"Hangi konuda hata yaptığımı öğrenebilir miyim?" Sunghoon elleri önünde bağlı, başı eğik bir şekilde kaç kez hatasını sorsada, Müdür Kim'in söylemeye niyeti yoktu. Çaresizce başını kaldırdı, şansını son bir kez daha denemek için ağzını araladı. "Müdür Kim bir kabalık yaptıysam özür dilerim." Karşısında oturan orta yaşlı adam sadece sinirle soludu.
"Çok kötü. Müdür Kim çok sinirli. Eğer anlaşma bozularsa, bu Sunghoon'un sonu demektir." Jake hyung'un söylediklerini duyduğumda üzülmeden edemedim. Sunghoon bu şirketin en iyilerindendi. Her işini titizlikle yapar, kenarda köşede bir şey kalmadığından emin olurdu.
Ayrıca ne zaman başım sıkışsa yanımda olmuştu, şimdiyse karşılığını ödemem gerekiyordu. Sinirle elimdeki dosyaları Jake hyung'un kucağına sıkıştırdım.
"H-hey noluyor?!" Hızlıca Müdür ve Sunghoon'un oturduğu lobiye doğru koştum. Kahveleri götüren Sekreterin elinden tepsiyi aldım. "Bunu ben götüreyim."
"Ama..." Israrcı bir şekilde tepsiyi çektim ve gülümsedim. Plan Müdür kim'in aklını okuyup neden sinirli olduğunu öğrenmekti. Tabii yapabilirsem. Cam kapıya birkaç kez vurdum, herhangi bir ses duymadığım için içeri girmeye karar verdim. Müdür Kim'in kızgın bakışları beni bulduğunda, öylece dalmanın pekte iyi bir karar olmadığını fark etmiştim. Gergince yutkundum. İkisinin ortasında duran masaya yaklaştım. Elimdeki tepsiyi yavaşça bıraktım. Bir yandan etrafı incelemeye çalışıyordum. Kahveleri bıraktıktan sonra tepsiyi aldım ve saygı gereği hafifçe eğildim. Giderken Müdür Kim'in oturduğu koltuğun arkasından dolaştım ve omzuna yavaşça ellerimi yaklaştırdım. Bir anda arkasını dönüp yüzüme baktığında çabucak ellerimi çektim.
"Sıcak." Anlamadığımdan dolayı bir süre yüzüne baktım, bu onu daha fazla kızdırmış olacak ki ellerini sertçe koltuğa vurdu. "Sıcak dedim!" Başımı salladım ve hızlıca odadan çıktım. Aptal kafama klimayı açmam gerektiği yeni yüklenmişti.
Kapağı açtım ve dereceyi düşürdüm. Derin bir nefes verdim. Bu hiç iyi değildi, bu adama nasıl yaklaşabilirim ki. O anda aklıma bir fikir geldi. Tekrardan ikilinin yanına gitmek için lobiye koştum. Bu sefer dersimi aldığımdan dolayı kapıyı tıklattım. Müdür Kim'in içeriden bağırdığını duyduğumda kapıyı araladım. Sunghoon elleri önünde bağlı yeri izliyordu. Gergince getirdiğim havluyu sıktım. Müdür Kim' e yaklaştım ve önünde oturdum, havluyu uzattım.
"Buyurun," Hala sinirli olduğundan başını olumsuz anlamda salladı. Yenilgiyle odadan çıkmak üzere ayağa kalktım.
"Sen!" Hemen bakışlarımı Müdür Kim'e çevirdim. Elinde tuttuğu kalemi uzattı. Ceketimin cebine baktım. İşte bu! Hemen oturduğu koltuğa doğru koştum ve ellerini tuttum.
"Çok teşekkür ederim efendim!" Birkaç saniye ellerini sıkıca tuttum. İhtiyacım olan şeyi duyduktan sonra hızlıca kalktım ve odadan çıktım.
---
"Cidden bunun için mi bu kadar huysuzdu? Eşek kadar adam, Mont Blanc yok diye nasıl bu kadar üzgün olabilir?" Yanımda konuşan Jeongin'e hak verdiğimi belli edercesine kafamı salladım. Diğer taraftan Chaewon-shi lafa girdi.
"Düşününce biz önceden Müdür Kim'e her zaman Mont Blanc servis ediyorduk, değil mi?" Jake hyung oturduğu koltukta dikleşti.
"Bunu bana daha önce söylemeliydin." Chaewon-shi gülerek özür dilemeye başladı. Masamda duran dosyalara göz attım. Daha fazla savsaklamadan işimin başına geçmem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherry Magic! Sunsun
FanficKim Sunoo 30 yaşına girdiğinde çeşitli güçler kazanır. İlk başta bu güç karşısında şaşkına dönse de, aslında hayatında pek bir şeyin değişmediğini düşünür. Ta ki Park Sunghoon'un düşüncelerini duyana kadar. /Dizi uyarlamasıdır! Cherry Magic! Au ...