"Ay Işığının Fısıltısı"

184 11 24
                                    

Ailemin Chat ile tanışması üstünden iki hafta geçmişti. Bu iki hafta içinde çok bir değişiklik olmamıştı. Hatta okulun konferans salonunu mahvedenlerin de kim olduğu bulunamamıştı. Tabii ki bu benim tüm planlarımı etkilemişti. Gösterilerin devam etmesi gerekiyordu ama müsait bir ortam yoktu. Konferans salonu da olmayacaksa başka yerde sahne alabilmem de çok olası değildi. Luka babasından yardım alarak veya Chat de birkaç belediye güzel sanatlar sahneleriyle konuşarak bir gün ayarlamak istemişlerdi fakat bu yola belli başlı torpillerle gelmek istemiyordum. Sırf Luka'nın babası ünlü diye veya Paris'in en önemli süper kahramanı ile çıkıyorum diye her şeyi kolay elde etmek istemiyordum. Rahata alışırsam yarın bir gün bu insanlar hayatımda olmazsa daha da zorluk çekebilirdim.

Sanatıma odaklanmıştım. Ara sıra kıyafetler tasarlıyor, ilham geldikçe şarkı sözleri yazıyor ve en önemlisi de vokal pratiklerimi aksatmadan yapıyordum. Beni mutlu eden şeylere odaklanarak üstümdeki bu baskıyı azaltmayı hedefliyordum. Çünkü benim için her şeyden önemlisi, hedeflerimdi.
Eskiden duygularıma çok yenik düşerdim. Bir şeyler yolunda gitmeyince dünya başıma yıkılmış gibi davranırdım. Şimdi ise bu halimden eser yoktu. Hedeflerim için belirli başlı planlarım vardı. Onlar olmadan da hayata devam etmenin bir manası yoktu.

Başarısız olacaksam eğer kimin umrundaydı Chat ile çıkmak?

Okula doğru yol aldım. Siyah crop tişörtün altına açık mavi, dar ve yırtık bir pantolon giymiştim. Makyajımı sade yapmıştım, saçlarım da salıktı. Bugünün anlam ve önemini Chat'e borçluydum. Çünkü fark etmiştim ki ne kadar onunla görevlere çıkmış olursam olayım, ne kadar tanıyor gibi görünürsem görüneyim, aslında alakası bile yoktu. Ben onu tam olarak tanımıyordum. Nelerden hoşlanır, neleri sever, hedefleri nedir gibi soruların cevabını asla veremezdim. Bu yüzden bugün akşam onu eve bekliyordum. Ailem de evde olmadığı için rahat olacaktık.

Cuma, yani haftanın son okul gününde okula doğru yürürken biri bana seslendi. Asla duymak istemediğim birinin sesiydi. "Marinette..." dediğinde gözlerimi kapadım ve iğrenmiş bir şekilde arkamı döndüm. O kişi Felix'ti. Yine benden ne istiyordu? "... Konuşabilir miyiz mümkünse?" dedi yüzündeki garip samimi tavırla. Normalde asla böyle değildi.

"Hayır konuşamayız, iyi günler." deyip gidecekken kolumdan tutup beni kendine yaklaştırdı. Yutkundum, ne yapıyordu bu böyle?

"Konuşacağız. O gün akumalandığımda neler yaptığımın ve dediğimin farkında değildim. Senden özür dilerim." dedi ama nedense hiç samimi gelmemişti. Çünkü ben Felix'i o kadar iyi tanıyordum ki! O melek yüzünün arkasında çok acımasız, kindar bir şeytan yatıyordu.

"Geri bas, duymak istemiyorum." dediğimde gözlerini devirdi ve ısrarcı bir şekilde konuşmaya devam etti. Ben ise onun dediklerini umursamıyormuş gibi bakıyordum sadece.

"İnatçılığı kes, seninle aramızın kötü olması ne benim işime gelir, ne de senin. Akıllı ol biraz artık. Sen benim kuzenime aşıksın ben de kuzenimin eski sevgilisine. İşimize geldiği gibi davranmak zorundayız. Duygusal, gururlu kız tavırlarını kenara koy." dedi özüne geri dönerek. Tabii ki değişmiş falan olamazdı zaten. Bunu beklemek bile saçmaydı. Bir de haksız olduğu halde üstüne ukala tavırlarını da koyuyordu.

"Oldukça ısrarcı davrandığını görüyorum, Felix. Fakat ne yazık ki seninle iyi ilişkiler kurmakla ilgilendiğim nokta, boyanın kurumasını beklemekle kum tanelerini saymak arasında bir yerlerde işte. Ama eğer kendi kendine konuşamaya devam etmek istiyorsan, bu senin bileceğin iş." dedim ve vereceği cevabı beklerken, Adrien araya girdi.

"Bir sorun mu var, Marinette? Seni rahatsız mı ediyor bu?" dedi Felix'e sinirli bir şekilde bakarak. Adrien'ın ne alaka olduğunu düşünürken Felix göz devirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Başka Biri (Marichat) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin