otuz

3.8K 466 157
                                    

Tatlı bir yaz akşamı, yumuşak havayı içeri almak için açılan pencere ve pencerenin önünde dans eden beyaz perdelerin ardında her şeyden uzaklaşmış gibi birbirleriye ilgilenen iki beden vardı.

Yaşça büyük olan birkaç örgülü tutamı hariç pembe saçlarını hafif bir şekilde toplamış ve giydiği beyaz tişörtün açıkta bıraktığı ay ışığını hapseden teni ile yatakta uzanıyordu. Sırtı yatak başlığına denk gelecek şekilde yaslanmışken saçları arasında dolaşan minik parmaklar oraya birkaç tutam daha örgü bırakmaktan asla çekinmiyordu.

Erkek arkadaşının kucağına oturup saçlarını küçük küçük ören minik beden ise sanki çok önemli bir iş yapıyormuşçasına kaşlarını çatıyordu. Diplerinden sarılarını belli eden saçlarını iki yandan sanki acelesi varmışçasıns orantısız toplamış, üstünde "falling" baskılı sarı tişört bedenine büyük gelmiş olacak ki altına sadece şort giymişti. Dudakları arkada çalan "beautiful" şarkısına eşlik ediyor ve gözleri ise bazen mırıltılar çıkartan yeni kedilerine kayıyordu. Sonra tekrardan tüm dikkatini ördüğü saçlara veriyor ve sevgilisi üzerindeki etkisini bilmeden tüm bunları tekrarlamaya devam ediyordu.

"İşte bitti! Çok tatlı oldun prensim."

Hyunjin'i sanki en güzel rüyalarından birindeymiş gibi hissettiren bu tatlı an sevgilisinin konuşmasıyla sonlanırken sanki yeni uyanmışçasına dalgın bakan gözleri kucağındaki bedenin gözlerine değmişti.

"Senden daha tatlı olamam ya pamuk şeker."

Bu güzel iltifat minik bedenin yanaklarının al olmasına yetecek kadar etkiliyken elleri ise çoktan büyüğünün dudaklarını örtmüştü. Felix ilgiyi ve iltifatları sevmesine rağmen bunları söyleyen kişi Hyunjin olunca utanmadan edemiyordu. Yine de bu güzel sözlere karşılık olarak parmaklarını yumuşak dudaklardan çekmiş ve bu sefer de onları kendi dudakları ile kapatmıştı.

Bu Felix'in Hyunjin'e özel olan dilindeki teşekkür ederim demek iken Hyunjin'in ona karşılık vermesi ise daha güzellerini hak ediyorsun demekti.

Birbirlerini seven dudaklar arasında çıkan tatlı mırıltılar yaz akşamının içleri okşayan esintisine karışırken sahiplerinin yanına gelip başını bacaklarına sürten kedi ile iki sevgili birbirinden ayrılmıştı.

Felix bacağına başını koyup ilgi istercesine bakan kedinin tüylerini okşayıp kucağına alırken diğer yandan Hyunjin ise kendi kedisi ile ilgileniyordu. Bazen saçlarını okşuyor, bazen ensesine parmaklarıyla masaj yapıyor ve bazen de yanaklarındaki yıldız tozlarını seviyordu. Felix de hissettiği sevgiyle kucağındaki kediye de aynı sevgi ve ilgiyi gösteriyordu.

Sonunda kedi gördüğü ilgiden memnun bir şekilde kalkıp yatağına giderken onun bu hareketine gülen Felix ise birden kendini iki güçlü kolun kıskacı altında bulmuştu. Saçları arasına konan öpücükler ve sırtını okşayan parmaklarla mayışırken kendisi de karşılık olarak Hyunjin'in çenesine küçük buseler konduruyordu.

"Çok seviyorum seni, yiyip bitiresim geliyor böyle."

Hyunjin yine içinden taşan aşkını dudaklarıyla beraber dışarı yansıtmaktan çekinmezken çenesine değen dudaklarından gerginliğinden kollarının arasındaki bedenin gülümsediğini anlıyordu.

"Ben de seni çok seviyorum aşkım ama hiç yiyemem seni yoksa sonra sarışamayız."

Minik bedenin istemsizce her yaptığı hareket gibi konuşması da tatlılaşırken bu sevgilisinin onu daha çok kolları arasında sıkıştırmasına sebep oluyordu.

İkili birkaç dakika boyunca birbirleriyle uğraştıktan sonra Felix yorgunca başını altındaki bedenin göğsüne yaslamış ve eliyle beyaz tişörte minik çizgiler çiziyordu. Hyunjin ilk önce bunları rastgele çizgiler sansa da birkaç saniye sonra Felix'in ne yazdığını anlamıştı.

"Hmm benim meleğim çok mu aşıkmış bana?"

Felix küçük bir kıkırtıyla bu sefer göğsüne çok yazarken en sonunda parmakların arasına sızan parmaklarla durmak zorunda kalmıştı.
Hyunjin tuttuğu eli dudaklarına götürüp küçük öpücükler koyduktan sonra Felix'in parmağındaki yüzükle oynamaya başlamıştı.

"Hiç çıkarmıyorsun yüzüklerimizi, değil mi?"

Bu emin olmak için sorulan bir soru değildi, daha çok Hyunjin'in şaşkınlıkla ve küçük bir heyecanla sorduğu bir soruydu.

"Hiiiç çıkarmam ki zaten. Çok seviyorum yüzüklerimizi, sen de çıkarmasan olur mu aşkım?"

Felix parlayan gözlerle sevgilisine alttan bir bakış atarken dudaklarına konan öpücüğün ardından huzurla gözlerini kapatmış ve içini sımsıcak eden o tatlı kalp ağrısı ile titrek bir nefes almıştı.

"Çıkarmam aşkım... En güzel ve bir tanecik aşkım."

Hyunjin durmaksızın önündeki kalp dudaklara küçük öpücükler bırakıyordu, en sonunda da öpücükleri yanaklarına oradan da gözlerine çıkmıştı. Felix bu hareketle iyice mayışırken uzandığı yere iyice yerleşmiş ve sevgilisine sarılabildiği kadar sarılmıştı. Hyunjin ise hâlâ dans eden perdenin arkasında saklanan ay ile beraber küçük bebeği uyusun diye kısık sesle şarkı mırıldanıyordu.

O gece tatlı bir yaz akşamıydı. Ay parıldıyor, sokaklar aşıklarla dolup taşıyor, perdeler bir tiyatro sahnesinden fırlamışçasına uyumla dans ediyor ve bizim aşıklar hayatlarına güzel bir iz daha bırakıyordu.

ʕ→ᴥ←ʔ

merhabaaa

bu bölümü 50K için yazdım, kurgumu beğendiğiniz için teşekkür ederiim

pamuk şeker ve pamuk prens resitalinden küçük bir kesitti bu bölüm, umarım beğenmişsinizdir 🦕

ayrıca yeni bir fic yayımladım
sugarboo'ya profilimden ulaşabilirsinizz

ʕ→ᴥ←ʔ

- larren



hug and love ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin