Selamiko ve keyifli okumalar WLWNSMDDLDŞDL <3
Saat 19.00
Gökyüzü kendini yavaş yavaş turuncu ve kızıl renklere bırakıyor, Güneşin saçtığı ışık, gündüz parlaklığını kaybetmeye başlıyordu. Bugün hastane de en büyük korkusu karanlığın üstüne, ona inandığı aşkı ve umuduyla birlikte yürüyen Suga, çok yorgun düşmüş ve başını Hoseok'un omzuna yaslamıştı. Bahçenin kapısından girdikleri zaman gördüğü beyaz zambaklara tekrar bakan Hoseok, Suga'nın kendisine onun hakkında bildiği şeyleri anlattığını hatırladı. saflık, sevgi, masumiyet ve ayrılığı temsil eder. Ama en kötüsü de ölümü temsil ettiği zamanlar da vardır. Ölüm? Nasıl yani yoksa Suga-? Hoseok gözünü o beyaz zambaklardan ayırmadan, bugün hastanede Suga'nın kendisine sarılıp korkuyorum demesini ve onun gözlerinde kendisine aşk dolu gözlerle baktığı anı hatırladı. Bu onun içinde bir çiçek yeşertiyordu ama o kitabın sonunu okuduğundan beri hala aşkın can acıtıcı bişey olduğuna inanıyordu. Belkide sadece onların hikayesi can atıcı olduğu için böyle düşünüyordu.
"Anahtar nerede?" Diye sordu Hoseok beyaz zambaklardan gözünü ayırıp, omzuna başını yaslayan Suga'ya bakarak.
Suga elini siyah ve kalın şişme montunun cebine soktu ve anahtarını Hoseok'un omzundan başını kaldırarak eline doğru bıraktı. Onun siyah saçlarından çıkan nane kokusunu hissedebiliyordu Hoseok. Buna bayılmıştı. Ne yapmam gerek? diye düşündü içinden. Hoseok daha fazla beklemeden anahtarın sivri ucunu kapının deliğine soktu ve sola doğru çevirdi. Kapı aşırı rahatsız edici bir gıcırdama ile açıldı ve üstüne içerisi o kadar sessiz ve karanlıktı ki sanki bir korku filmi senaryosu gibiydi. O filmde rol alan başrol iki aşık gibi hissetmişlerdi. Pencereden yansıyan batmak üzere olan güneşin ışığı havadaki tüm tozları belli ediyordu.Suga evinden 3 saat uzakta olsa da ona sanki 3 yılmış gibi gelmişti. Bu kendisini evine daha çok bağlamıştı. Siyah gözleriyle evi baştan aşağı göz gezdirdi. Geçenki dağınıklıktan ve Hoseok'un o halini gördükten sonra bir sorun olup olmadığı konusunda endişe duymuştu. Bunu yapmaması gerektiğini biliyordu ama içindeki panik ve endişe bir türlü gitmiyordu. Onu bu yüzden daha fazla yormamayı umut ediyordu.
Hoseok kapıyı yavaş bir şekilde kapattı ve montunu çıkarmak üzere olan Suga'ya yardım için omuzlarına uzandı. "Dur bekle sana yardım edeyim." Suga Hoseok'a güler bir yüzle baktı ve tekrar kafasını çevirdi. İçindeki hareketlilik onu çok utangaç biri yapmıştı. Merdivenin yukarısındaki koridora baktı ve hareket eden bir gölge gördü. "Hıh!" Gördüğü gölge kendi odasına doğru gidiyordu ve bunu gördüğü için panik olmaya başladı. "Birşey mi oldu?" Diye sordu Hoseok.
"Hayır sadece-" ne söylemesi gerektiği konusunda takılmıştı. "biraz başım ağrıdı o kadar. Sanırım odama gidip uzanacağım."
"Seni götürmemi ister misin?" Hoseok'un sesindeki masumluğu hisseden Suga, bunu onaylamayı istedi ama hayır demesi gerektiğini düşünerek reddetti. Hoseok onun ne istediğinin daha önemli olduğunu düşündüğü için onun kararını "tamam" diyerek geçiştirdi. "Ama birşey olursa bana haber ver. Tamam mı?" Hoseok'un onu bu şekilde koruması Suga'nın çok hoşuna gidiyordu ve aynı zamanda ona karşı borçlu hissettiriyordu. Hiç kimsenin kendisine karşı bu kadar iyi davrandığını hatırlamıyordu. Ailesinin bile.
"Tamam." diyerek yukarı çıktı Suga. Karanlık koridora doğru çıktıktan sonra, kendi odasına baktı ve karşısında duran siyah gölgeli o adamı gördü. Hayvanat bahçesinden beri neden kendisini sürekli takip ettiğini anlamadığı o adam şimdi Suga'nın evinde ne arıyor olabilirdi ki? Bir mücevher ya da altın ile ilgili birşey mi? Uzun süre onunla bakışan Suga, gözlerini ondan ayırıp arkasına doğru baktı ve aşağı inen merdivenin yanındaki koridorda kendisine bakan beyaz elbiseli o kızı gördü. Hastanede John'un odasının penceresinden Hoseok ile birlikte dışarıda onlara rastladıklarından beri görmemeyi umut ettiği, korkunç ikiliyi şimdi evinde görmüştü ama ondan ne istiyor olabilirlerdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedakarlık 2 // Sope
HorrorBiliyorum sana sadece acı ve cehennem getirdim ama şimdi pişmanlıklarımın bedelini sensiz geçirdiğim bütün geceleri unutup, içime sıkıştırdığım acı çığlıkları haykırarak ödeyeceğim sevgilim. 18 yıl önce yaşanan bir hikayenin ardındaki gerçekleri a...