özel bölüm

2.4K 331 159
                                    


Hyunjin arabasını park ettikten sonra karşısındaki anaokuluna doğru ilerledi. Küçük çocukların tatlı çığlıklarla anne babalarına doğru koşmaları onu güldürürken sakince alışık olduğu girişe yöneldi.

Her zamanki gibi yeşil bahçenin hemen ortasında, elindeki çantayı küçük öğrencisinin sırtına takan sevgilisi dikkatini hemen çekti. Felix, küçük öğrencilerinin boyuna yetişebilmek için yere çöküp elindeki çantaları sırayla öğrencilerine tararken hepsine küçük bir sarılma veriyordu.

Felix çok tatlı ve sevecen bir öğretmendi. Öğrencileriyle teker teker ilgilenir ve hepsini sevgiye boğardı. Her sabah evindeki bahçesinden kopardığı on iki çiçeği on iki öğrencisine verirdi. Günün sonunda ise onlara sarılmadan veda etmezdi.

Hyunjin erkek arkadaşının son öğrencisine sarılmasını keyifle izledikten sonra arkasında sakladığı çiçek buketi ile Felix'e yaklaştı. Felix çöktüğü yerden kalktığı gibi dizlerini temizlerken öğretmen arkadaşının onu dürtüklemesi ile arkasını döndü ve ona doğru gelen sevgilisini gördü.

"Hyunjin, ne zaman geldin aşkım?" diyerek kollarını açarak sevgilisine doğru koşar adımlarla gitti Felix. Hyunjin onun bu tatlılığına istemeden gülümserken arkasındaki çiçek buketini dikkatlice sevgilisine uzattı. Felix, Hyunjin'e sarılacakken gördüğü buketle duraksamıştı. Bakışları Hyunjin'i bulurken onun ışıldayan gözleriyle kocaman gülümsedi ve buketi aldığı gibi koklamak için burnuna götürdü.

Hyunjin büyülenmiş bir şekilde sevgilisini izlerken "Sana seni hediye etmek istedim, sterliçyam." dedi. Felix onun bu tatlı sözlerine içten bir şekilde kıkırdadıktan sonra kolları arasındaki sterliçya buketini tek eline alıp Hyunjin'in göğsüne sarıldı.  

"Teşekkür ederim prensim." diyen Felix ile Hyunjin ellerini ince bele sardı ve önündeki pembe saçlara küçük bir buse bıraktı. "Asıl ben teşekkür ederim pamuk şekerim."

Felix gülerek sevgilisinden ayrıldıktan sonra etrafta öğrenci kalmamasını fırsat bilip Hyunjin'in ayakkabısının üstüne parmak uçları ile çıktı ve sevgilisinin dudaklarına derin bir öpücük bıraktı. Hyunjin hiç duraksamadan ona karşılık verirken beline sardığı ellerinin tutuşunu biraz daha sıkılaştırdı.

"Önce Minho hyunglara uğramamız lazım aşkım, sonra eve geçeceğiz unutma." Felix araba sürerken bir yandan da elini tutan sevgilisine baktı. Hyunjin onu onaylar anlamda mırıldandıktan sonra tuttuğu eli dudaklarına götürdü ve küçük bir öpücük bıraktı. Felix onun bu hareketine güldükten sonra boştaki eliyle kucağındaki sterliçyaların yapraklarını okşadı. Eve gittiği gibi bunu da diğer sterliçyaların yanına eklemeliydi.

"Klinik nasıldı bugün, çok yoruldun mu balım?" diye soran Felix'in parmaklarını okşadı Hyunjin. "Yoğundu ama sevgilin bunun da üstesinden gelmeye başardı." dedikten sonra flörtöz bir şekilde tek gözünü kırpmıştı. "Senin günün nasıldı bakalım?"

Felix, Hyunjin'in flörtöz tavrı sonrası birkaç saniye duraksamış ve yutkunduktan sonra konuşmaya başlamıştı. "Güzeldi, bugün hava güzel olduğu için dışarıda bir sürü çiçek ektik. Çok eğlendim aşkım."

Felix, Minho'nun evine varana kadar öğrencilerini anlatıp durmuştu. Hyunjin ise Felix'in hiçbir sözünü kaçırmadan onu dinliyor, bazen sorular soruyordu.

Sonunda Minho'nun evine geldiklerinde Hyunjin arabayı park etti. Felix sevgilisi de arabadan inince hemen elini tutmuş ve hızlı adımlarla eve doğru ilerlemeye başlamıştı. "Çabuk aşkım, çabuk!"

Hyunjin onun bu haline güldükten sonra küçük koşuşuna ayak uydurmuştu. Felix kapının önüne vardığı gibi sakince kapıyı tıklatmıştı. Bu temkinli hateketleri Hyunjin'i gülümsetmekten başka bir şey yapmıyordu.

hug and love ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin