Sabah kalkar kalkmaz ilk işim vokal rutinlerimi yapmak oldu. Haftaya Cumartesi bir konserim daha vardı ve her şey o kadar çabuk ilerliyordu ki, yetişemiyordum. Yeni yazdığım şarkının tekrarını yaptım, upuzun bir süre sürmüştü tabii bu. Şarkı söylemek hiç de kolay değildi, Luka olmasaydı bu yeteneğimi keşfedemeyecektim bile. Ama şimdi müzik benim için bir hobiden fazlası olmuştu. Benim yaşama enerjim, bir şeyleri yapma sebebim ve yıllarca devam etmek istediğim tek şeydi müzik.
Annem yukarı çıktı ve bana bir yeşil çay getirdi. Gülümseyerek masama koyduktan sonra bana cesaret veren güzel bakışlarla bakmaya başladı.
"Eğer daha önce bu kadar yetenekli olduğunu bilseydik, bunun da üstüne giderdik kızım. Sadece çiziminin iyi olduğunu sanıyorduk." dedi annem samimi bir tavırla. Ona gülümsedim, o kadar tatlı biriydi ki!
"Anne, ben bile daha yeni fark ettim ki! Ama gerçekten müzik ruhun gıdasıymış. Müziğim olmadan yaşayabileceğimi bile düşünmüyorum." dediğimde babam da arkasından geldi.
"Benden kapmışsın kesin, babasına çekmiş baksana." dedi babam annemin kolunu dürterek. Annem ise gözlerini devirdi, babamın bir anda ortaya çıkan müzik yeteneği yüzünden kaşları alayla kalkmıştı.
"Ne zamandan beri müzisyensin?" dedi annem iğneleyici bir tavırla. Şakayla karışık imaları beni güldürmeye yetmişti.
"Ben sana gençliğimde kaç tane şarkı söyledim, nankör karga!" dedi babam anneme dalga geçerek. Ben de onların haline gülmeden duramıyordum.
"Bizim kızımız çok başka bir seviyede ama." dedi annem. Beni utandırmak için ellerinden geleni yapıyor gibilerdi.
"Benim kızım her konuda yeteneklidir. Bu seferki konserine biz de geliyoruz, bilmiş ol." dedi babam uyarıcı bir ses tonuyla. Bu kadar destekçi olmaları beni öyle mutlu ediyordu ki! Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım.
"Babacığım ne demek! Sizin için en ön koltukları ayırtacağımdan şüpheniz olmasın. Fakat şimdi hazırlanıp çıkmam lazım. Okula geç kalacağım, okul çıkışı da Luka'nın yanına gideceğim." dedim ve annemin getirdiği çaydan bir yudum aldım.
"Pekala, öyle olsun bakalım. Fakat sen daha hazırlanmamışsın ve dersin başlamasına on beş dakika kaldı." dedi annem telaşla. Ben de bir anda telaşlanmıştım. Aslında çok erken kalkmıştım, vokal provalarımı yapabilmek için ama konu müzik olunca zaman çok hızlı geçiyor olmalıydı.
"Deme ya! Hemen çıkmam gerekiyor! Üstümü giyinip gidiyorum şimdi." dedim ve dolabıma doğru koşarken çöpe takılıp düştüm. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi kalkıp annem ve babama gülümsedim. Tam bir saçmalıktı.
"Ne yapacağız kızım biz seninle?" dedi babam. Yüzümde o kukumav kuşu bakışlarım ve kafamın karışmasıyla omuz silktim.
"Bu huyumu da senden mi almışım baba?" dediğimde babam gözlerini devirdi.
"Kesinlikle hayır. Ayrıca bugün Chat Noir ile yemeğimiz olduğunu da unutmadık, haberin olsun." dedi ve odamdan gülerek çıktılar. Daha bir de randevu sorunumuz vardı, öyle değil mi? Chat gelecekti. Bunları düşünmeye vaktim bile yoktu okula geç kalacağım için, o an kıyafetlerimi hemen aldım. Çok şükür ki dün böyle bir senaryo olabileceğini akıl ederek kıyafetlerimi hazırlamıştım. Üstüme kısa kollu siyah beyaz çizgili bir klasik t-shirt giymiştim. Altında da kırmızı bir şort vardı. Saçlarımı bugün tek at kuyruğu yapmıştım ve kırmızı bir ruj sürdüm. Bir eyeliner çektikten sonra hazırdım.
Çantamı alıp evden çıktım ve düşüncelerim okulun kapısından içeri girene kadar rahat bırakmadı beni.
Chat bugün bizim evimize gelecekti, ailemle tanışacaktı. Hayır gören de sanki istemeye geliyor sanacak, ne bu acele? Babam da durumu çok abartmıştı. Biz daha ilişkiye başlayalı adam akıllı bir zaman dilimi olmamışken bir anda erkek arkadaşımla tanışması çok aceleciydi. Onu da anlamıyor değildim. Ben onun tek kızıydım, üstüme titremesi normaldi belki de. Ama Chat de ben de hayatımızın en gergin gününü yaşayacağımızı biliyorduk. Chat öyle bir insandı ki, bu duruma hemen anlayış gösterip hiç irdelemeden kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Biri (Marichat)
FanfictionHer şey Marinette ve Chat Noir'in bir akuma vakası yüzünden öpüşmesiyle çok daha aksiyonlu bir hale gelir. Peki onlar, bu durumu biraz fazla duygusallaştırırsa ne olur? [FANFIC] [Devam ediyor]