Herşey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın denizin suyu mavi olurdu.
Güzel bir söz ile başlayayım dedim.
Keyifli okumalar <33333
Saat 21.00
Yardım istemenin her zaman işe yaramayacağını anlayan Suga artık herşeyin sonuna gelmiş gibi hissetmişti aniden. Hoseok ise Suga'ya derin anlam taşıyan gözleriyle bakıyor ve onun o soğuk toprağın altına girme ihtimaliyle bile içindeki yanan ateşle yüreği kor gibi yanıyordu. O kötü iblislerin Suga'nın ruhunu alma ve kendi çıkarları için kullanma duygusu yüzünden ellerini yumruk yapıyor ve hiç bırakmayacakmış gibi sıkıyordu.
"Sanırım herşey bitti." Dedi Suga Hoseok'un yüzüne irdeliyici bir bakış atarak. Gözleri sanki yağmur yağdırması beklenen bulut'un kendisi için dolduğurduğu yaşlar gibi, gözlerine sel sular dolmuştu. Hoseok ise sürekli içinden aynı kelimeyi tekrar edip duruyordu. Hayır hayır hayır.
"Sana bazı şeyleri itiraf etmeliyim o zaman."
"Neyi?" Bunu sorarken gözleri üzüntüden kırmızıya dönmüştü.
"Gözlerini kapat." Suga'nın yüzü bir anda gülmeye ve eli ayağına dolaşmaya başladı. Hoseok ise onun dediklerine uyarak kan çanağına dönmüş olan gözlerini kapattı. "Sakın açma" dediği anda Suga Hoseok'un yüzüne doğru eğildi. Teninin her santimini inceledikten sonra pembe ve bir o kadar da soğuk olan dudaklarını nefesiyle ısıtıverdi. Hoseok bunu anladığı anda ise gözlerini açıp "Ne yapıyorsun sen?" diye tepki göstermek yerine bu durumu ilk zamanlarda Suga'nın beyninde oluşan tümörü zor kabul ettiği gibi bunu da aynı şekilde kabul etti. Suga ise Hoseok'un dudaklarına minik öpücüğünü kondurduktan sonra geriye doğru çekildi. Tıpkı masal dünyalarındaki yakışıklı bir prensin prensesini öpmesi gibi bir ortam oluşmuştu.
"Anladın mı demek istediğimi?" Bunu sormak bile Suga'ya çok saçma gelmişti. Hoseok'un anlamamasına imkan yoktu. "Birkaç gün önce yanımda uyuduğunda dudaklarını kendi dudaklarımın üstünde hissedişimi hatırlıyorum." Hoseok aslında bunun istemeden olduğunu bilse de bu durum onunda hoşuna en az Suga kadar hoşuna gitmişti. "İşte o zamandan sana karşı olan hislerimin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu konusunda çok kararsızım. Belki birdaha beni görmek istemeyeceksin ama seni ne kadar-" söyleyeceği şeyi söylemek üzereyken bir an duraksadı. Hoseok'un karşısında çok utanmıştı ama bir yandan da umutlarının yıkılmasını istemiyordu. "ne kadar çok sevdiğimi söylemem gerektiğini düşünüyorum." Diye lafa devam etti.
"B-ben... Ben ne diyeceğimi bilemiyorum Yoongi. Ben senin beni bu kadar çok sevdiğini düşündürecek hiçbir şey yapmadım. Neden bunları söylüyorsun?" diyerek kendisini sevmesinin imkansız olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. Ayrıca Hoseok'un Suga için yaptıkları bir yana Suga, sanki kendisi için hiçbir şey yapmamış gibi düşünmesine gözlerinden ateş çıkıyormuşcasına gibi kızmıştı.
Birkaç hafta önce dayak yediği için onu kurtaran, yaralarını merhem gibi saran, hastanede korkusunun üzerine gitmesini ona öğreten, her durumda her zorluğunda onun yanına koşan Hoseok değildi de kimdi? Hepsi bir rüyadan ibaret miydi? Bunca zaman başının bir köşesinde kendisini ölüm sessizliğinden uyandıran tümör bunca zaman ona oyun mu oynamıştı? Peki ya o ruhlar ?"Onca yaptığın şeyi nasıl unutabilirsin iki dakika da?" Suga'nın sesi yükselmeye ve kalın çıkmaya başlamıştı.
"Hayır unutmadım ama..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedakarlık 2 // Sope
TerrorBiliyorum sana sadece acı ve cehennem getirdim ama şimdi pişmanlıklarımın bedelini sensiz geçirdiğim bütün geceleri unutup, içime sıkıştırdığım acı çığlıkları haykırarak ödeyeceğim sevgilim. 18 yıl önce yaşanan bir hikayenin ardındaki gerçekleri a...