken Hyunjin elini pembe saçlara atmış ve yavaşça küçüğünün başını göğsüne yaslamıştı. Felix bu harekete karşılık anında kollarını ince bele dolarken Hyunjin de pembe saçlara küçük bir buse vermiş ve göğsündeki bedenin sırtını rahatlaması için okşamıştı.
"Pamuk şeker... Bebeğim..."
Dakikalarca orada bu hitapları fısıldamıştı Hyunjin. Her bir kelimesinin ardından da küçük öpücükler bırakıyordu pembe tutamlara. Felix'in hıçkırıkları yerini iç çekişlerine bırakıncaya kadar bu böyle devam etti. Sonrasında Felix başını sakladığı göğüsten çekerken Hyunjin bulundukları yerde tatlı bir kıkırdama bırakmıştı. Neden güldüğünü anlamayan Felix ise Hyunjin'in cebinden peçete çıkartıp burnunu silmesiyle gözlerini kocaman açmış ve kızarık yanaklarını saklamak için başını eğmişti.
"Utanma benden pamuk şeker... Farkında olmadan seni üzdüğüm için özür dilerim."
Felix kızarık yanaklarını gizlemek için hırkasını parmakları arasında sıkıştırıp yanaklarına götürmüş ve sonrasında ise kafasını kaldırıp ona bakan Hyunjin ile göz göze gelmişti. Şimdi de onun gözünün önünde çocuk gibi ağladığı için utanırken bakışlarını kaçırmış ve artık batmak için hazırlanan güneşin ardında bırakmaya hazırlandığı gökyüzüne bakmıştı.
"Beni affettin mi... Sterliçya?"
Gökyüzündeki mavi hava artık turuncu ve pembe karışımıyken bu görsel şöleni Felix'in çilli yanaklarından izleyen Hyunjin dayanamayıp ona içindeki en güzel ve gizli ismiyle seslenmişti.
O an Felix'in mavi gözlerine düşen turuncu gölgeler bile parlayan hareleri saklamayı becerememişti. Duyduğu kelime kalbinin atışını hızlandırırken kocaman bir gülümsemeyle çıktığı kolların arasına atmıştı kendini.
Bu affettim demekti.
Affettim seni prensim.
__🌸💖🧸__
hellooo
softların softu bir bölüm ile geldim
______
- larren
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hug and love ✓
FanfictionFelix bir sarılma arkadaşı istiyordu ve çoktan birisini gözüne kestirmişti. | texting & story | by larren